Türkiye dışardan bakılınca nasıl görünüyor acaba diye düşünüyorum bazen…
İçerden bakınca hiçbir sorununu halledemeyecek bir kaosun içinde, siyasi partilerin ise hala koalisyonlardan koalisyon beğenemediği bir görüntü var.
AKP “MHP’li bir koalisyona daha yakın olduklarını” söylerken MHP “Terör örgütü mutlaka silahı bırakacak, devletle masaya otururken şartı olmayacak. PKK tehdidi ortadan kalkacak” diyor.
17-25 Aralık yolsuzluğunun hesabı verilmeden koalisyonun kurulamayacağını, Cumhurbaşkanının da yasal sınırları içine çekilmesi gerektiğini tekrarlıyor.
Millet çözdü zaten…
Cumhurbaşkanı Erdoğan “İhracatın Şampiyonları” ödül töreninde ihracatta neden ithalatın gerisinde olduğumuz ve bu nedenle büyük açık verdiğimiz konusu yerine “erken seçim” açıklaması yaptı.
“Siyasetçiler bu işi çözemezse millet çözer” dedi… “Oyun bozanlık eden partiler bunun hesabını verir. Türkiye’yi hükümet kurulamayan ülke durumuna düşürmenin vebali ağırdır” dedi.
Kendi deyişiyle “partili cumhurbaşkanı” olarak bunları sanki sadece kendi partisi dışındaki partilere söylüyor ve onları sorumlu tutuyor gibi… Oysa AKP’nin uzlaşma için atması gereken önemli adımlar var.
Millet 7 Haziran’da zaten istediği tabloyu göstermiştir. Aradan 2 hafta geçmişken bunu tekrar istemek hem millete, hem devlete karşı yanlıştır. En az 2 yıl sürecek bir koalisyonun çıkması şarttır.
Silah bırakılmalı!
17-25 Aralık’ta adı geçen siyasileri Yüce Divan’a gönderme şartını bütün partiler öne sürdü.
MHP “PKK’nın silah bırakması” isteğinde de haklıdır. Aslına bakarsanız Erdoğan ve Davutoğlu’nun seçim öncesi ve hala HDP için “PKK’nın uzantısı, silah gölgesinde siyaset yapıyorlar” sözleri unutulmamalıdır.
Ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanı bunu kendi ağızlarıyla söylüyorsa, “terör örgütünün uzantısı” dedikleri partinin milletvekilleri “o örgüt silah bırakmadan” nasıl yemin edecekler?
Ettikleri takdirde, bu kez Başbakan ve Cumhurbaşkanı “PKK’nın Meclis’te olduğunu” mu söyleyecek?
Madem ki Demirtaş “Öcalan’ın silah bırakma çağrısı yapmaya hazır olduğunu” söyledi, bu çağrı hemen yapılmalı ve örgüt silah bırakmalıdır.
İnatlaşma sürüyor
Halk kendisiyle inatlaşmayı istemediğini ve nelere karşı çıktığını açıkça anlattı. Oysa 17 Aralık soruşturmasının kilit ismi Reza Zarrab’ın yargıdan kurtarıldığı yetmezmiş gibi Başbakan Yardımcısı ve sonradan “Ben kendisini tanımıyordum” diyen Ekonomi Bakanı’nın elinden ödül verildi.
Aynı gün Ankara Büyükşehir Belediyesi Beştepe’deki Saray’ın “Başbakanlıktan alınarak Cumhurbaşkanlığına tahsis edilmesi” kararını çıkardı.
Diğer partilerin “olmazsa olmaz” dediği konularda bu inatlaşma sürerken bir koalisyon mümkün olabilir mi?
Cumhurbaşkanı ve Başbakan en az diğer liderler kadar uzlaşma şartlarına eğilmek zorundadır!