Bitkilerin sağlığa yararını konuşurken zararlarından kaçınmak için bazı çok temel prensipleri göz önüne almak gerekir:
DOZ: Bilinen en geçerli kurallardan biri: Bir maddenin yarar ya da zararını belirleyen en önemli unsurlardan biri doz yani alım miktarıdır. Sinüzit tedavisinde kullanılan acıkavun bitkisi, uygun şekilde sulandırılmazsa anafilaktik şok dediğimiz ölümcül alerjiye yol açar. Her yıl bu bitkiden ölümlere rastlanır. Su bile aşırı dozda zararlıdır, su zehirlenmesi diye bir sendrom var!
HAZIRLANMA ŞEKLİ: Bugün artık ilaç teknolojisi diye devasa bir bilim dalı var. Aynı bilim dalının bitkilere uyarlanmış bölümü mevcut. Bitkinin içindeki etkin maddenin bir hastalığa iyi gelmesi yeterli değil, uygun şekilde hazırlanmazsa faydasız, hatta zararlı olabilir. Ağızdan damla olarak verilmesi gereken bitki kökenli bir tedavi, solunduğu zaman ciddi akciğer problemlerine neden olabilir. Tohumu iyi gelen bir bitki, suyu süzülerek kullanılırsa faydasız olabilir.
YAN ETKİ: İlaçlar üretilirken tedavi etkileri kadar yan etkileri de incelenir ve bir hastalığa, örneğin mide ülserine iyi gelirken vücudun başka taraflarına ne yaptıkları, örneğin karaciğere zarar verip vermedikleri, kalp krizini tetikleyip tetiklemedikleri hep incelenir. İlaç olarak piyasaya çıktıktan sonra da yan etkiler açısından son derece yakın izlenir, tüm yan etki kayıtları değerlendirilir ve bazen ilacın bu yan etkiler yüzünden kullanımına son verilir. Mucizevi şekilde kolesterolünüzü düşüren zeytin yaprağı suyunun, hangi dozda kulanılması gerektiğini, yıllarca kullanılırsa vücutta bir zarara yol açıp açmadığını bilmiyoruz. Kanser için bir dönem mucize bitki olarak lanse edilen kombu çayının, karaciğere nasıl hasar verdiği sonradan anlaşıldı ve topluma son derece pahalıya mal oldu.
BİBLİYOGRAFİK BİLGİ: Farklı kültürler tarafından geleneksel olarak iyi bilinen bitkisel tedaviler mevcut. Örneğin kimyonun gaz giderici etkisi. Arap kültüründe bu etki gayet iyi bilinir ve başta hummus olmak üzere, nohut, kuru fasulye gibi gaza yol açan yemeklerin içine hem baharat olarak hem de gaz giderici olarak baharat dozunda katılır. Almanya’da kimyon içeren gaz giderici krem ilaç olarak mevcut, bebeğin karnına masaj yaparak kullanılır. Yine anason bitkisinin kaynatılması ile bebeklerin gazını önlemeye yönelik bir gaz giderici eldesi Ortadoğu’da yaygındır.
KLİNİK ARAŞTIRMA: Gerekli sağlam bilimsel klinik verilere ulaşmak için yapılması gereken yatırım eğer ekonomik açıdan değmez bulunursa hiçbir ilaç girişimcisi buna yatırım yapmaz. Bu durumda, aslında kıymetli olabilecek tedavilerden mahrum kalırız. İşin bu yönü, bilimsel olarak sağlam görünen ilaç sisteminin zayıf tarafıdır. İlaç keşfi Batı’da, liberal ekonomilerde girişimcilere bırakılmış olduğundan, tıbbi olarak çok değerli olabilecek ama ekonomik olarak kâr getirmeyecek potansiyel bitki ya da ilaç tedavileri hayata geçemiyor. Firmalar doğaları gereği ancak patentleyebilecekleri, kâr elde edebilecekleri projelere para yatırır. Sağlam bilimsel bilginin ön şart oluşu, kimyon örneğinde olduğu gibi çok basit bir bilgiyi bile klinik olarak kanıtlamak için milyonlarca dolar harcama gerektirir. Bu durum, suya bile “susuzluğun giderilmesinde kullanılır” diyebilmek için milyonlarca dolarlık gereksiz harcama yapılması demektir ki, tabii kimse o harcamayı yapmaz, bizler de bu mantığa göre sudan bile yoksun kalabiliriz.
Mesele, bu iki uç arasında bir çözümü yakalayabilmek. Kamu yararına çalışan gayriticari kuruluşların, üniversitelerin ya da Dünya Sağlık Örgütü gibi yapıların, bu tür tıbben değerli ama ticari olarak yanlış projelere yatırım yapması bir çözüm olabilir. Soruna çözüm bulunmazsa ortalık şarlatanlara, sahtekârlara, hiçbir bilimsel nosyona sahip olmayanlara kalır. Biz de her gün bitki ile zayıflamaya çalışan genç bayanların ölüm haberlerini okumaya devam ederiz.
Bitki tedavisinde karmaşa nedenleri
Haberin Devamı