Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın Kudüs’le ilgili açıklamasından bu yana İsrail’i “işgal devleti” olarak nitelendiriyor, Trump’ın kararına şiddetle karşı çıkıyor.
Erdoğan son olarak “Trump’ın kararının yok hükmünde olduğunu” söyledi ve “Kudüs’ü çocuk katili bir ülkenin insafına terk etmeyeceğiz” dedi.
Türkiye’de Kudüs’le ilgili yapılan gösteriler neredeyse Kudüs’teki gösterilerden daha kalabalık ve tepkili.
Daha önce de değindiğim gibi Kudüs meselesi tek başımıza halledeceğimiz, öne atılarak ve Ortadoğu’da zaten ciddi bir “PYD devleti planı”yla boğuşurken, doğrudan ABD ve İsrail’le karşı karşı karşıya gelerek çözebileceğimiz bir mesele değil.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın uluslararası destek için liderlerle görüşmesi yerinde bir davranıştır ancak bunu yaparken diğer tarafta Türkiye’yi yine tek başına adım atmak zorunda bırakacak ani tepkilerden, konuşmalardan kaçınmak gerekir.
İslam işbirliği toplantısı
Erdoğan, “Müslümanlar’ın ilk kıblesi” olan Kudüs kararıyla ilgili olarak İslam İşbirliği Teşiklatı’nı olağanüstü zirveye çağırdı.
İslam İşbirliği Teşkilatında, aralarında Suudi Arabistan, Kuveyt, Pakistan, Tunus, Irak, İran, Cezayir, BAE, Malezya ve Türkiye’nin bulunduğu 57 ülke var.
Bu teşkilatın amacı siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal konularda dayanışma içinde olmak…
Trump’ın açıklamasından bugüne kadar bu ülkelerin çoğu “Kudüs kararına karşı çıkacaklarını” açıkladılar. Zaten Papa da dahil olmak üzere Hristiyan aleminden de Trump kararının yanlış olduğunu bildiren tepkiler ortaya çıktı.
Bununla birlikte, hemen olmasa da zaman içinde İslam ülkeleri arasında “Kudüs’ün statüsü” konusunda tartışmaların çıkması beklenebilir.
Görüş değiştirebilirler mi?
Örneğin; Suudi Arabistan karşı çıkıyor görünse de ABD ile son zamanlardaki yakınlaşması nedeniyle tutum değiştirmesi mümkündür. Trump’ın danışmanı Kushner’in Ekim sonunda Riyad’a giderek Veliaht Prens Selman’la görüştüğü ve onu “Kudüs İsrail’in başkenti olsun, Filistin ise yeni başkent olarak Abu Dis şehrini kabul etsin” planına razı ettiği haberleri çıkmıştı.
Sosyal medyada dolaşan, bir Kuveyt TV kanalındaki tartışmada çekilmiş görüntüler de bu konunun Kuveyt’te halk önünde açıkça tartışıldığını gösteriyor.
Bu tartışmada Kur’an’dan bir ayet söylenerek hem dini, hem siyasi açıdan Kudüs konusunda kesin bir karşı çıkmanın mümkün olmayacağı konuşulmuş.
Bizler elbette Kudüs’ün “3 semavi dine ait ortak bir kutsal şehir” olarak kalmasını isteriz ancak bunlar gerçekten olmuşsa ve oluyorsa, İslam ülkelerinde Kudüs konusunda da çekişmeler çıkabileceğini göz önüne almak gerekir.
Sonuç olarak, ABD-İsrail ve taraftarları ile İslam ülkeleri arasında topyekun bir “Kudüs savaşı” çıkmasını kimsenin istemeyeceği açıktır.
Bununla birlikte, böyle bir kararı daha önceki politikalarına ve BM kararlarına rağmen açıklayıveren Trump’ın, İslam ülkelerinin toplu tutumunu bile ne kadar göz önüne alacağı da ayrı bir soru işaretidir.
Türkiye diplomasiden asla şaşmamalıdır.