Perşembe günü dünyanın gözü Amerikan Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın (Trump tarafından görevden alınan) eski Başkanı James Comey’in ABD kongresinin kendisine yönelttiği soruları “sözlü olarak” cevaplamasına çevrilmişti.
“Sözlü olarak” kısmı önemli, çünkü bu tür denetim sorgulamalarında verilen sözlü cevaplar “yeni sorular” ortaya çıkarabilir ve o sorular anında sorulabilir.
Yazılı ifade verildiğinde bu imkan ortadan kalkar.
Nitekim Comey’e sorulan sorular çok net ve keskin ifadeler içeriyordu, fazla düşünmeye, nabza göre şerbet verecek cevaplar aramaya zaman yoktu.
Konu; Trump’ın ekibinin seçim kampanyası sırasında Rus yetkililerle işbirliği yapma iddiası.
Bunun yanında; Rus bilgisayar korsanlarının “Trump’ın başkan seçilmesi için” seçimlere müdahale ettiği iddiası.
Bu iddialar, ABD Adalet Bakanlığı ve ABD kongresi tarafından araştırılıyor.
Başkanın denetimi
Hatırlayacaksınız, Türkiye’de “parlamenter sistemi Türk tipi bir başkanlık sistemine çevirecek olan Anayasa değişikliği” referandumu öncesinde bu değişikliğe itirazların başında “seçilecek başkanların denetimi nasıl olacak” sorusu geliyordu.
O süreçte ABD’de başkanların öncelikle “tam bağımsız bir yargı ve Kongre denetimi altında oldukları”, bu Kongre’nin Temsilciler Meclisi ve Senato olmak üzere 2 ayrı meclisten oluştuğu sıkça anlatıldı.
İşte şimdi bu olay (aynen eski Başkan Bill Clinton’ın “özel hayatı” hakkında saatlerce “Büyük Jüri”ye hesap vermesi gibi) ABD başkanlarına nasıl sıkı bir denetim yapıldığını gösteriyor.
Eğer bu soruşturmada Trump’ın gerçekten “seçim hilesi” yaptığı, Rusya ve “hacker”larının seçime müdahale ettiği ortaya çıkarsa Trump’ın başkanlığı düşebilir.
Gizli nokta kalmıyor
FBI eski Başkanı Comey, Kongre’ye; Rusya’nın ABD seçimlerini etkilemeye çalıştığı konusunda şüphesi olmadığını,
Trump yönetiminin “görevine son verildikten sonra kendisini karaladığını” ve “FBI hakkında yalan söylediğini”…
Trump ile yaptığı görüşmeleri kaydettiğini çünkü “Trump’ın yalan söylemesinden korktuğunu”…
Trump’ın kendisine; eski Ulusal Güvenlik Uzmanı Michael Flynn’in “Rusya ile bağlantısını soruşturmaya son vermesi” yönünde baskı yaptığını anlattı.
Demokrasi budur!
Şimdi düşünelim.
1- Seçime dışardan bir müdahale olduğu (yani yasa dışı bir durum olduğu) kanıtlanırsa sorun kapatılmayacak, aksine seçim sonucu geçersiz sayılacak.
2- Eğer ABD’de “tam bağımsız bir yargı” ve baskı altına alınamayan “tam bağımsız iki meclis” olmasaydı (ki “Güçler Ayrılığı” denilen şey budur) Comey bunları anlatabilir miydi?
3- Comey, ülkeyi ilgilendiren ciddi bir konuda, Kongre tarafından “gerçekleri açıklaması için” çağrıldığında “Hayır, ben sorularınızı sözlü cevaplamam, sadece yazılı cevap veririm” deme özgürlüğüne sahip midir?
Türkiye’de “15 Temmuz darbe girişiminin kilit isimleri” ve referandum sırasında “Anayasa’ya aykırı karar” veren YSK da bu şekilde ifade verdiği gün demokrasiden söz edebiliriz.