Avrupalıların, yarım asırdan fazla bir zaman kapılarında bekletip (doğrusu, süründürüp); verdikleri onca sözlere rağmen, bugün gelinen noktaya bakın!
Daha geçen sene vizeyi kaldıracaklarının sözünü vermişlerdi. Bu sözlerini, T.C. Devleti’nin bakanlarını ülkelerinde kabul etmeyerek ve girenleri de; kendi toprağı olan Büyükelçilik binalarına sokmayarak ve sınır dışı ederek tuttular!
Görünen o ki; AB kümesinde iki tane horoz vardı; bunlardan biri Almanya, diğeri İngiltere idi. Tavukların Almanya horozuna ilgisi artınca; daha doğrusu Almanya onları hizaya sokunca, İngiltere bundan rahatsız oldu ve birlikten çıkma kararı aldı.
Meydan Almanya’ya kalmıştı ve birliğin diğer ülkeleri kahir ekseriyeti ile Almanya’nın arka bahçesi konumundaydı. Bize karşı işlenen rezilliklerin fitilini Almanya ateşledi; tüy diken Hollanda’nın arkasında da Almanya vardı.
Almanya’nın hık deyicisi olan Fransa da, destekte gecikmedi!
Avrupa’nın, hatta tüm Batı’nın yanılgısı, Türkiye’yi eski Türkiye olarak görmelerinden kaynaklanıyor.
Bir kere şunu bilelim ki; Batı’nın derdi ve gayesi asla ve asla demokrasi değildir. Onun hesabı; en kolay nasıl sömürebilirim düşüncesidir. Baş tacı ettikleri Sisi’nin Mısır’ına bakın; demokrasi hak getire!
Veya içimize bakalım: Yapılan onca darbelerin arkasında Batılı güçler vardı; işlemekte olan demokrasiyi biçip, faşizan yönetimleri getirmediler mi?
Acaba Türkiye ne kabahat işledi de iki de bir darbelerle önü kesildi? Bu sorunun cevabını verebilmek için Batının bize hangi gözle baktığını bilmek lazım. Batı, sömürmekte olduğu tüm ülkelere şu gözle bakar: ‘Ey filan ülkenin yöneticisi! Halkın senin elinde ama unutma; sen de bizim elimizdesin!’
Ne zamanki, Türkiye ele avuca gelmeyip, çok olmaya başladı; darbeyi yedi!
Bunu neden yapıyor derseniz; bunun kökeni çok eskilere gider. Batı, asırlar boyu Osmanlı üzengisi öpmenin intikamını alıyor!
Her bakımdan güçlü olmak ve batıya karşı anladığı dilden konuşmak zorundayız. Vize sözünde durmuyorlarsa, Mülteci Anlaşması’nı iptal ettiğimizi derhal açıklamalıyız!
Hatta mültecilere vadettikleri yardım sözünde durmamaları bile bize bu hakkı çoktan vermiştir.
Avrupa’nın tüm bu hırçınlıklarının altında, Türkiye’nin kalkınma hamleleri yatmaktadır. Gezi’yi bahane ederek yapılan ayaklanmada; sözde sözcülerinin ileri sürdüğü şartlar hala hafızalardadır: 3. Köprüye ve yeni havalimanına hayır diyorlardı!
Zira bütün bu hamleler Avrupa’nın ekonomisini tehdit etmekteydi; İstanbul ulaşımın kavşak noktasındaydı ve Frankfurt’a göre 3,5 saat avantajlıydı. Bu durum ise, Almanya’nın kolunun kanadının kırılması demekti.
Avrupa asla samimi değil; sittin senedir kapısında oyalıyor; yeni bir sittin sene daha gözünü kırpmadan ve utanmadan oyalar!
Bundan dolayıdır ki, her ne olursa olsun; kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz!