ABD Genelkurmay Başkanı Dunford bu hafta Trump’a sunacakları “DEAŞ’la mücadele planı” ile ilgili bir konuşma yapmıştı. “Planlarımızın Türkiye ile olan güçlü ittifakımızı devam ettirmekte tutarlı olmasına dikkat edeceğiz. Bölgedeki Kürt sorununu da konuşacağız” diyordu.
Bugüne kadar her “güçlü ittifak” dediklerinde arkasından PKK-PYD’ye verdikleri desteği gördük.
Bu tutarsızlığın kendileri de farkında ki Dunford bu kez “tutarlı olmasına dikkat edeceklerini” söylüyor.
Başkan Trump’la Kürt sorununu konuşacaklarını söylüyor oysa her iki ülkede Kürt gruplara, terör örgütlerine verdikleri desteklerle Suriye’de ve Irak’ta artık Kürt sorunu değil, “Kürdistan sorunu” var.
Kaldı ki baştan beri olup bitenlerin, binlerce insanın öldürülmesinin arkasında hep bu vardı.
Neden izlediler?
Fırat Kalkanı operasyonunda “6 ay boyunca 23-24 yaşlarında 71 şehit veren” Türkiye’yi öylece dışardan izleyen ABD nedense PYD-PKK Türkiye-Suriye sınırı boyunca kentleri ele geçirirken izlememiş, her seferinde hava desteği verdiği gibi, PYD içine kendi askerlerini de koymuştu.
Son olarak PYD-YPG’yi zırhlı araçlarla donattı.
Yaşananlar böyleyken, Türkiye’yi Irak’ta Musul operasyonuna da karıştırmayan ABD’nin hala “güçlü ittifak” söylemlerine inanarak Rakka’ya kadar gitmeye mi karar vereceğiz?
El Bab, Menbiç, Rakka, Cerablus Türkiye’de değil.
Fırat Kalkanı’nın nedeni
ABD ve koalisyon ülkeleri Suriye’de, Irak’ta istedikleri güce destek verirken, Esad El Bab’da köyler ele geçirirken, Suriye’yi DEAŞ’tan temizlemek de Türkiye’ye düşen bir görev değil. Ancak… Orada bulunma nedenimiz bu kentlerin DEAŞ’tan sonra PYD-PKK’nın eline geçmemesi.
TSK’nın Cerablus’tan başlayarak bu operasyonları yapmaya mecbur kalması “PYD’nin sınırımız boyunca oluşturacağı Kürt koridorunu gerçekleştirmesini” önlemek içindi.
ABD ve Rusya’nın PYD’ye desteği sürüyor. PYD-PKK Esad ile de anlaşma içinde.
Tekrarlayayım; ortada böyle küresel bir plan varken Türkiye’nin daha da derinlere inerek Rakka operasyonuna katılması neyi değiştirecek? Gözümüzün içine bakarak “tutarsız” davrananlar, orada verecekleri sözü tutarlar mı acaba?
Barzani ve sınırlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmek üzere Türkiye’ye gelen IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin ilk sözü “Barış süreci için” Demirtaş ve diğer vekillerin serbest bırakılması gerektiği oldu.
Daha önce de söylediği cümleleri tekrarladı ve “Irak ve Suriye sınırlarının anlamsız hale geldiğini, Irak’ın merkezi yönetiminin geçmişte kaldığını” söyledi.
Ne demek istiyor; “Bu harita değişti, artık bu iki ülkeyi birleştiren Irak ve Suriye Kürdistanları var”.
Bildiğiniz gibi Barzani’ye ait olan Rudaw TV’de “Türkiye’nin Erzurum, Sivas, Van, Malatya, Hatay, Mersin gibi illerini içine alıp Karadeniz bölgesine kadar uzanan kısmı” Suriye ve Irak Kürdistanları içinde gösteriliyor. Barzani’nin Musul ve Telafer’deki amacı da buralardan toprak alıp, iyice büyüttüğü IKBY’ye katmaktır. Bu durumda; “barış süreci” demekle neyi kast ettiğini sormak gerekiyor!