Demokrasi ‘kalkan’ değil!

Türkiye’de demokrasi istismarı bugüne kadar çok görüldü ama son zamanlarda o kadar zirve yaptı ki demokrasinin dili olsa isyan ederdi.

Bir bakıyorsunuz kurultayında “demokrasi kalitesinin yükselmesi”nden söz eden parti aynı kurultayda genel başkanın karşısına başka bir aday çıkmasını engellemek için her şeyi yapıyor.

Eğer delegeler “genel başkanın listesini görülmemiş şekilde delecek” insiyatifi göstermemiş olsalar, son seçimde olduğu gibi yine sadece genel başkanın tercihleri parti meclisinde de yerini alacak. İsteyen ve belki daha da etkili çalışacak vatandaşların her türlü adımı önlenecek.

Bir bakıyorsunuz, ülkede “demokrasi” söylemleri arasında demokrasiyi ortadan kaldıracak, örneğin “yargının bağımsız karar vermediğini” gösterecek uygulamalar ortaya çıkıvermiş.

Taraflı bildiri

Günlerdir akademisyenlerin yayınladığı bildiri konusu gündemden düşmedi.

İmza atanlara soruşturmalar, evlere baskınlar ve göz altıların yapıldığı bildiri olayında tepkiler doğal olarak “ifade özgürlüğü” çerçevesinde sürüyor.

Haberin Devamı

Çoğu “Biz de aynı fikirde değiliz, ama olmasak da düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı gerekir” çizgisinde…

Oysa “Suça Ortak Olmayacağız” diyen bu bildiri, eğer dürüst olacaksak; terör saldırılarını görmezden gelen ve “bu saldırılarla devlete dayatma yapan” terör örgütünü destekleyen bir ifadeye sahipti.

Yine IŞİD ile…

7 Haziran seçiminden sonra IŞİD’in toplu katliamlarıyla başlayan terör bir anda PKK’nın da öncekilerden çok daha yoğun, savaş havasında sürdürdüğü teröre dönüştü.

Burada defalarca IŞİD ve PKK-PYD’nin “terör eylemlerinde ortaklık yaptığı” konusunu yazdım. Nitekim Suriye rejiminin, Rusya ve ABD’nin PYD-PKK ile yakınlığı, verdikleri destekler, yaptıkları toplantılar ortadadır.

Son olarak IŞİD’in Azez civarından Kilis’e attığı roketler de tesadüfen gelmiş değildir.

Türkiye daha önce Suriye savaşına müdahale ederek hata yaptı ve bu hatanın sınır ötemizde ve ülkenin içinde yaşanan değişikliklerle yakın ilgisi olduğu biliniyor.

Bununla birlikte PKK’nın Güneydoğu’da; diğer ülkelerin desteği ile PYD’nin Suriye’deki ilerleyişinden cesaret alarak sürdürdüğü kanlı terörü “devletin güvenlik ve savunma” operasyonlarıyla bir tutmak veya devleti suçlu ilan etmek açık bir yanlıştır.

Haberin Devamı

Neden değişti?

Bu yanlışı ve tepkileri kendileri de gördüğü için aydınlar 4 maddelik ikinci bir bildiri yayınladılar. Orada “PKK, Kürtlerin imha edilmesi politikaları ile mücadele ederken kör teröre dayanarak sivillere zarar veremez” maddesi konmuş.

Bu kez PKK’yı da eleştiriyor havası verilse de devletin “Kürtleri imha politikası” ifadesi yine birinci bildiriden farksızdır.

Hiçbir demokratik ülkede vatandaşların terör örgütlerine, hele de “amacını açıkça söyleyerek” her gün onlarca asker-polis ya da sivil masum insanın canını alan bir örgütün hendekli, tuzaklı, bombalı eylemlerine destek vermesi kabul edilemez ve görülmemiştir de…

Kısacası, “ifade özgürlüğü” elbette olmalıdır ama özgürlük ancak “devlet” ve herkes demokrasinin bir kalkan olmadığını bilirse elde edilecek bir haktır.

DİĞER YENİ YAZILAR