Darbe girişimi öncesi, sonrası!

Darbe girişiminden sonra dün MGK toplantısı sonrası ilk açıklamayı akşam saatlerinde İstanbul Valisi Vasip Şahin yaptı ve “Paralel örgütle ilgili bugüne kadar yapılan muameleler devam edecek” dedi.

Burada öncelikle MGK toplantılarına Ana Muhalefet Partisi liderinin de katılması gerektiğini vurgulayalım.

Türkiye gibi başı sıkıntıdan, entrikadan, terörden kurtulmayan bir ülkede milli iradenin yarısını temsil eden diğer partiler ülke güvenliğiyle ilgili konuları duymamakta, paylaşamamaktadır.

Ülkenin 2’inci büyük partisinin genel başkanının da bu konuları birinci ağızlardan dinleme imkanı olması gerekir.

MGK sonrası Vali’nin konuşmasından konuşmasından kısa süre önce “FETÖ ile bağlantılı kamu personeli ile ilgili operasyon kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’nda 6538 kişiye daha işten el çektirildiği ve görevden el çektirilen personel sayısının 21 bin 738’e ulaştığı” haberi verildi.

Devlet elden gitmiş

Batı medyasında çıkan başyazılar, köşe yazıları, yorumlar ve AB’den gelen bazı tepkilerde “Darbe girişiminin hemen arkasından binlerce kamu görevlisi, hakim ve savcının suçlu veya ortak olduğu nasıl tespit edildi? Önceden belli miydi” soruları var.

Haberin Devamı

Örneğin; NewYork Times “Ertesi gün 2745 hakim ve savcı açığa alındı. 1500 dekan, 21 bin öğretmen, 35 bin ordu mensubu-polis-yargı mensubuna işten el çektirildi, bunların aynı örgütle bağlantılı olduğu nasıl kolayca anlaşıldı” sorusunu irdeliyor.

Aynı soruların Türkiye televizyonlarında da tartışıldığını görüyoruz.

Gerçekten de ülkenin en önemli kurumlarından, devletin can damarı merkezlerden 50 binin çok üstünde kamu personeli “terör örgütü planlarıyla çalışan bir dini cemaatin üyesi ise veya bu cemaatle bağlantılı” ise ve yıllardır faaliyetlerini rahatça sürdürmüşlerse devlet çoktan elden gitmiş demektir.

Paralel yapı mensuplarının Genelkurmay Başkanı’nın veya Cumhurbaşkanı’nın en yakınındaki görevlere nasıl geldiği daha da çok merak konusudur.

Yanlışlar, ihmaller

“FETÖ mensubu on binlerce kişinin bu kurumlara, görevlere girmeyi nasıl başardığı, TSK’nın yanında silahsız bürokraside de nasıl kolayca yapılandığı” konusu Meclis’te ciddi şekilde tartışılmalı, bu konuda bir araştırma komisyonu kurularak sonuç toplumla paylaşılmalıdır.

Haberin Devamı

TSK’nın da yaptığı açıklamaya göre 15 Temmuz’da saat 16’da MİT tarafından verilen “Hava Kuvvetleri’nde olağandışı hareketlilik olduğu, bir darbe girişimi olabileceği” bilgisi Genelkurmay Başkanı, 2’inci Başkanı ve K.K Komutanı ile paylaşılmış.

Sosyal medyada günler öncesinden “bir darbe olacağını” yazanlar olmuş. Bu bilgilerin nasıl olup da anında Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile paylaşılmadığı (teyit edilmesi beklenmeden), önceden gereken tüm önlemlerin alınmadığı, girişimin ilk anda durdurulmadığı konuları da tartışılan gariplikler arasında…

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in TV’den “darbe girişimi ve detaylarıyla ilgili konuşması”na laik bir devlette neden gerek duyulduğu ise cevap beklenecek bir başka soru gibi görünüyor!

DİĞER YENİ YAZILAR