Popçu İrem Derici ile radyocu eşi Rıza Esendemir ikinci yılı henüz dolmamış evliliklerine noktayı koymuş. Nedeni araya bir başkasının girmesi değil. Bir şeyin girmesi. O şey de bir mont. Geçtiğimiz Ocak ayında İrem kulisten çıkarken eşi üzerine deri montunu almasını söylemiş. İrem de ‘’Yok aşkım bornoz bana yeter’’ demiş. Ancak Rıza’nın maçoluğu tutmuş. ‘’Deri montunu alacaksın’’ diye israr etmiş. İrem’in de inadı tutmuş. ‘’Bana ne bornozu giyeceğim’’ diye tutturmuş. İş öyle büyümüş ki şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmaya karar vermişler.Bunların tartışmasını hem yapmak hem de anlamak için 0-6 yaş gurubunda olmak gerekiyor. Onun için kim haklı, kim haksız diye boşuna düşünmeyin. Özet olarak bir montla, bornoz arasında gidip gelmişler. Sonunda ‘kocişim’, ‘karişim’ diye başlayan ilişkilerini tüketmişler. Acı ama gerçek. Böyle durup dururken hiç yoktan biter. Pamuk ipliğine bağlı evlilikler!Çek bir alay hadise olsunAlmanya’dan yerli ithal güzel şarkıcı Aynur Aydın yeni albüm çıkartıyormuş. Tanıtımı için de basında yer bulsun diye dikkat çekici açıklamalar yapmış. ‘’Bu ülkede paran varsa sanatçısın’’ diye bir iddia ortaya atmış. Avrupai bir kadın olduğunu hatırlatmış. Ancak yalana haksızlığa gelemediğinden dolayı ‘’İçimde kamyoncu Türk erkeği var’’ şeklinde tuhaf mı tuhaf, komik mi komik garip bir benzetmede bulunmuş.Belçika’dan yerli ithal Hadise için de ‘’Hadise hiçbir zaman Avrupai bir kız değidi. Belçika’da halay çekiyordu. Beni Münih’te halay çekerken göremezsiniz’’ demiş. Hadise içindeki alaturkalık sayesinde kendini ülkemizde sevdirdi ve popüler oldu. Samimi, doğal ve sevecen davrandı. Avrupai havalarda takılsaydı belki de bu kadar kalıcı olmazdı. Televizyondaki bir ses yarışmasının jüri koltuğunda oturamazdı. Hadise ortama uymak için bizden biri gibi davranıyor sanıyorduk. Meğer daha buralara gelmeden önce gurbetlerde halay çekiyormuş.Aynur Aydın canım Türkiyem’de meslektaşı Hadise gibi para kazanmayı planlıyorsa bir an önce halay çekmeye başlasın. Durma Aynur durma. Senin de kesen dolsun. Çek bir halay hadise olsun!Kenan’ın Karadayı’lığı tutarsaKenan İmirzalıoğlu 1.5 ay önce nişanlandığı ve 2014 yılının Aralık ayından beri aşk yaşadığı Sinem Kobal ile Mayıs ayında evlenecekmiş. Ünlü oyuncu Ayvalık Cunda Adası’nda yapılacak düğün için kesenin ağzını açmış. 300 kişilik bir davetli listesi oluşturulmuş. Düğün organizasyonu ve balayı için Kenan’ın 800 bin TL’yi gözden çıkarttığı iddia ediliyor. Sponsorlardan gelen teklifleri de reddettiği söyleniyor. Oysa Hollywood yıldızları sponsorlar sayesinde düğünlerini bedavaya getiriyor. Hatta üste çok da iyi para kazanıyor. Kenan’ın Karadayı’lığı tutmuş diyelim. Sinem’iyle ona mutluluklar dileyelim!
Tarkan yeni albümü Ahde Vefa'da, ‘Nasıl Geçti Habersiz?’ şarkısıyla eski şaşaalı günleri yaşatıyor...Tarkan gerçek bir megastar. Her yaptığı iş ses getiriyor.Son olarak bir Türk Sanat Müziği albümü çıkarttı.Büyük olay oldu.Sahnesi mükemmel.Sesi, yorumu harika.Medyada fazla görünmüyor.Dışarı çıktığında mümkün olduğunca dikkatli davranıyor.Magazincilerin kendisinden fazla malzeme çıkartmasına fırsat vermiyor.Bir süre önce “evleniyorum” dedi.Sonra arkası kesildi.Herhalde abuk sabuk yorumlarla gündeme geldiğine pişman oldu.Tekrar kabuğuna çekildi.Tarkan son çalışmasıyla 7’den 70’e, herkese kendini daha da çok sevdirdi.Biliyorsunuz son zamanlarda dünyada olup biten olayların tümü birbirinden beter.‘Nasıl Geçti Habersiz?’ şarkısıyla eski günleri yaşatan Megastar’ımızın havası yeter!Alex Jennings aslında Yılmaz Morgül mü?Makaron magazin ekimizde son derece ilginç haberler ve fotoğraflar yer alıyor.Örneğin geçtiğimiz gün arka sayfaya nesli tükenmekte olan balıkların avlanmasının önlenmesi için yapılan ‘Fishlove’ (Balık aşkı) kampanyası kapsamında soyunan ünlü isimlerin fotoğraflarını koymuşlar.Hepsi üstleri çıplak ellerinde birer balık poz vermiş.Aralarında İngiliz oyuncu Alex Jennings de var.Numaralı gözlüğüyle aynı Yılmaz Morgül’e benziyor.Hatta bir ara acaba bizim Yılmaz, Survivor adasında bir balık yakalayıp onunla poz mu verdi diye düşündüm.Yoksa Royal Shakespear Company’den Alex Jennings aslında Yılmaz Morgül mü?Karar veremedim!Asmalı Konak’ın altından çok sular aktıAsmalı Konak dizisi televizyonda gelmiş geçmiş en popüler dizilerinden biriydi.2002-2004 yılları arasında deliler gibi izlendi her bölümü reyting rekorları kırdı.En büyük nedeni başrol oyuncuları Özcan Deniz ile Nurgül Yeşilçay’ın arasındaki kimyanın ekranda tutmasıydı.Aradan tam bir düzine yıl geçti.Efsane çift şimdi de beyazperdede bir araya gelecekmiş.‘İkinci Şans’ isimli projede buluşacaklarmış. Instagram’da paylaştıkları fotoğrafın altında hayranlarına müjdeyi vermişler. “Geri sayım başladı” demişler.İddialı olmaları güzel.Ancak beklentileri fazla yükseklerde tutarlarsa hayal kırıklığına uğrayabilirler.Neden mi?Özcan, Nurgül, hayran kitlelerin yaşı, sinema müşterisinin profili hepsi değişti.Sizin anlayacağınız o dillere destan Asmalı Konak’ın altından çok sular geçti!
450 milyon dolar bütçeli “Batman ve Superman: Adaletin Şafağı” vizyona girse de New York’taki galaya gidenler “Söylenildiği kadar iyi değilmiş” diyerek avunuyor...Türk Hava Yolları yaratıcı tanıtımlar yapmaya ve markasını dünya çapında duyurmaya başarıyla devam ediyor.Son olarak 450 milyon dolar bütçeli ‘Batman v Süperman Adaletin Şafağı’ filminin resmi sponsoru oldular. Şimdi Batman’ın yuvası Gotham City’e uçuyoruz diye hava atıyorlar. Filmin New York’daki galasına bazı basın mensuplarımızı götürmüşler. Davetli gidenler biraz da ayıp olmasın diye filmi yere göğe koyamıyor. Davet edilmeyenler de ‘’Söylenildiği kadar iyi değilmiş’’ diye avunuyor. Aslında filmin iyi olup olmaması hiç önemli değil. Bu tür yapımlarda o kadar çok bilgisayar oyunları kullanıyorlar ki film bittiğinde iyi miydi kötü müydü anlamıyorsunuz. Salondan serseme dönmüş vaziyette çıkıyorsunuz.Benim dikkatimi çeken nokta DC Comics çizgi roman süper kahramanlarından biri artık yetmiyor da ikisini birden mi aynı filmde oynatmak zorunda kalıyorlar?Hatta ilave güç olarak Wonder Woman’ı da senaryoya ekliyorlar.Gözlerimiz, Spider Man, Iron Man, X-Men, Captain America, Incredible Hulk, Flash Gordon, Green Arrow hatta Ninja Turtles’ı da arıyor. Ne ÜFE ne TÜFE asıl beyaz perdede bir süper kahraman enflasyonu yaşanıyor!Önüne bak telefona değil!Sadece bizde değil dünyanın her yerindeki insanlarda olur olmaz yerlerde cep telefonu kullanma hastalığı var. Trafikte, restoranlarda, sinemalarda, plajlarda, havuz kenarlarında hatta umumi tuvaletlerde. New Jersey’de yaşanan ölüm ve yaralanmalardan sonra yürürken cep telefonuyla mesajlaşma yasaklanmış. İlk seferinde 145 lira para cezası verilecek tekrarında dava açılacakmış. Yetkililer yerden göğe kadar haklı. Yürürken önüne bakacaksın telefona değil!
Manken Seçkin Piriler 6 yıllık eşi ve iki çocuğunun babası Duman’ın solisti Kaan Tangöze’den kısa bir süre önce boşanmıştı. Ayrılığın nedeni Kaan Bey’in Kıvılcım Ural ile kaçamak yaparken yakalanması ve daha sonra da yuvasına dönmeyip ilişkisine ulu orta tam gaz devam etmesiydi. Seçkin Hanım çocuklarını Kaan ile birlikte yaşamaya başlayan Kıvılcım’ın görmesini kesinlikle istemiyormuş. Oğulları Hakan ile Volkan ile hafta sonları görüşebilen Kaan Tangöze bu şartı kabul etmiş.Seçkin bence bu konuda hata yapıyor. Öfkesine yenik düşüyor. Duygusal davranıyor. Yuvasını yıkmakla suçladığı kadının eski eşi ve çocuklarıyla birlikte bir aile olmasını istemiyor. Oysa taktik değiştirip tam tersini yapması gerekiyor. Çocuklar babasında kalacak, kendisi hafta sonları alacak. Bakın o zaman Kaan ile Kıvılcım’ın büyük aşkından eser kalıyor mu? Her an dilediklerini yapabilen, Sarıyer’de baş başa sahil turları atabilen o ‘özgür sevgili’ yaşantıları birden nasıl iki çocuklu, evde tutuklu nikahsız çifte dönüşüyor. Seçkin bunu yapsın sonra Kaan mı yoksa Kıvılcım mı önce kaçacak diye beklesin. İntikam dediğin böyle olur. “Aman çocuklarımı görmesin” diyerek değil!Mucizenin adı BadeBade İşcil ile Malkoç Sualp 2 yıllık evliliklerini geçen Haziran’da sonlandırdı. Çiftin boşanma süreci olağanüstü tatsız geçti. Birbirlerine akla gelmeyecek konularda ağır bir dille itham ettiler. Dava üstüne dava açıldı. Kavganın içine ister istemez aileler da katıldı. Bunlar bir daha değil bir araya gelmek birbirlerinin yüzüne bile bakamaz dendi.Ancak Bade ile Malkoç herkesi yanılttı. İki hafta önce 1.5 yaşındaki oğulları Azur’u alıp yurt dışında tatile çıktılar. Döner dönmez de davayı geri çekip boşanmayacaklarını müjdelediler. Olayları unutmakta zorlanan Malkoç’un ailesi Bade’ye hala kızgınmış. Önemli değil. Zaman her şeyin ilacıdır. Önemli olan onların aralarındaki sorunları çözmeleri ve evliliklerini yürütebilmek için karşılıklı olarak fedakarlık yapmaya karar vermiş olmaları.Bade ile Malkoç çifti imkansız denileni başardı. Bu tür konularda dizginlerin her zaman kadınların elinde olduğuna inanıyorum. Onun için hiç tereddütsüz “Mucizenin adı Bade” diyorum!Nice mutlu yıllara ‘Altın Çocuk’Türk sinemasının efsane jönlerinden Göksel Arsoy 80. yaş dönümünü kutlamış. Göksel Bey hala dinç ve yakışıklı. Sarı saçları beyazlaşmış o kadar. “Ben aslında kendimi 40 yaşında hissediyorum” demiş. Çok haklı. İnanılmaz genç gösteriyor. Bunu da yıllardır başarıyla sürdürdüğü düzgün aile yaşamına, kendine son derece iyi bakmasına ve sürekli spor yapmasına borçlu.Göksel Arsoy yaşlanmaktan çekinen dünyadaki tüm erkekler için rol modeli olmalı. Nice mutlu yıllara Altın Çocuk!
‘Survivor’da ortalık iyice kızışmaya başladı.Medeniyetten uzak ıssız bir adada kalma süreleri uzadıkça yarışmacıların arasındaki gerginlik artıyor.Açlık kafaya vurdukça her geçen gün daha agresif ve sinirli oluyorlar.Ödül için oynadıkları saçma sapan oyunları fazlasıyla ciddiye almaya başlıyorlar.Gruplaşmalar, dedikodular, atışmalar, tartışmalar doruğa yükseliyor.Bu yıl yine ‘Ünlüler’ ve ‘Gönüllüler’ diye iki takıma ayrılmış vaziyetteler.Ancak gönüllülerin de adadan ünlü olarak dönmeleri işten bile değil.Onlar da zaten bunun farkında.Ellerine geçen fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorlar.Sivri çıkışlar yapıyorlar.Baksanıza önceki akşam yayınlanan bölümde kazandıkları bir oyun sonrasında “Bir baba hindi, ünlülere girdi” diye tezahüratta bulunmuşlar.Formdalar yani!Her ne kadar modası geçmiş bir tezahürat şekli olsa da bir baba hindi hep etkilidir.Ünlüler cephesinde Yılmaz Morgül, nam-ı diğer ‘Purple Rose Robinson’ formunun zirvesinde.Ünlü şarkıcının Amerika’da bir sevgilisi varmış.Yarışma biter bitmez New York’a gidip onunla hasret giderecekmiş.Purple Rose Robinson meçhul sevgilisine ‘arı sütüm’ diye hitap ediyormuş.Sizin anlayacağınız orijinal ismiyle yayınlanan ‘Survivor’da, ünlüler cephesinde son durum İngilizcesiyle: ‘Bee Milk’Gönüllülerde de: ‘One Father Turkey’Böyle komşu dostlar başınaDemet Akalın şanslı kadın.Herkes ona hediye vermek için yarışıyor.Eşinin bu konudaki cömertliği dillere destan oldu.Çünkü Demet verdiği her hediyeyi gururla gösterdi.Tektaş yüzükler, pahalı saatler filan onları çoktan geçtik.Son gördüğümüzde yerde oturmuş timsah derisi ‘marka’ bir bavula sarılıyordu.Şimdi de komşusu büyük bir jest yapmış.Hediye almayı çok seven Demet’e tektaş, eşine de ayıp olmasın diye kol düğmesi hediye etmiş.Genelde komşulardan arada bir şikayet, yılda bir kez de aşure gelir.Demet’inki tektaş yolluyor.Böyle komşu dostlar başına!Çağla’nın üç kuruşluk elbisesiÇağla Şikel güzel olduğu kadar son derece havalı bir kadın.Mankenlik yaptığında düzgün fiziğiyle podyumda hemen ön plana çıkıyor.Sokakta dolaştığında, bir yere gittiğinde anında dikkatleri üstünde topluyor.Durum böyle olunca da görünümüne giyimine önem vermek zorunda kalıyor.Çağla “Bir elbiseyi ikinci kez giysem her yerde çok konuşulur. Ama kıyafete çok para vermiyorum. Üç kuruşluk elbiseler giyiyorum” demiş.Allah kendisine boy, pos vermiş.Üç kuruşluk elbise giyiyor.Üstünde pahalı gibi duruyor.Günümüzde birçok ünlü ve sosyetik kadın gardrobuna servet harcıyor.Ama giyinip kuşandıklarında, Çağla, üç kuruşluk elbisesiyle onları gölgede bırakıyor.Sonuç olarak bir Çağla Şikel gibi üstünde taşıyabileceksen,Üç kuruşluk elbise yeter de artar bile!
Sarı lacivertli dostlarımız hep bizi yenerek düzlüğe çıktı. Bakalım bu kez tarih tekerrür edecek mi?Fenerbahçe’nin ilacı mıyız değil miyiz?Derbi Pazar’ında iki ezeli rakip Galatasaray ve Fenerbahçe karşı karşıya geliyor.Fenerbahçe ağır yaralı.Braga karşısında Hırvat hakem destekli beklenmedik bir hezimete uğradılar.Biz Galatasaray olarak zaten uzun zamandır komadayız.Maç kazanmamız tesadüflere bağlı.Ama derbi maçlarının havası farklı olur.Takımlar en hırslı kimliklerine bürünür.Sarı lacivertli ebedi dostlarımız bugüne kadar zor zamanlarında hep bizi yenerek düzlüğe çıktı.Bakalım bu kez tarih tekerrür edecek mi?Hep birlikte göreceğiz.Fenerbahçe’nin ilacı mıyız değil miyiz?Sesi gür midesi ürkek Fatih ÜrekFatih Ürek, ameliyatla inanılmaz kilo verdi.Tığ gibi delikanlı oldu.Göbek gitti, yağlar eridi.Gören tanımakla zorlanır.Kendisi yeni halinden çok memnun.“Mide ameliyatımı 20 yıl önce olsam şimdi popstardım” diyor.Fatih ayrıca ameliyatın sesine olumlu etkide bulunduğunu söylüyor.“Diyaframımdan baskı gidince daha güçlü bir sesim oldu” diye iddia ediyor.Keşke 20 yıl önce bu ameliyatlardan olsa da yaptırsaydı.Sesinin gücünü bilemem ama yazları Bodrum plajlarındaki slip mayolu imajını son derece olumlu etkilerdi.Şimdi artık ne kadar kilo verse zaman zaman hala o görüntülerle hatırlanacak.Hey gidi günler hey.Hiçbirşey eskisi gibi değil.Bodrum’un ünlü Fatih’i bile.Yıllardır Kırkpınar pehlivanı gibiydi Fatih Ürek…Şimdi yine aynı Fatih ama sesi gür midesi ürkek!Bir aşksın sen ömür boyu sürecekPopçu Murat Boz meğer aşık olmak için bir filmde rol almayı bekliyormuş.Aslı Enver ile film setinde başlayan aşkları tüm coşkusuyla devam ediyor.Aşk sarhoşu Murat da her fırsatta aşkının yüksek dozunu basınla paylaşıyor.Geçtiğimiz günlerde sevgilisini saatlerce çalıştığı dizinin setinde beklemişti.“Gerekirse 10 saat beklerim” demişti.Geçen akşam sevgilisiyle birlikte albüm hazırlıklarını sürdürdüğü stüdyo çıkışında objektiflere takılmış. Muhabir arkadaşlar hemen daha önceki açıklamasını hatırlatmış.Murat da “Geçen sefer de söyledim. Ben Aslı’yı 10 saat değil bir ömür beklerim” diyerek aşktaki sabrı konusunda iddiasını tekrarlamış.Ne yalan söyleyeyim.Gözlerim yaşardı.Bu devirde böyle aşk!Aman nazar değmesin.Hep böyle devam etsin.Bir aşksın sen ömür boyu sürecekDudaklarımdan yıllarca düşmeyecekRuhum senin kalbim senin ömrüm seninBir aşksın sen ömür boyu sürecek!
Madonna Avustralya’da verdiği son konserde kelimenin tam anlamıyla dağıtmış.Eski eşi İngiliz yönetmen Guy Ritchie ile 15 yaşındaki oğulları Rocco’nun velayet davası devam eden dünyaca ünlü yıldızın morali çok bozukmuş.Konsere 4 saat geç başlamış.Sahneye palyaço kostümü, pembe peruk ve çigili çoraplarla elinde kadeh alkollü bir vaziyette çıkmış.Dev ekranda kendisinden soğuduğunu düşündüğü oğlunun küçüklük resmi varmış.Şarkı söylerken içmeye devam etmiş.Ve pop müziğin kraliçesi Rocco’ya ithaf ettiği ‘Intervention’ adlı parçanın sonunda gözyaşlarına boğulmuş.Madonna şöhret sahibi olabilir.Son derce varlıklı olabilir.Her türlü imkana sahip olabilir.Dilediğini yapmakta özgür olabilir.Parasıyla herşeyi satın alabilir.Ama sonuçta o bir anne.Evladı herşeyden önemli.İnşallah Mayıs ayında ‘Anneler Günü’nü oğluyla birlikte kutlar.Yoksa sahnede oturup ağlayan Madonna Mom’a ben kıyamam!Dadılara dikkatHollywood’un ünlü çiftlerinin yanında çalışan dadılar ava çıkmış vahşi kaplana dönüşebiliyor.Evin erkeği dünyaca ünlü ve yakışıklıysa onu tavlamak için her yola başvuruyor.Ben Affleck ile oyuncu eşi Jennifer Garner’ın bir dadı olayı yüzünden boşanmaya karar verdikleri iddia ediliyor.Tıpkı Uma Thurman ve Ethan Hawke gibi. Sienna Miller nişanlısı Jude Law’dan çocuklarının dadısı yüzünden ayrılmıştı.Sırada 6 çocuklu aileleri olan Brad Pitt ve Angelina Jolie çifti var.Çocuk bol olunca dadı da çok oluyorZavallı Angelina hangisiyle başa çıksın? 10 yıllık eşi Brad’i bir tanesiyle samimi bir şekilde yakalamış.Dadının işine derhal son vermiş ama tartışmaları devam ediyormuş.Brad’i elinden aldığı Jennifer Aniston’un ahı tutmuş olmalı.Dünyanın en güzel ve cazibeli kadınlarından biri olarak bilinen Angelina Jolie, belki de kendine fazla güvenmenin cezasını çekiyor.Kendine güvenmesine güven de erkeğine fazla güvenme Angelina’cım.Özellikle evinin içinde onu her an baştan çıkartacak bir hemcinsin varsa.Ne seni dinlerler ne de başkasını.Gözünün yaşına da bakmazlar.Kocanı kapar giderler.Dadılara dikkat!Bir öpücük verme onaMeryem Uzerli, sevgilisiyle ‘Annemin Yarası’ filminin galasına gitmiş.Filmin bir sahnesinde Meryem rol icabı Ozan Güven ile öpüşüyormuş. Bunu gören sevgilisi iddiaya göre fena halde gerilmiş. Film sonrası yanlarına gelen Ozan’a ters davranmış. Meryem’e “Buradan gitmek istiyorum” demiş.Apar topar galadan ayrılmışlar. Haber doğruysa sevgilisi Meryem’i televizyonda hiç izlememiş demektir.‘Gecenin Kraliçesi’ dizisini kurtarmak için Meryem’e habire bir öpüşme sahnesi koydular.Ama işe yaramadı. Filmi de gişede iş yapmamış.Orda da öpüşme sahneleri boşa gitmiş.
Ankara’da patlama olduğu gece televizyonda en çok Survivor izlenmiş. Sevgili Ahmet Hakan bu konuyla ilgili gazete köşesinde yorum yapmış. “Büyük milletimizin, büyük ekseriyeti televizyonda Acun’un, Yılmaz Morgül’ün filan saçmalıklarını izlemiş” diye yazmış. “Muhafazakarlaştık ama duyarlı ve yas kültürüne sahip insanların yaşadığı bir ülke haline gelemedik” demiş.Canım Türkiyem’de son zamanlarda olup bitenlere bakın. Her an kötü bir haber daha geliyor. Huzur diye bir şey kalmadı. Sürekli bir acı ve üzüntü yaşıyoruz. İnsanlarımız korku ve dehşet içinde. Ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette. Ekran başında devamlı haber izlemek, yangına körükle gidenlerin cirit attığı sosyal medyada takılmak, moral bir yana kişinin resmen psikolojisini bozar.Onun için tropik bir adada, renkli görüntüler eşliğindeki yarışmacıların oyunları ve aralarındaki anlamsız, zararsız çatışmalar, dedikodular kafamızı dağıtmaya ilaç gibi geliyor. Vurdum duymazlığımızdan ve bencilliğimizden değil. Kısa bir süreliğine beynimizi dinlendiriyoruz o kadar. Artık dizi mizi takip edecek halimiz kalmadı. Ünlülerle gönüllülerin birbirlerine bağırıp, çağırıp, etrafta koşuşturmasını izliyoruz. Survivor’un suçu ne?Umutsuz vaka HadiseModacı Cemil İpekçi sahnelerin en şık ve en rüküş kadınlarını seçmiş. “Bana küsmesin ama en rüküş Hande Yener” demiş. Ajda Pekkan ve Gülben Ergen’i de en şık isimler arasında göstermiş. Hadise için ise ‘umutsuz vaka’ teşhisinde bulunmuş. Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca Babla’yı çok giydirdiğini ama divanın yorucu biri olduğunu söylemiş. Babla’mızın sadece giyim değil her konuda fevkaledenin fevkinde yorucu olduğu bir gerçek. Ancak giyim konusunda zevkler, renkler tartışılmaz.Ünlü bir modacı tarafından rüküş ve umutsuz vaka olarak adlandırılmanın Hande Yener ve Hadise açısından nasıl bir his olduğunu bilemeyiz. Ama aynı kategoride Demet Akalın ve Nil Karaibrahimgil gösterilmemişse o listeyi fazla ciddiye almamak gerekir. Çünkü Cemil İpekçi’nin umutsuz vaka dediği Hadise onların yanında dünyaca ünlü Fransız modaevi Dior’un Türkiye’deki rol modeli gibi kalır. Çıkmayan candan umut kesilmez derler. Umutsuz vaka Hadise için hala umut var!Dövmeye tövbeEda Taşpınar geride bıraktığı iki büyük aşkının izlerini bileğinde dövme olarak taşımaktan şikayetçiymiş. “Bir daha asla dövme yaptırmam. Tövbe ettim” demiş. Sosyetik ikoncan isabetli bir karar vermiş. Günümüzdeki ilişkiler pamuk ipliğine bağlı. Bugün sevgilin olan kişi yarın düşmanın olabiliyor. Rüya gibi başlayan birliktelik birden kabusa dönüşüyor. Anısını bedenine kazıtmak sadece eziyeti uzatıyor.İşte onun için önlemi baştan alacaksın. Dövmeye tövbe diyeceksin!