Tarihte benzeri olmayan Çanakkale Savaşları’nın anıldığı, büyük zaferin 100’üncü yıldönümünün kutlandığı günlerdeyiz.
Haftalar öncesinden Avustralya, İngiltere, Almanya başta olmak üzere Çanakkale’ye binlerce kişi bu anma törenleri için akın etti. Törenlerin bu büyük savaşın anısı iç siyasete alet edilmeden tamamlanması büyük önem taşıyor.
Ölmeyi emreden komutan
Şundan emin olmalıyız ki Çanakkale’ye dünyanın dört köşesinden gelen konuklar bu savaşın tarihini en az bizler kadar bilerek geliyorlar. Orada aylarca savaşan İngiliz’i, Anzak’ı, Fransız’ı, Alman’ı bildikleri kadar Türk askerinin kahramanca çarpışmalarını ve zaferin nasıl kazanıldığını da ezbere biliyorlar.
Bu savaştan söz etmeye “Bir gün şafakla birlikte topraklarımıza, insanlarımıza, mukaddesatımıza saldırmışlardı (….) Geldikleri gibi gittiler” diyen, askerlerine “ Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum” komutasıyla hücum emri veren Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’le başlıyorlar.
Atatürk’ün Conkbayırı’nda İngilizler 20 bin kişilik orduyla saldırdığında askerlerinin önünde yürüyüşü ve göğsüne gelen şarapnelin cebinde bulunan saatten sekmesiyle hayatta kalabilmesi onların da zihinlerine kazınmış halde.
Vatanım yoksa ben de yokum!
Çanakkale’de can veren yüz binlerce şehitimizi her zaman onurla, gururla anacağız ama ordu kumandanlığını bir Alman’ın yapmasına razı olmayan ve Anafartalar Grubu Komutanlığı’na tayin edilen Mustafa Kemal’in üstün cesareti ve sezgisiyle kazandığı zaferleri de gururla taşıyacağız.
Onun “Çanakkale Kahramanı” olarak anılması kimseyi rahatsız etmemelidir. Zira ülkemize bu anma törenleri için gelenlerin böylesi bir “önemsizleştirme gayreti”ni sezmeleri bile büyük önder Atatürk için değil Türkiye için büyük kayıp ve ayıp olacaktır.
Ordu komutanlığına talip olduğunda “Çok zor bir görev olduğunu biliyorum ama vatanım yok olduktan sonra yaşamamaya karar verdiğim için bu görevi üstlendim” diyen bir kahraman bunu hak etmiyor.
Bu ülkeyi yoktan var eden, vatanı için gözünü kırmadan ölüme yürüyen Atatürk’e hak ettiği onuru vermek Türk toplumunun boynunun borcudur!