PKK şehirlerdeki terör eylemlerine devam ediyor, Diyarbakır Sur ve Şırnak İdil’de operasyonlar da sürüyor.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, Demirtaş’ın yazdan bu yana yüzlerce şehit verildikten, yüzlerce sivil vatandaş bombalı saldırılarda hayatını kaybettikten sonra “operasyonları durdururlarsa terörü durduracağız” diyerek Sur’a yürüyüş için halkı sokağa çağırmasına verdiği cevapta “Bunun provokasyon olduğunu ve yapanların sonuçlarına katlanacağını” açıkladı.
Sur ve diğer ilçeleri yazdan bu yana savaş meydanına, harabeye çeviren terör örgütü ile “terörün duracağı” garantisi verecek kadar yakın ilişkide olan HDP’nin bugüne kadar “Kobani’de olan burada da olacak” derken şimdi “barışçıl tavır” takınması da halkın gerçeği daha iyi görmesini sağlıyor.
Yakalanan PKK’lıların bile “Halk PKK eylemlerine destek vermedi” dediği terör eylemlerini meşru göstermeye çalışan bir siyasi partinin insanları devlete karşı eyleme çağırması kabul edilir bir durum değildir.
Hukuk kaosu
Cumhurbaşkanı Erdoğan Batı Afrika gezisine çıkarken “Ben biliyorsunuz yola çıkıyorum, ortalık çalkalanabilir” demişti, gerçekten de çalkantıların arttığı günler içindeyiz.
Erdoğan’ın gitmeden önce Anayasa Mahkemesi’nin Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği karara ve bunun üzerine mahkemenin “tahliye kararı” vermesine itiraz eden sözleri, en üst yargı organı olan “Anayasa Mahkemesi” ile ilgili çok önemli bir tartışmayı başlattı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini destekleyerek “Anayasa Mahkemesi kararının Anayasa’yı ihlal olduğunu, alt mahkemeye baskı ve müdahale olduğunu” söyledi.
Bu tepkilere karşılık AYM Başkanı Zühtü Arslan “Mahkeme kararları elbette eleştirİlebilir. Bu eleştirilere saygı duyuyoruz” dedikten sonra şunları söyledi;
“Biz işimizi yapıyoruz (…) Kınayanın kınaması da, övenin övgüsü de AYM’yi etkilemez. AYM’nin, Anayasa’nın ve kanunların kendisine verdiği yetkileri kullanarak verdiği kararlar herkesi ve her kurumu bağlamaktadır. Bu bir Anayasa kuralıdır.”
Yeni endişeler!
Hukuk devleti olmanın şartlarının başında gelen Anayasa Mahkemesi’nin birinci görevi “temel hak ve özgürlüklerin korunması”dır.
Yasama, yürütme kararlarını, milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili kararları da denetleyen AYM “özgürlüklerin korunması”yla ilgili ihlallerde de karar verme hakkına sahiptir.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kendisine sorulan “Cumhurbaşkanı’nın ‘uymuyorum’ sözleri” ile ilgili soruya; “Bu karar Cumhurbaşkanımıza uygulanan bir karar mı? Bireysel bir karar ve sadece başvuranlarla ilgili bir karardır” cevabını verdi.
Anayasa Mahkemesiyle ilgili bu tartışmaların toplumda yeni endişelere yol açtığını da belirtmek lazım. Birçok kişiden “Acaba başkanlık sisteminde yüksek yargının durumu ne olacak? Anayasa Mahkemesi’ni veya bireysel başvuru hakkını kaldırabilirler mi” soruları geliyor.
Dış politika, terör, çok ciddi bir mülteci sorunu gibi konularla ilgilenmemiz gereken bir dönemde en yüksek yargı mercii olan AYM ile ilgili bu tartışma ve endişeler acilen ortadan kaldırılmalıdır!