Halkın ülkede dostluk, barış havasını, kinden kavgadan uzak bir ortamı özlediği artık çok net… Cumhuriyet Bayramı törenlerinde Başbakan Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dostça konuşması bile haberlerde mutlu, gülen yüz ifadeleriyle, verildi.
Herkes uzun süredir toplumu umutsuzluğa sürükleyen, huzuru bozan çekişme ve şiddet görüntülerinin seçimden sonra ortadan kalkmasını umuyor.
Yine mülteci teknesi
Dün yine İzmir’den Aydın’a, Kuşadası’ndan Muğla’ya kadar bir çok ilin kıyılarında denizden göçmenler kurtarıldı. Bu kadar batan tekne olayı, bu kadar facia yaşandıktan sonra hala Midilli’ye mülteci taşıyan bir teknenin battığı ve 7’si çocuk 10 kişinin hayatını kaybettiği haberi geldi.
Gün içinde Türkiye’den Yunanistan’a çıkmaya çalışan 44, Bulgaristan’a geçmeye çalışan 22 mülteci yakalandı. AB bu mültecilerin Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya geçmemesi için bizden söz almış bulunuyor. Bu söz Türkiye’ye bir-iki değil, onlarca yıl hatta süresiz olarak çok büyük maddi-manevi sorumluluk yükleyecektir.
Mülteci sorumluluğu içinde Avrupa’ya geçmek için küçücük çocukların bile ölümüne sebep olan aileleri önceden durdurmayı başarmak, bu facialara son vermek de vardır.
Seçimden sonra kurulacak hükümet Almanya Başbakanı Angela Merkel’e verilen bu sözü etraflıca tartışarak Türkiye’nin “kendi nüfusunu ve milyonlarca mültecinin getireceği zorlukları” hesaplamalı, ona göre kararı tekrar ele almalıdır.
Sınırda tehlike!
PKK terör örgütünün dışarıdan, özellikle Suriye kolu olan PYD’den destek alacağı Kandil liderlerinin ağzından duyulmuştur.
Genelkurmay dün Suriye’den Türkiye’ye girmeye çalışan 709, Türkiye’den Suriye’ye geçmeye çalışan 25 kişi olmak üzere toplam 734 kişinin yakalandığını da açıkladı. Bunların büyük ihtimalle terör örgütlerine yardım için gelen veya katılmak için giden militanlar olduğu açıktır ve bu faaliyet devam edecektir.
Dün İngiliz gazetelerinin deneyimli Ortadoğu uzmanı yazarları “Suriye’deki savaşın niteliğinin değiştiğini, bu savaştan etkilenen ülkelerin yeni stratejiler aradığını” yazdılar. Yorumlarında ABD’nin de “IŞİD’e karşı” hava saldırılarını arttıracağı, özel güçlerini devreye sokacağı ve Suriye’deki en önemli ortağının YPG-PYD olduğu bilgisi de vardı.
Türkiye’nin Suriye politikasının yanlış olduğu vurgulanıyor, Tel Abyad’ın PYD tarafından kanton ilan edilmesinden sonra “Türkiye bir müdahale yaparsa ABD ve Rusya’nın karşı çıkacağı” belirtiliyordu ki biz bu köşede aynı tabloya günler önce değinmiştik.
Guardian gazetesi HDP barajı geçtiği takdirde “çözüm sürecinin tekrar başlayabileceğini” belirtirken Demirtaş’ı “özgürlük ve barışı savunmasına rağmen, acımasız silahlı bir hareketin sivil uzantısı olarak bombayla sandık arasına sıkışmış bir adam” olarak tarif etmiş.
HDP geçen seçimde barajı geçmiş ama PKK seçimin arkasından teröre daha acımasız şekilde başlamıştı. Bakalım Demirtaş bu tarifin arkasından siyasi sorumluluğunu farklı bir çizgiye oturtacak mı?