Başbakan Davutoğlu ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dan sonra dün de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüştü.
Bu görüşmeler AKP Hükümeti’nin yapmak istediği “yeni anayasa” ve özellikle parlamenter sistemin kaldırılarak yerine “başkanlık sistemi”nin getirilmesi nedeniyle yapılıyor.
Kılıçdaroğlu “Başkanlık ve Anayasa’nın değiştirilemez ilk 4 maddesi” dışında yeni anayasayı görüşebileceklerini söylemiş, konuşmadan “Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun bıraktığı yerden konuyu tartışmaya tekrar başlayabileceği” sonucu çıkmıştı.
MHP de “başkanlık sistemini zinhar kabul etmeyeceklerini” açıkladı.
Hdp ve referandum
Yeni anayasada en önemli nokta başkanlık sistemi olacağına göre bu durumda iki seçenek kalıyor; iktidar partisi ya referanduma gidecek veya HDP’nin desteğini istemek zorunda kalacak.
Oysa Başbakan Davutoğlu son gelişmelerden, HDP’nin açıkça PKK terörünü destekleme anlamı taşıyan açıklamalarından sonra, liderlerle yeni anayasa görüşmeleri kapsamında “bu partiden randevu istemeyeceğini” söylemişti.
Dün Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik “Davutoğlu-Bahçeli görüşmesi” ile ilgili bilgi verirken “Biz HDP’yi sürece kattık, onlar kendilerini çıkarttı. Siyasi meşruiyet içinde hareket etmeleri gerekirdi” dedi ve teröre verdikleri desteği vurguladı.
Böyle bir tablo altında iktidar partisinin “parlamenter rejimi kaldırıp başkanlık sistemini getirecek” referanduma gitmek için gerekli milletvekili sayısını bulması bile zor görünüyor.
Kaldı ki daha önce de değindiğim gibi; çok geniş teknik açıklamalar ve karşılaştırmalar sonunda bile anlaşılması güç olan “başkanlık sistemi”ni halk oylamasına sunmak hiç doğru bir siyasi karar olmayacaktır.
Sistemin detayları
Unutmayalım ki, siyaset bilgisi olan partiler bile ancak en az 5-6 ay sürecek bir Meclis anayasa uzlaşma komisyonu sürecinde belki “bu sistemin Türkiye siyasi tablosunda ne sonuç vereceğini” anlayabilecekler.
Davutoğlu “Halk bize anayasa yapma yetkisi vermedi, uzlaşarak yapın dedi” vurgusunu yaptığı konuşmasında; 2007 seçimlerinden sonra Ak Parti olarak Ergun Özbudun başkanlığında bir anayasa çalışması yaptırdıklarını hatırlatmıştı.
Dikkat edilmesi gereken nokta, o çalışmayı AKP için yapan Anayasa Hukukçusu Ergun Özbudun’un da bugün diğer birçok meslektaşı ve siyaset bilimciler gibi “Başkanlık sisteminin Türkiye’ye uymayacağına” ve söz edilen “kuvvetler ayrılığı”nın tamamen ortadan kalkacağına inanmasıdır.
Demokratik saymıyor
Özbudun; Bütün güçleri başkanda toplayan, bir nevi süper başkanlık sistemini demokratik saymadığını…
Bazı şartlarda “Meclis’i fesih yetkisi” olmasını, Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK gibi kurulların üyelerinin çoğunu başkanın seçmesini eleştirirken, yine onun kontrolü altında politik bir Meclis çoğunluğuyla kuvvetler ayrılığından eser kalmayacağını söylüyor.
Ak Parti’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu başkanlık sistemi modelinin ABD tipi başkanlıkla ilgisi olmadığını anlatıyor. Türkiye’yi saran tehlikeler hızla artıyor ama onların yanında bu konuyu da etraflıca tartışmaya devam edeceğiz.