Ünlü reklam araştırma şirketi JWT yeme-içme trendlerinin nereye gittiğini araştırmış. Laboratuvarda üretilip pişirilen tavuktan, hayata meydan okuyan performans geliştiricilere gelin önümüzdeki yıllarda ne yiyip içeceğiz öğrenelim.
Şeker tüketimi azalacak
Ülkeler bir süredir fazla şeker tüketiminin yaratacağı sorunlara dikkat çekmeye çalışıyor. Büyük boy şekerli içecekler yasaklanıyor, obezite sorununa karşı kampanyalar düzenleniyor. Bizde Canan Karatay hocamız yıllardır söyler, bazı doktorlar da karşı çıkar… Ama anlaşılan o ki önümüzdeki yıllarda artık daha az şeker tüketeceğiz. İngiltere Sağlık Bakanlığı gıda firmalarından ürünlerinde kullandıkları şekeri bu yıl yüzde 5, 2020’ye kadar ise yüzde 20 oranında azaltmalarını talep etti. Ürünlerin üzerindeki etiketler de elden geçecek. Her ürün ne kadar şeker içeriyorsa açık seçik yazacak.
Atıştırmalıklara vitamin desteği geliyor
Bizim nesil sağlıklı beslenme konusuna takık. En acil anda bile kendimizi suçlu hissettirmeyecek şeyler tüketmek istiyoruz. Üstüne üstlük bu ürünlerin çevreye de zarar vermeden üretilmiş olmasını talep ediyoruz. Firmalar da sesimizi duyuyor haliyle. Sağlıklı atıştırmalıklar pazarı almış yürümüş durumda. Şimdi yeni trend bu abur cuburlara vitamin ve mineral takviyesi yapmak. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacağız. Sağlıklı beslenirken bir yandan da artık yeni nesil besinlerden alamadığımız ve vücudumuzda eksik kalan vitaminleri alacağız.
Havuç sulu kokteyl alır mıydınız?
Sağlık sadece abur cuburda değil her alanda önceliğimiz. Gece hayatına da damga vurmuş durumda. Bu yüzden alkol piyasası da hızla değişiyor. Hem az kalorili hem de glütensiz alternatifler önümüzdeki günlerde daha da artacak. Malt seçenekler, içinde bol bol sebze olan detoks kokteyller içilecek. Özellikle de içerdiği bol vitamin ve canlı rengi nedeniyle havuç suyunu kokteyllerde bol bol göreceğiz.
Instagram’da paylaşmaya uygun görünümde sunum önemli
Son dönemdeki sosyal medya çılgınlığına yiyecek sektörü de katıldı. Artık önümüze gelen her tabak Instagram’da fotoğrafını paylaşmaya uygun halde oluyor. #foodstagram etiketinde geçen yılın ön plana çıkan teması unicorn yani tek boynuzlu attı. Her şey onun gibi hayal dünyasının renkleri ve boynuzu ile süslenmişti. Bu yıl ise trend gökkuşağı. Dondurmadan cupcakelere önümüze bol bol gıda boyalı yiyecekler gelecek. Sırf her yediğimizi paylaşmak zorundaymışız hissi yüzünden restoranların sunuma verdikleri önem ilerleyen dönemde daha da artacak. Sadece sunum da değil... Restoranların iç dizaynları da fotoğraf çekip paylaşabileceğimiz şekilde değişiyor.
Etsiz hamburger, laboratuvardan tavuk
Nüfus artıyor, kaynaklar azalıyor. Gıda krizi kapıda. Hem karbon izimizi artırdığı hem de hayvan sayıları azaldığı için et bulmak büyük sorun. Türkiye’de zaten fiyatlar almış başını gidiyor. Birçok kişi arayışta. ABD’de yapılan araştırmaya göre Y kuşağının yüzde 36’sı artık et yerine alternatif protein kaynaklarını tüketiyor. Bir önceki kuşakta bu oran yüzde 14. Uzmanlar “10 yıla kadar ana yemek dendi mi akla et gelmeyecek” diyor. Hamburger bile gerçek etle yapılmayacak. Soya gibi bitkisel karışımlarla aynı tat yakalanmaya çalışılacak. Tavukta da durum benzer. ABD ve İsrail’de laboratuvar ortamında tavuk hücreleri üretildi. Şimdi bu, yemeklerde nasıl kullanılır o araştırılıyor.
Çatal bıçaklar da değişiyor
Yemek yediğimiz çatal bıçaklar artık sadece bir araç değil. Uzakdoğulular yıllar öncesinden bulmuş. Neyi, neyle, nasıl yediğin gerçekten de yemeğin tadını değiştiriyor. Bilim insanları çatal bıçak hammaddesi olarak kristalden seramiğe hatta silikona farklı farklı alternatiflerin üzerimizdeki etkilerini araştırıyor. Son olarak bir firma insan parmağına çok benzeyen onlara göre kaşık bana göre küçük sopa benzeri bir alet yaptı. Özellikle macun kıvamında yiyeceklerin bununla yenmesinin insanlara haz verdiğini iddia ediyorlar. Çocukluğa dönüp parmağımızı yalıyormuşuz gibi hissediyormuşuz. Ne kadar yayılacağını zaman gösterecek.
Yemekle içilen çay, şeffaf kahve
Sağlıklı yaşam düşüncesinin bir diğer etkisi de yeni nesli alkolden uzaklaştırmak. Bu da alternatiflerin artmasına yol açıyor. Çay ve kahve için yepyeni kapılar açılmış durumda. Bundan sonra, restoranlarda yemeklerle beraber içilebilecek farklı farklı tatlarda çaylar görmemiz çok olası. Kahvede de devrim yolda. Dişlerde bıraktığı lekelerden rahatsız olanlar için Slovakya’da icat edilen şeffaf kahve dünyaya yayılıyor. Aynı su gibi şişelenen bu kahvenin tat olarak soğuk kahveden bir farkının olmadığı söyleniyor.
Hayatı da ‘hack’leyeceğiz
Bir süredir Silikon Vadisi’ndeki dehaların farklı farklı ilaçları karıştırıp ‘vitamin kokteylleri’ yaptıkları ve zinde kaldıkları konuşulur, bunun doğru olup olmadığı tartışılırdı. Anlaşılan yoğun koşuşturmaca içinde bu tür yöntemler artık hepimizin hayatının vazgeçilmezi olacak. Beynin performansını artıran ama yan etkisi olmayan vitaminler ya da gıda takviyeleri için önemli çalışmalar yapılıyor. Bununla ilgili kelime İngilizce’de şimdiden yer etti bile: Biohacking. Yani biyolojimizi / hayatımızı hacklemek. Aslan yelesi ve çeşitli mantarları karıştırıp denemeler yapanlar da var, kafeinin etkisini artırmak için kahveye B6 ve B12 vitaminlerini katanlar da…
Dondurulmuş kahvaltılar geliyor
Günün en önemli öğünü kahvaltı derler. Ancak yoğunluk, hele de sabah trafiği nedeniyle evden erken çıkma zorunluluğu derken birçoğumuz bu öğünü atlamak zorunda kalıyoruz. Bu konuda da alışkanlıklarımız değişecek gibi görünüyor. Dondurulmuş ürünler kahvaltı pazarına da girmiş durumda. Simitten sonra waffle, pancake ve kruvasanların da donmuşları çıktı. Yani artık hızlı kahvaltı yapmak için tost ya da mısır gevreği yemek zorunda değiliz. Mükellef bir sofrayı da dakikalar içinde hazırlayabiliriz.