Başkanlık sistemi tartışmaları gündemin zirvesinde kalmayı sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında başkanlık konusunu unutmadığı gibi “Bu sistemi dönüştürecek olanların tarihe geçeceğini” söylüyor ve bunu kendisinin yapmak istediği de açıkça görülüyor.
Çarşamba günü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da tartışmaya tekrar girdi ve dikkat çekici vurgular yaptı.
Arınç gazetecilerin “başkanlık sistemi”yle ilgili ne düşündüğü sorusuna “Biz yeterli çoğunluğu sağladığımız takdirde yeni bir anayasa yapacağız. Birinci sözümüz budur. Birinci sözümüz başkanlık değil” cevabını verdi.
Tek başına savunmak!
Başkanlık sisteminin “Türkiye’ye ‘parlamenter sistemin getirmediği’ neyi getireceği” sorulduğunda “Bilmiyorum” dedi… Yeni anayasayı yaptıklarında başkanlık sistemini de konuşacaklarını belirtti.
Başbakan Yardımcısı’nın “bilmiyorum” cevabını verdiği konuyu halk nasıl anlayacak? Meydanlarda aralıksız olarak “başkanlık sistemini istediğinizi ve ne pahasına olursa olsun sistemi dönüştüreceğinizi” söylerken seçmenin de “nasıl bir gelecek için oy vereceğini”anlamasını sağlamak gerekmez mi?
Bülent Arınç HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sözleri ve HDP’nin seçim stratejisini “başkanlık sisteminin getirtilmemesi”üzerine kurması konusunda ise şöyle diyor;
“Sayın Cumhurbaşkanı başkanlık sistemini tek başına savunan, bunu her gün konuşan bir insan olunca karşı taraf da ‘seni başkan yaptırmayacağım’ diyor”.
Yanlış nerede?
Başbakan Yardımcısı bu sözleriyle adeta kendisinin ve parti içinde birçoklarının başkanlık sistemi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aynı görüşleri paylaşmadığını, onun ısrarında yalnız olduğunu ima etmektedir.
Bu durumda önce parti içinde uzlaşmaları ve Anayasa Hukukçuları ve aydınlardan görüş alma konusunda ısrar etmeleri gerekmez miydi?
Arınç “CHP de, MHP de, HDP de tamamen başkanlığı hedef alıyorlar. Oysa başkanlık demokratik bir sistemdir” dedi. Anayasa Hukukçuları ise “başkanlığın kötü olduğunu” söylemiyor, uygulanmak istenen “Türk tipi başkanlık” sisteminin yanlışlığı konusunda uyarıyorlar.
Örnek gösterilen diğer ülkelerdeki sistemin “halk tarafından seçilmiş milletvekilleri” bulunan çift meclis ve bağımsız güçlü yargı ile sıkı şekilde denetlendiğini, o ülkelerde eyalet sistemi bulunduğunu anlatıyorlar.
Hükümet üyelerinin “parlamenter sistem neden istenmiyor” sorusuna “bilmiyorum” cevabı verdikleri bir sistemde ısrar etmek, uzman görüşü almadan rejim değiştirme baskısı yanlıştır.
Bu yanlışı zamanında görmek ise erdem olacaktır!