Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Françis, Meryem Ana’ya verdiği söz gereği 1990’dan beri televizyon izlemiyormuş.
Ne kadar şanslı ne kadar kısmetliymiş.
Bizim özel televizyon kanallarının hiçbirini izlememiş.
25 yıldır ekran karşısına geçmeyen Papa, internet de kullanmıyormuş.
İyi de Papa’nın Twitter’daki resmi hesabında 6 milyondan fazla takipçisi var.
Facebook’daki resmi hesabında da eline konmuş beyaz güvercinle bir resmi. Instagram’daki hesabında Vatikan’dan özel haberler ve fotoğraflar yer alıyor.
Tanrı bilir kardinalleriyle WhatsApp’dan mesajlaşıyorlardır.
Viber’da bedava konuşuyorlardır.
Popçu Hande Yener’e bir yıldır dargın olduğu meslektaşı Demet Akalın ile arası nasıl diye sormuşlar.
Ünlü şarkıcı “Onunla her gün kötüyüz” diye cevap vermiş.
Bu da bir marifettir.
Arada bir iyi olmadan her gün kötü olabilmek.
7/24 ve 12 ay 365 gün aynı kötülüğü sürdürebilmek. İki taraftan da bayağı bir gayret ve kararlılık gerektirir. İnsan nefret ettiklerine bile neşesi yerindeyse sıcak bakabiliyor.
Kendi kusurlarını arayıp empati yapabiliyor.
Bunlar ise inadına ve israrla aralarındaki kötü durumu düzeltmemekte direniyor. Hande Yener ve Demet Akalın sanırım barışmak için birlikte rol alabilecekleri yeni bir reklam teklifi bekliyor.
Bu devirde bu sektörde öyle bedava dostluk olmuyor. Birbirlerinin sayesinde keselerini doldurduklarında iyiler. Yoksa her gün kötüler. Orhan Baba haklıymış.
Ayşe Hatun Önal ‘Güm Güm’ parçası ve Cem Yılmaz’la yaşadığı kısa süreli aşkla gündem oldu.
Ayşe Hatun her akıllı kadın gibi marifetini gösterdi.
Piyasaya çıkan son şarkısıyla piyasadaki en ünlü adamla olan aşkını aynı zamana denk getirdi.
Tabii popüler olmak kolay değil.
Kıskananlar oluyor.
Ayşe Hatun da bundan nasibini alıyor.
İddiaya göre ünlü popçudan oturduğu mahallenin sakinleri şikayetçiymiş.
Ayşe Hatun esnaftan veresiye alışveriş yapıp borcunu geç ödüyormuş. Ayrıca parayı almak için evine gelen servis elemanlarına kapıyı gecelikle açıyormuş. Hadi borcunu geç ödüyor diye şikayetçi olabilirler diyelim de kapıyı gecelikle açmasından neden rahatsız oluyorlar? Grand tuvalet, makyajlı ve de saçı yapılı mı olsun istiyorlar?
Ünlü aktör Liam Nelson’un oynadığı ve dopa üstü güçlere sahip bir çizgi roman karakterini canlandırdığı ‘Darkman’ diye bir film vardı.
Yönetmen Sam Raimi imzalı 1990 yapımı filmin kahramanı yaralı yüzünü şapkası ve maskesiyle gizlerdi.
Yüzündeki beyaz sargılar dışında Darkman yani bizdeki çevirisiyle Karanlık Adam tamamen siyahlar içindeydi.
Tıpkı 87 yaşında hayatını kaybeden bestekar Muzaffer Özpınar’ın cenazesindeki Diva Bülent Ersoy gibi.
Diva Bülent Ersoy, kısaca Bülent Abla ya da nam-ı diğer Babla, törene kaynakçı gözlüklerini andıran güneş gözlükleriyle katılmış.
Şapkası ve bol elbisesiyle siyahlar içine bürünmüş.
Her yerde olduğu gibi tüm dikkatleri üzerinde toplamış.
Babla’nın görüntüsüyle bilim kurgu filmlerini anımsattığını yazmışlar.
İngiliz top model, oyuncu, sunucu ve mayo tasarımcısı Kelly Brook, hem tatil yapmak hem de detoks kampına katılmak amacıyla Bodrum’a gelmiş.
Ancak gördüğü aşırı ilgiden rahatsız olup tatilini yarıda kesmiş.
Neden mi?
Kadını aşırı ilgiden resmen bunaltmışlar da ondan.
Dolgun vücudu ve iri göğüsleriyle dikkat çeken Kelly’nin bikinisiyle güneşlendiği beach club hayranlarının akınına uğramış.
İskelede güneşlenen Kelly’nin etrafında hatırı sayılır bir izdiham oluşmuş.
Durumdan rahatsız olan ünlü manken iskeleyi boşalttırmış.
Ama yine de meraklı(!) bakışlardan kurtulamamış. Pılısını pırtısını toplayıp apar topar Fransa’ya kaçmış.
Serdar Ortaç, İrlandalı manken eşi Chloe ile hesapları ayırmış. İkisinin de kendilerine göre bütçeleri varmış.
Eve alışveriş yapıldığında bazen Serdar bazen eşi ödüyormuş.
Ama gönülleri birmiş.
Serdar ayrıca kumar tutkusu konusunda dışardan bir yardım almadığını kendi kendini tedavi ettiğini söylemiş.
İyi ki hesapları ayrı.
Yoksa gönüllerinin bir kalması imkansız. Çünkü kumar bağımlılığından kendi kendine kurtulmak çok zordur.
‘’Sigaraya, alkole benzemez. Bırakan ilk fırsatta yine başlar’’ derler.
Serdar Ortaç’ın eşiyle hesaplarının ayırmasının demek bir nedeni var.
Ebru Şallı, Sinan Akçıl ile tekrar birlikte olup olmama konusunda kararsız.
"Benim için yorucu bir ilişkiydi. Sinan’dan zaman istedim" demiş.
Zaman geçici olarak dinlenmesini sağlayabilir.
Ama kaldığı yerden başlarsa yine yorulacaktır.
Göz önünde olan ünlü çiftlerin ilişkileri sırasında yorulmamaları imkansız.
Meraklı basın onları asla rahat bırakaz.
Her yaptıklarından ve her söylediklerinden faklı bir haber çıkartır.
Halit Ergenç ile Bergüzar Korel, Arzum Onan ile Mehmet Aslantuğ, Haluk Bilginer ile Zerrin Tekindor gibi ünlü çiftler ortalıkta gözükmedikleri için yorulmuyorlar.
Hande Ataizi kendisine hep dikkat etmiştir.
Her zaman ince ve fit bir görünüm sergilemiştir.
Onu fazla kilolu ve bakımsız görmek adeta imkansızdır.
Hamilelik dönemi ve sonrasında bile bedenine nazik davranmıştır.
Hande, doğumdan sonra 9 kilo verip 34 bedene kadar inmiş.
Yani kısa sürede fazlalıklarından kurtulup forma girmiş.
Ancak bebeği için aynı şeyi söylemek mümkün değilmiş.
9 aylık oğlu Aslan Leon fazla beslenmiş.