Türkiye yarın tarihinin en önemli seçimlerinden biri için sandığa gidecek!
Seçmenin gönlünün rahat olmadığı, başta “oy güvenliği” olmak üzere çeşitli endişeler içinde bunaldığı bir “sandığa gidiş” bu… Ve tok seçmenle, aç seçmenin farklı duygularla yapacağı bir seçim…
Tok seçmen “Türk tipi başkanlık gelsin mi yoksa artacak baskıları engellemem mi lazım, acaba ülke bölünme tehdidi altında mı değil mi” benzeri soruları düşünürken, maddi zorluklarla boğuşan kesimler “muhalefet partilerinin vaatlerini” düşünüyor olacak.
Yüz binlerce vatandaş kredi borcunu ödeyemediği için hapis cezası aldı. Çok düşük olan asgari ücretle veya işsiz olarak yaşamaya çalışan ve kredi kartlarıyla, banka kredileriyle yaşamını sürdüren milyonlar var.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın hala devam eden “İsraf olmuştur, bu kadar büyük olmamalıydı” benzeri açıklamaları, geç de olsa Hükümet içinde bile yapılan yanlışların dikkat çektiğini gösteriyor.
Suriyeli mülteciler
Türkiye’nin kendi yoksul ve işsizleri ekmek derdindeyken sınırlarımızdan Suriyeli mülteci akını sürüyor ve nedense durdurulamıyor. Çarşamba ve Perşembe günleri 3 bin Suriyeli’nin daha ülkeye giriş yaptığı bildiriliyor.
Suriyelilerin düşük ücretle çalışıyor olması bile şimdiden kendi vatandaşlarımız için sorundur ve tepki yaratmaktadır. Bu gerçekler ortadayken daha ne kadar süre ve hangi sayıda Suriyeli mülteci alabiliz?
Suriye ve Irak sınırlarındaki sınır kapılarının büyük kısmının IŞİD dahil, terör örgütlerinin kontrolüne geçmiş olması ve sorunlu dış politikamız Hükümet’i de rahatsız ediyor olmalı ki mitinglerde “dış politika”ya dikkat çekilmedi.
Sandık korkusu!
Yarın ki seçim için partiler daha önceki seçimlerde görülmemiş ölçüde “sandık güvenliği” çalışması yapıyor.
Bunun nedeni 7 Haziran seçimlerinin bir rejim değişikliği getirme ihtimali yanında son seçimlerde ortaya çıkan ve Türkiye çapında güvensizlik yaratan olaylardır.
Ana Muhalefet Lideri Kılıçdaroğlu dün “Erdoğan’dan çok YSK’yı konuşmak lazım, açıkça iktidar partisi lehine görev yapıyor” dedi.
YSK’nın bu seçimde tarafsız olma zorunluluğuna gölge düşürmesi “seçimler güvenli, fazla basılan oy pusulalarında sorun yok” benzeri açıklamalarına da güveni ortadan kaldırmıştır.
YSK son olarak “oy verme gününden 24 saat önce” başlaması gereken “siyasi reklam ve miting” yasağını Ak Parti’nin isteği üzerine Cumartesi 18.00’e kadar uzattığını bildirdi ki bu da ilk kez görülen bir karardır.
Birçok ilde seçimleri izlemek üzere gelen AGİT de raporunda “seçim güvenliği endişesine, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı ihlal etmesine, YSK’nın taraflı davranmasına ve fazla oy pusulalarına” yer verdi.
“Şeffaflık eksik” dedi. Üstelik sorun bunlarla bitmiyor, seçim sürecinde TRT, Emniyet, MİT, TİB, Anadolu Ajansı gibi devlet kurumlarının tarafsız davranması da önem taşıyor ki bu konuyla ilgili sorun da sürmektedir.
Başta dediğimiz gibi gönüller rahat değil ama yine de adil ve dürüst bir seçim diliyoruz. Hayırlı olsun!