Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türk-İngiliz Tatlıdil Forumu” için gittiği Londra’da ABD’ye tepkilerini bildiren bir konuşma yaptı. Önce ABD’nin büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak “Birleşmiş Milletler kararlarını ihlal ettiğini, uluslararası hukuka uymadığını” bir yazılı açıklamayla bildirdi. Katıldığı etkinlikte yaptığı konuşmada ise ABD’nin “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması”nın kabul edilmeyeceğini, Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu bütün İslam aleminin kabul ettiğini” söyledi.
ABD, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdıklarını ilan ederek onlarca yıldır süren İsrail-Filistin savaşlarının Filistin aleyhine sonuçlandığını emrivaki yoluyla kabul ettireceğini sanıyor.
ABD’nin yeni hatası
Bu adım, İsrail-Filistin arasındaki kanlı süreci sakin ve kalıcı bir çözüme değil, Filistin için yeni felaketlere sürükleyecektir.
ABD, İsrail için kusursuz bir gelecek hazırlamak uğruna Suriye’nin kuzeyinde PKK-PYD’ye destek vererek onların birçok kenti ele geçirmesini sağladı.
Böylece Türkiye için bitmeyecek bir sorun yarattı. Arkasından Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti ve büyükelçiliğini oraya taşıdı. Filistin için bitmeyecek kanlı bir süreç daha başlattı..
İki devletli çözüm
Trump’ın kararından hemen sonra dün ABD Büyükelçiliğinin Gazze’deki açılışı sırasında Gazze sınırında yapılan protestolarda ve İsrail saldırılarında 53 kişi öldü, 2400 kişi yaralandı.
Şimdi, ya İslam ülkeleri Birleşmiş Milletler yoluyla acilen bu kararı değiştirmeye çalışacak veya Kudüs için yeni ve büyük Ortadoğu savaşları yaşanacak.
Filistinliler, bu karara savaş yoluyla karşı çıktığı takdirde çok kan dökülecektir.
Türkiye, Suriye’de olduğu gibi tek başına ortaya atılmak yerine “Kudüs’te iki devletli çözüm” talebini bu çözümü destekleyen diğer ülkelerle birlikte gündemde tutmayı denemelidir.
Kararsızlık yok!
Medyada ve sosyal medyada tartışılan tek konu 24 Haziran seçimleri.
Halkın gündemi de bundan farklı değil. Sadece cumhurbaşkanı adayları ve genel seçim konuşuluyor.
Bunun yanında “ekonomi, geçim sıkıntısı ve bitmeyen şiddet olayları” toplumun en önemli meseleleri.
Daha önce de değindim, seçim analizleri yapanlar hep eski, alışılmış yöntemlerle bu seçim sürecini değerlendiriyorlar.
Oysa bu seçimde şartlar değişti. Bu kez yeni bir rejime, bambaşka bir sisteme geçiş söz konusu. Muhalefet partileri daha önceki seçimlerden farklı şekilde konumlandılar. Ortaya güçlü cumhurbaşkanı adayları çıktı. Kürt seçmenin hangi partileri tercih edeceği belirsiz.
Bir partiden diğerine kayabilecek oyları tahmin etmek çok güç. O nedenle, yapılan tahminlerin tutması bu seçimde daha zor. En önemlisi ise “seçime katılım oranı”. Kararsız seçmenin sandığa gitmesini ve yüksek katılım olmasını sağlamak bütün tahminleri değiştirebilir.
Türkiye adil bir seçimi hak ediyor, medyada partilere ve adaylara eşit haklar tanınması gerektiğini de unutmayalım.