Bir ülkede bir “savcı cinayeti” işlenmişse o ülkenin bütün vatandaşları yüreğinde aynı üzüntüyü hisseder.
Bütün vatandaşlar “Acaba böyle karanlık bir olayın arkasında ne var, gerçek suçlular kimdir” diye merak eder. Hele 2 günde iki önemli terör olayı ve ülke çapında bir elektrik kesintisi oluyorsa!
Berkin Elvan cinayetinin soruşturmasını yapan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesinin ardından “DHKP-C’nin canlı bombası” olarak aranan kadın teröristin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne el bombalarıyla saldırması da bunun bir örneğiydi.
Kaos ortamı bitmeyen terör eylemleriyle sürdürüldüğünde oluşan panik ve şaşkınlık havası içinde bilgi kirliliği, şüpheler ve binlerce soru da ortaya çıkıyor.
Siyasetçiler böyle bir ortamda yaptıkları açıklamaların her cümlesine, her sözcüğüne dikkat etmek ve yanlış algılara yol açmamak zorundadır.
Türkiye güçlenince...
Savcı Kiraz’ın toplumu sarsan kaybının ardından sanki cinayeti “Berkin Elvan’ın ölümünden üzüntü duyan kitleler işlemiş” duygusu yaratacak medya mesajları verildi. Bazı siyasetçi açıklamaları da yanlış algılara neden olacak nitelikteydi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Türkiye ne zaman güçlense, ileriye doğru bir atak yapsa birileri terör örgütlerini devreye sokuyor” dedi.
Özdemir Sabancı suikastini hatırlattı, Gezi olaylarıyla bu cinayeti ilişkilendiren imalarda bulundu.
Aynı konuşmada “Paralel yapının içinde bulunan insanların istihbarat birimlerinden elde ettikleri bilgilerin nerede, kimlere peşkeş çekildiğini biliyor muyuz” diye sordu.
Güvenlik tam mı?
Ama bütün bu birbiriyle alâkasız suçlu arama ifadeleri Türkiye’nin daha önce dinlediği, duyduğu ifadelerdir. Ülkenin şu anda bir atak halinde olmadığı açıktır ve bu sözlerden şöyle sorular da çıkabilir;
“Bu kadar çok tehlikeden ve düşmandan söz ederken ülkede ve bu cinayetin işlendiği Adliye’de güvenlik tam mıdır?
Vatandaş ve özellikle terör hedefi olması muhtemel isimler güvencede midir?
Soma ve Ermenek facialarında bile benzer açıklamalar yapılmadı mı?
Ülke yönetimlerinin görevi yargının gözeteceği ihtimalleri sıralamak ve her olayda rakipleri suçlamak değil, faciaların yaşanmasını önlemektir.