Çoğumuza 24 saat yetmiyor. Zaman hızla akıp geçiyor. Alışkanlıklarımızı değiştirerek kendimize fazladan birkaç saat yaratabiliriz.
Malum günün 7-8 saati uykuda geçiyor. Bir o kadarı da çalışarak... Kendimize ayırabildiğimiz zaman zaten hayli kısıtlı. Ancak son araştırmalara göre o geriye kalan zamanı da olup olmadık şeylere harcıyoruz. Yani aslında farkına varmadan boşa vakit geçiriyoruz. Peki, bunu düzeltmek için ne yapmak lazım? İşte birkaç tavsiye.
Telefon günde 2.5 saate mal oluyor
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırmak için var. Ancak çoğu zaman biz onu kontrol edeceğimize, onun kontrolü altına giriyoruz. Özellikle de konu cep telefonları olunca. Biten şarjlara karşı prizlere ya da harici şarj cihazlarına bağımlı yaşıyoruz hayatlarımızı. Öyle ki çalmasa bile sürekli elimiz telefonda. 2013 yılında yapılan bir araştırmada elimiz günde 150 kez telefona gidiyor deniliyordu. ABD’li mobil araştırma uygulaması “dscout’s” geçen yıl 100 bin kişiyle tekrarladı bu araştırmayı. Rakam da 3 yılda geldiğimiz nokta da korkutucu. Buna göre artık bir kişi günde ortalama 2 bin 617 kez telefon ekranına dokunuyor. (Her tıklama, kaydırma ayrı ayrı sayılıyor). Bu, günde 145 dakika yani neredeyse 2.5 saat telefona bakarken geçiyoruz demek. Üstelik öyle tuhaf bir durumdayız ki bunların yarısı boş yere elimizin telefona gitmesi. Araştırmaya göre yüzde 47’sinde telefonun ekran kilidini açmıyoruz bile. Sadece saate ya da uygulamalardan gelen uyarı ve mesajlara bakıp telefonu bırakıyoruz.
Ne yapmalı?
Gerekli olmayan uygulamaları silmek önemli bir adım. Yemek masasına, banyoya ve yatak odasına telefon sokmamak da bir seçenek. Bazı uygulamalar kaç dakikadır telefonunuza bakmadığınızı ölçüp kendinizi geliştirmeniz için sizi zorluyor.
Her selfie 12 dakikamızı alıyor
Çoğumuz artık Instagram için yaşıyoruz. Gittiğimiz konseri dinlemekten ziyade her anı paylaşma derdindeyiz. Masaya gelen yemeği soğutma pahasına önce 99 farklı açıdan fotoğrafını çekiyoruz. Bu da fazlasıyla vakit alıyor. Fotoğrafa hazırlanmak, çekmek, en iyisini seçmek, editlemek, altına ne yazacağını düşünmek kolay değil... İngiltere’de yapılan araştırmaya göre gençler tek bir selfie için 12 dakika harcıyor. Bu da haftada ortalama 1 saat 24 dakika boşa gidiyor demek. Instagram’ı en çok kullanan Y kuşağı bu platforma günde 56 milyon fotoğraf yüklüyor. Toplamda boşa giden zamanı siz düşünün...
Ne yapmalı?
Telefonu elimizden düşürmedikçe ona bağımlılığımız da artıyor. Tüm bunların farkına varıp kendimizi alışkanlıklarımızı değiştirmeye zorlamalıyız. Ana odaklanmayı öğrenip, sosyal medyaya bağımlı olmaktan vazgeçmeliyiz.
Ah o iptal edilen programlar...
Saat kulesinin altında 18:00 için randevulaşılıp geç kalmamak için uğraşılan günler geride kaldı. Teknoloji sayesinde insanlarla plan yapmak hiç olmadığı kadar basit Bu da kolay program yaptığımız kadar, o programları aynı kolaylıkla iptal etmemize de yol açıyor. ABD’de yapılan araştırmaya göre 18-24 yaş arasındakilerin yüzde 43’ü planlarını düzenli olarak sosyal medya üzerinden iptal ediyor. Bu da uzun uzun yazılan mesajlar, özür dilemeler, bahane bulma çabaları demek. Farkında olmasanız da bu, bize hem zaman hem de enerji kaybı olarak dönüyor.
Ne yapmalı?
Sosyal medyadan gelen tüm davetleri kabul etmeyin. Sadece ilginizi gerçekten çeken programlara evet derseniz iptal etme riskiniz de azalır. Eğer iptal edecekseniz de mutlaka önceden haber verin. Bu herkese zaman kazandıracaktır.