Popçu İrem Derici ile radyocu eşi Rıza Esendemir ikinci yılı henüz dolmamış evliliklerine noktayı koymuş. Nedeni araya bir başkasının girmesi değil. Bir şeyin girmesi. O şey de bir mont. Geçtiğimiz Ocak ayında İrem kulisten çıkarken eşi üzerine deri montunu almasını söylemiş. İrem de ‘’Yok aşkım bornoz bana yeter’’ demiş. Ancak Rıza’nın maçoluğu tutmuş. ‘’Deri montunu alacaksın’’ diye israr etmiş. İrem’in de inadı tutmuş. ‘’Bana ne bornozu giyeceğim’’ diye tutturmuş. İş öyle büyümüş ki şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya karar vermişler.
Bunların tartışmasını hem yapmak hem de anlamak için 0-6 yaş gurubunda olmak gerekiyor. Onun için kim haklı, kim haksız diye boşuna düşünmeyin. Özet olarak bir montla, bornoz arasında gidip gelmişler. Sonunda ‘kocişim’, ‘karişim’ diye başlayan ilişkilerini tüketmişler. Acı ama gerçek. Böyle durup dururken hiç yoktan biter. Pamuk ipliğine bağlı evlilikler!
Çek bir alay hadise olsun
Almanya’dan yerli ithal güzel şarkıcı Aynur Aydın yeni albüm çıkartıyormuş. Tanıtımı için de basında yer bulsun diye dikkat çekici açıklamalar yapmış. ‘’Bu ülkede paran varsa sanatçısın’’ diye bir iddia ortaya atmış. Avrupai bir kadın olduğunu hatırlatmış. Ancak yalana haksızlığa gelemediğinden dolayı ‘’İçimde kamyoncu Türk erkeği var’’ şeklinde tuhaf mı tuhaf, komik mi komik garip bir benzetmede bulunmuş.
Belçika’dan yerli ithal Hadise için de ‘’Hadise hiçbir zaman Avrupai bir kız değidi. Belçika’da halay çekiyordu. Beni Münih’te halay çekerken göremezsiniz’’ demiş. Hadise içindeki alaturkalık sayesinde kendini ülkemizde sevdirdi ve popüler oldu. Samimi, doğal ve sevecen davrandı. Avrupai havalarda takılsaydı belki de bu kadar kalıcı olmazdı. Televizyondaki bir ses yarışmasının jüri koltuğunda oturamazdı. Hadise ortama uymak için bizden biri gibi davranıyor sanıyorduk. Meğer daha buralara gelmeden önce gurbetlerde halay çekiyormuş.
Aynur Aydın canım Türkiyem’de meslektaşı Hadise gibi para kazanmayı planlıyorsa bir an önce halay çekmeye başlasın. Durma Aynur durma. Senin de kesen dolsun. Çek bir halay hadise olsun!
Kenan’ın Karadayı’lığı tutarsa
Kenan İmirzalıoğlu 1.5 ay önce nişanlandığı ve 2014 yılının Aralık ayından beri aşk yaşadığı Sinem Kobal ile Mayıs ayında evlenecekmiş. Ünlü oyuncu Ayvalık Cunda Adası’nda yapılacak düğün için kesenin ağzını açmış. 300 kişilik bir davetli listesi oluşturulmuş. Düğün organizasyonu ve balayı için Kenan’ın 800 bin TL’yi gözden çıkarttığı iddia ediliyor. Sponsorlardan gelen teklifleri de reddettiği söyleniyor. Oysa Hollywood yıldızları sponsorlar sayesinde düğünlerini bedavaya getiriyor. Hatta üste çok da iyi para kazanıyor. Kenan’ın Karadayı’lığı tutmuş diyelim. Sinem’iyle ona mutluluklar dileyelim!
Tarkan yeni albümü Ahde Vefa'da, ‘Nasıl Geçti Habersiz?’ şarkısıyla eski şaşaalı günleri yaşatıyor...
Tarkan gerçek bir megastar. Her yaptığı iş ses getiriyor.
Son olarak bir Türk Sanat Müziği albümü çıkarttı.
Büyük olay oldu.
Sahnesi mükemmel.
Sesi, yorumu harika.
Medyada fazla görünmüyor.
Dışarı çıktığında mümkün olduğunca dikkatli davranıyor.
450 milyon dolar bütçeli “Batman ve Superman: Adaletin Şafağı” vizyona girse de New York’taki galaya gidenler “Söylenildiği kadar iyi değilmiş” diyerek avunuyor...
Türk Hava Yolları yaratıcı tanıtımlar yapmaya ve markasını dünya çapında duyurmaya başarıyla devam ediyor.
Son olarak 450 milyon dolar bütçeli ‘Batman v Süperman Adaletin Şafağı’ filminin resmi sponsoru oldular. Şimdi Batman’ın yuvası Gotham City’e uçuyoruz diye hava atıyorlar. Filmin New York’daki galasına bazı basın mensuplarımızı götürmüşler. Davetli gidenler biraz da ayıp olmasın diye filmi yere göğe koyamıyor. Davet edilmeyenler de ‘’Söylenildiği kadar iyi değilmiş’’ diye avunuyor. Aslında filmin iyi olup olmaması hiç önemli değil. Bu tür yapımlarda o kadar çok bilgisayar oyunları kullanıyorlar ki film bittiğinde iyi miydi kötü müydü anlamıyorsunuz. Salondan serseme dönmüş vaziyette çıkıyorsunuz.
Benim dikkatimi çeken nokta DC Comics çizgi roman süper kahramanlarından biri artık yetmiyor da ikisini birden mi aynı filmde oynatmak zorunda kalıyorlar?
Hatta ilave güç olarak Wonder Woman’ı da senaryoya ekliyorlar.
Gözlerimiz, Spider Man, Iron Man, X-Men, Captain America, Incredible Hulk, Flash Gordon, Green Arrow hatta Ninja Turtles’ı da arıyor. Ne ÜFE ne TÜFE asıl beyaz perdede bir süper kahraman enflasyonu yaşanıyor!
Manken Seçkin Piriler 6 yıllık eşi ve iki çocuğunun babası Duman’ın solisti Kaan Tangöze’den kısa bir süre önce boşanmıştı. Ayrılığın nedeni Kaan Bey’in Kıvılcım Ural ile kaçamak yaparken yakalanması ve daha sonra da yuvasına dönmeyip ilişkisine ulu orta tam gaz devam etmesiydi. Seçkin Hanım çocuklarını Kaan ile birlikte yaşamaya başlayan Kıvılcım’ın görmesini kesinlikle istemiyormuş. Oğulları Hakan ile Volkan ile hafta sonları görüşebilen Kaan Tangöze bu şartı kabul etmiş.
Seçkin bence bu konuda hata yapıyor. Öfkesine yenik düşüyor. Duygusal davranıyor. Yuvasını yıkmakla suçladığı kadının eski eşi ve çocuklarıyla birlikte bir aile olmasını istemiyor. Oysa taktik değiştirip tam tersini yapması gerekiyor. Çocuklar babasında kalacak, kendisi hafta sonları alacak. Bakın o zaman Kaan ile Kıvılcım’ın büyük aşkından eser kalıyor mu? Her an dilediklerini yapabilen, Sarıyer’de baş başa sahil turları atabilen o ‘özgür sevgili’ yaşantıları birden nasıl iki çocuklu, evde tutuklu nikahsız çifte dönüşüyor. Seçkin bunu yapsın sonra Kaan mı yoksa Kıvılcım mı önce kaçacak diye beklesin. İntikam dediğin böyle olur. “Aman çocuklarımı görmesin” diyerek değil!
Mucizenin adı Bade
Bade İşcil ile Malkoç Sualp 2 yıllık evliliklerini geçen Haziran’da sonlandırdı. Çiftin boşanma süreci olağanüstü tatsız geçti. Birbirlerine akla gelmeyecek konularda ağır bir dille itham ettiler. Dava üstüne dava açıldı. Kavganın içine ister istemez aileler da katıldı. Bunlar bir daha değil bir araya gelmek birbirlerinin yüzüne bile bakamaz dendi.
Ancak Bade ile Malkoç herkesi yanılttı. İki hafta önce 1.5 yaşındaki oğulları Azur’u alıp yurt dışında tatile çıktılar. Döner dönmez de davayı geri çekip boşanmayacaklarını müjdelediler. Olayları unutmakta zorlanan Malkoç’un ailesi Bade’ye hala kızgınmış. Önemli değil. Zaman her şeyin ilacıdır. Önemli olan onların aralarındaki sorunları çözmeleri ve evliliklerini yürütebilmek için karşılıklı olarak fedakarlık yapmaya karar vermiş olmaları.
Bade ile Malkoç çifti imkansız denileni başardı. Bu tür konularda dizginlerin her zaman kadınların elinde olduğuna inanıyorum. Onun için hiç tereddütsüz “Mucizenin adı Bade” diyorum!
Nice mutlu yıllara ‘Altın Çocuk’
Türk sinemasının efsane jönlerinden Göksel Arsoy 80. yaş dönümünü kutlamış. Göksel Bey hala dinç ve yakışıklı. Sarı saçları beyazlaşmış o kadar. “Ben aslında kendimi 40 yaşında hissediyorum” demiş. Çok haklı. İnanılmaz genç gösteriyor. Bunu da yıllardır başarıyla sürdürdüğü düzgün aile yaşamına, kendine son derece iyi bakmasına ve sürekli spor yapmasına borçlu.
‘Survivor’da ortalık iyice kızışmaya başladı.
Medeniyetten uzak ıssız bir adada kalma süreleri uzadıkça yarışmacıların arasındaki gerginlik artıyor.
Açlık kafaya vurdukça her geçen gün daha agresif ve sinirli oluyorlar.
Ödül için oynadıkları saçma sapan oyunları fazlasıyla ciddiye almaya başlıyorlar.
Gruplaşmalar, dedikodular, atışmalar, tartışmalar doruğa yükseliyor.
Bu yıl yine ‘Ünlüler’ ve ‘Gönüllüler’ diye iki takıma ayrılmış vaziyetteler.
Ancak gönüllülerin de adadan ünlü olarak dönmeleri işten bile değil.
Onlar da zaten bunun farkında.
Sarı lacivertli dostlarımız hep bizi yenerek düzlüğe çıktı. Bakalım bu kez tarih tekerrür edecek mi?
Fenerbahçe’nin ilacı mıyız değil miyiz?
Derbi Pazar’ında iki ezeli rakip Galatasaray ve Fenerbahçe karşı karşıya geliyor.
Fenerbahçe ağır yaralı.
Braga karşısında Hırvat hakem destekli beklenmedik bir hezimete uğradılar.
Biz Galatasaray olarak zaten uzun zamandır komadayız.
Maç kazanmamız tesadüflere bağlı.
Madonna Avustralya’da verdiği son konserde kelimenin tam anlamıyla dağıtmış.
Eski eşi İngiliz yönetmen Guy Ritchie ile 15 yaşındaki oğulları Rocco’nun velayet davası devam eden dünyaca ünlü yıldızın morali çok bozukmuş.
Konsere 4 saat geç başlamış.
Sahneye palyaço kostümü, pembe peruk ve çigili çoraplarla elinde kadeh alkollü bir vaziyette çıkmış.
Dev ekranda kendisinden soğuduğunu düşündüğü oğlunun küçüklük resmi varmış.
Şarkı söylerken içmeye devam etmiş.
Ve pop müziğin kraliçesi Rocco’ya ithaf ettiği ‘Intervention’ adlı parçanın sonunda gözyaşlarına boğulmuş.
Madonna şöhret sahibi olabilir.
Ankara’da patlama olduğu gece televizyonda en çok Survivor izlenmiş. Sevgili Ahmet Hakan bu konuyla ilgili gazete köşesinde yorum yapmış. “Büyük milletimizin, büyük ekseriyeti televizyonda Acun’un, Yılmaz Morgül’ün filan saçmalıklarını izlemiş” diye yazmış. “Muhafazakarlaştık ama duyarlı ve yas kültürüne sahip insanların yaşadığı bir ülke haline gelemedik” demiş.
Canım Türkiyem’de son zamanlarda olup bitenlere bakın. Her an kötü bir haber daha geliyor. Huzur diye bir şey kalmadı. Sürekli bir acı ve üzüntü yaşıyoruz. İnsanlarımız korku ve dehşet içinde. Ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette. Ekran başında devamlı haber izlemek, yangına körükle gidenlerin cirit attığı sosyal medyada takılmak, moral bir yana kişinin resmen psikolojisini bozar.
Onun için tropik bir adada, renkli görüntüler eşliğindeki yarışmacıların oyunları ve aralarındaki anlamsız, zararsız çatışmalar, dedikodular kafamızı dağıtmaya ilaç gibi geliyor. Vurdum duymazlığımızdan ve bencilliğimizden değil. Kısa bir süreliğine beynimizi dinlendiriyoruz o kadar. Artık dizi mizi takip edecek halimiz kalmadı. Ünlülerle gönüllülerin birbirlerine bağırıp, çağırıp, etrafta koşuşturmasını izliyoruz. Survivor’un suçu ne?
Umutsuz vaka Hadise
Modacı Cemil İpekçi sahnelerin en şık ve en rüküş kadınlarını seçmiş. “Bana küsmesin ama en rüküş Hande Yener” demiş. Ajda Pekkan ve Gülben Ergen’i de en şık isimler arasında göstermiş. Hadise için ise ‘umutsuz vaka’ teşhisinde bulunmuş. Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca Babla’yı çok giydirdiğini ama divanın yorucu biri olduğunu söylemiş. Babla’mızın sadece giyim değil her konuda fevkaledenin fevkinde yorucu olduğu bir gerçek. Ancak giyim konusunda zevkler, renkler tartışılmaz.