Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine “AKP’yi kurmadan önce Gülen’den icazet aldın mı” diye soran İnce’ye 100 bin TL’lik tazminat davası açtı.
“İddianı ispatlamazsan namertsin” dedi. İnce, buna karşılık “İspatlamazsam namerdim… 24 Haziran’dan sonra açıklayacağım” cevabını verdi.
Burada önce iddianın sahibinin 24 Haziran seçimini beklemeden milletin önünde sözlerini açıklaması gerekir.
Nasıl ki iktidar partisinin “manifestosunda veya seçim beyannamesinde yaptığı vaatlerin hiç değilse bir kısmını” hemen uygulamaya koyması beklenirse, böyle bir iddianın da seçim öncesi açıklanması beklenir.
Yakın korumalar…
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, milletin Meclis’ine bombaların atıldığı, yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, binlercesinin tutuklandığı büyük bir olaydır.
FETÖ’nün “devlet kurumlarına bir virüs gibi sızdığı” bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanmıştı.
Bu kurumlar arasında Emniyet’ten TSK’ya, yargıdan bakanlıklara valilere, 81 ilin belediye başkanlarının büyük çoğunluğuna, Diyanet’ten eğitim ve sağlık kurumlarına kadar devletin en hayati kurumları ve görevlileri var. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 14 Nisan 2017’de bir canlı yayında “FETÖ’nün siyasi yapılanmasına” değinmişti.
“MHP’de de Gülen hareketiyle ilgili vekiller olduğunu, bunları bildiğini” söyledi. O vekiller için bir soruşturma yapıldı mı, bunu bilmiyoruz.
Devletin bütün kurumlarına, bakanlıklara, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koruma polislerine kadar sızan FETÖ’nün siyasi partilere sızmamış olması mümkün değildir.
Siyasi ayak!
SP Lideri Temel Karamollaoğlu ve diğer muhalefet liderleri, cumhurbaşkanı adayları “FETÖ’nün siyasi ayağı” konusuna propaganda konuşmalarında yer veriyorlar.
Başbakan Yıldırım’ın “FETÖ’nün siyasi ayağı yok” açıklaması seçmen açısından yeterli değildir. Bu durumda Ak Parti’nin, Gülen’le ilişkisi olan vekilleri açıklayıp, tekrar aday gösterilmeyeceklerini, yargının da gerekeni yapacağını açıklaması ona oy kazandırırdı. Böyle bir adımın, FETÖ ile mücadelenin inandırıcılığı açısından biz kazanç olacağına şüphe yoktur.
Beraate engel ne?
Sözcü gazetesi sahibi Burak Akbay ile 3 kişinin yargılandığı davada yine beraat kararı çıkmadı. Fehmi Koru, Burak Akbay hakkında tutuklama ve yakalama kararına sebep olan ifadelerinin “yalan üzerine kurulu” olduğunu, tamamen kafasından uydurulduğunu açıklamasına rağmen karar değişmiyor.
Duruşma Kasım ayına bırakılarak tutuksuz 2 sanığın şüpheli, Burak Akbay’ın ise suçlu konumunda 5 ay daha cezalandırılması sağlanıyor. Bu şekilde hukuka-yargıya güvenin kaybolmasını sağlayan davalar Balyoz-Ergenekon sürecindeki haksızlıkları hatırlatmaktadır. Hakimlerin, kendini vatandaşların yerine koyarak “bu durumda yargıya güvenin nasıl oluşacağı” sorusunu sormaları gerekiyor. Zira verdikleri kararlar yabancı yatırımcıları bile etkilemekte, yalnız haksızlığa uğrayanlara değil, ülkeye de zarar vermektedir.