Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak!

Siyasetçiler milletin kafasının karışık olduğunu, referandum yaklaşırken “yeni anayasa” hakkında bilgisi olan vatandaşların sayısının da az olduğunu söylüyor.

Bu nedenle, bir yandan kafa karışıklığından söz ederken, kalıp sözler yerine aynı anda halka yeni sistemin neler getireceğini net ve dürüst şekilde anlatmaları lazım.

Lazım, çünkü bu sadece bir kurumu ilgilendirecek bir değişiklik değil, bütün toplumun haklarını, geleceğini ilgilendirecek büyük bir sistem değişikliği. Cumhurbaşkanı Erdoğan Elazığ’da yaptığı konuşmada “Bunun bir rejim değişikliği değil, sistem değişikliği olduğunu” söyledi.

Hesap verme meselesi

Şöyle devam etti: “Her şeyden önce yönetim değişmiyor… 1923’te ilan ettiğimiz Cumhuriyeti ilelebet koruyacağız…Şu anda yapılan iş ‘yasama-yürütme-yargı arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesinden ibarettir…

-Bu organların hiçbiri ortadan kalkmıyor. Hiçbiri diğerine bağlanmıyor… Yeni sistemde yürütme(hükümet) doğrudan milletin seçtiği cumhurbaşkanına veriliyor.

-Yeni sistemde cumhurbaşkanı ile başbakan yetkileri tek kişide birleştiği için çatışma, kavga çıkmayacak.

Haberin Devamı

-Cumhurbaşkanı ‘milletten başka kimseye hesap vermeden’ Anayasa çerçevesinde vazifesini yerine getirecektir.”

Bu cümleler güzel; siyasi ve hukuki bilgiye sahip olanlar yeterince değerlendirebilir ama ya sahip olmayanlar? Onların anlaması? Örneğin şu anda OHAL şartlarında kararlar KHK’larla alınıyor, TBMM’nin etkisi tamamen kaybolmuş durumda, yeni sistemde ne olacak?

Denetim ve laiklik

Yürüyebilen bir başkanlık sisteminde “başkanın denetlenmesi” için 2 ayrı meclis, eyalet valileri, güçlü bir yargı olması gerekir.

Acaba aynı şartları taşımayan, yargısının da maalesef yakın geçmişte bir cemaatin bile eline geçebildiği görülmüş olan Türkiye’de “başkanların sahip olduğu yetkilerin çok fazlasına sahip olacak cumhurbaşkanlarını” kim denetleyecek?

-Cumhuriyet nasıl bir cumhuriyet olarak devam edecek? Baskıcı ama adı “cumhuriyet” olan ülkelerden onu ayıran önemli özelliği olan “Laik-demokratik-hukuk devleti” özellikleri nasıl korunacak, laikliğin tanımı değişecek mi?

Haberin Devamı

- Hükümet yetkilerinin cumhurbaşkanına verildiği, yargının ve Meclis’in çoğunluğunu cumhurbaşkanının belirlediği (yargının sadece işleyişi değil, üye seçimleri de düzenleniyor), denetimin çok zorlaşacağı bir sistemde “rejim”in değişme riski ne olabilir?

-Yasama-yürütme-yargı ortadan kalkmayacak ama demokratik bir işleyiş olabilecek mi?

- “Milletten başka kimseye hesap vermeden” derken o hesabın “milletin egemenlik hakkını kullandığı organlar olan TBMM ve yargı” tarafından yapılması gerekmez mi?

Millete hesap konusu, sistem değişikliğinden önce “milletvekillerini halkın doğrudan seçmesi sağlanarak” yapılmalı değil miydi?

Bunların hepsi irdelenmelidir. Yazarken bir yandan da İngiltere gibi ülkelerde başbakanların “muhalefet partisine” saatlerce hesap vermesi-uzlaşması geliyor aklıma.

Keşke bu endişeler yerine “uzlaşma kültürümüzü” arttırabilseydik!

DİĞER YENİ YAZILAR