Güneydoğu’da PKK terörü ile şehitler vermeye devam ediyoruz.
Bingöl’de yine polis aracı geçerken katillerin yaptığı bombalı saldırıda önce 6 şehit, 1 ağır yaralı vardı, dün diğer yaralı polis de şehit oldu. Nur içinde yatsınlar.
Ne zamana kadar gencecik şehitlerimizin arkasından acı içinde bunları söyleyeceğiz?
Tam şu günlerde Emniyet, TSK, bakanlıklar, Meclis hep birlikte bu terör olaylarına kafa yormaları, yeni stratejiler belirlemeleri gerekirken kurumlar karmakarışık…
Tüm güvenlik güçlerine, istihbarata ait kurumlar yeniden şekillendiriliyor, hepsinden çok sayıda tutuklu var.
Cemaat darbesi
Pazartesi akşamı Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ CNN Türk’te önemli açıklamalar yaptı.
Başbuğ, Balyoz-Ergenekon kumpasları dönemini Genelkurmay Başkanı olarak yaşamış, Ergenekon’da suçlanarak haksız yere uzun süre cezaevinde kalmış çok deneyimli ve iyi gözlemci bir emekli Orgeneral’dir.
-Harp akademilerinin TSK için hayati bir kurum olduğunu, müesseseyi kapatarak Türk ordusunun damarının kesildiğini…
-Kara Harp Okulu’nun Karar Kuvvetleri için asker yetiştirdiğini…
-Bu nedenle harp okullarının Milli Savunma Bakanlığı üniversitesine, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasının yanlış olduğunu…
-Bunun “Kara Kuvvetleri Komutanı’na güvenilmediği için rektöre bağlamak” anlamına geldiğini, oysa kuvvet komutanlarının darbeye karışmamış olduğunu… (Görevlerine devam ettiklerine göre anlam bu…)
“Harp okullarının ‘kuvvet komutanlıklarının emrinde olmadığı’ bir ülke örneği gösterilemeyeceğini” söyledi.
15 Temmuz darbe girişiminin “askeri darbelere benzemediğini”, bunun “Gülen Cemaati’nin silahlı darbesi” olduğunu vurguladı.
MİT ve siyaset!
Dün verilen haberler arasında “Gülen’in 12 Eylül 1980 darbesinden beri dini bir örgütlenmenin lideri olarak görüldüğü ve arananlar listesinde olduğu” vardı.
İlker Başbuğ 15 Temmuz’un arkasında 3 grup olduğunu şöyle anlatıyor:
1-Cemaat
2- Cemaatten olmayan ama “anında yapması gereken hareketi yapmayanlar, gecikenler”
3- Cemaatçi olmamasına rağmen bundan çıkar bekleyen bazı kişiler…
Üzerinde düşünülmesi gerekir.
Başbuğ “Silahlı kuvvetler’e sızmalardan MİT’in sorumlu olduğunu”, MİT’in bir dönem Cemaatçilerle dolu olduğunu, “2002-2010 yıllarında TSK’dan atmaların MİT raporlarına göre yapıldığını ve o yıllarda atılan 1 kişinin bile FETÖ’cü olmadığını” anlattı ki bence en önemli noktalardan biri bu.
“Personel, istihbarat, adli müşavir hepsi tutuklu. Genelkurmay başkanı olarak hafiyelik mi yapacağız? Daha önce Gülencileri MİT’in verdiği istihbaratla ihraç ederdik. 2002’den sonra bize bir kişi için bile böyle rapor gelmedi” diyor.
“Cemaatle ilgili uyarılar yaptıklarını ama iktidar tarafından dikkate alınmadığını” da ekliyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın “17-25 Aralık öncesi biz destek verdik” sözlerini, bazı AKP milletvekillerinin açıklamalarını hatırlayınca…
Bugüne gelmemizde birçok kurumun ve kişinin ciddi hatalarının rol oynadığını inkar edebilir miyiz?
İnsan hatalarının bedeli köklü kurumlara ödetilmemelidir.