Tarkan’ın 6 yıl aradan sonra hazırladığı yeni pop albümü, yakında piyasaya çıkacakmış. Megastar ön tanıtım amacıyla ‘teaser’ olarak hayranlarına albümünden bir şarkı sunmuş. “Cuppa” adlı parçasını dijital müzik platformlarında eş zamanlı olarak sevenleriyle paylaşmış. Söz ve müzik Sezen Aksu’ya, düzenleme Ozan Çolakoğlu’na aitmiş. Yani Megastar her zaman olduğu gibi sektörün en iyileriyle çalışmış. Son derece hareketli ve tempolu şarkının sözlerinden bir bölümü ise şöyle:
Cuppa cuppa cuppa cuppa da cuppa cuppa
Bağıra çağıra bas bas
Sabaha kadar dans
Hey hey tayfa
Kalk kalk hadi durma
Hey hey tayfa
Hey hey tayfa
Demet Akalın pahalı hediyeler almasını ve bunları göstermesini seviyor. Sadece mücevherler, arabalar, takılar, marka çantalar filan değil. Eşinin hediyesi timsah derisi bavula bile sarılıp pozlar veriyor.
Son olarak yeni pırlanta yüzüğünün fotoğrafını sosyal medyada paylaşmış.
“Minicik kaldırım taşı pırlantaya mı karşı?” diye kendine göre espri yapmış.
Bunun üzerine takipçilerinden farklı yorumlar gelmiş. Kimi Demet’in bu hareketini görgüsüzlük olarak değerlendirmiş.Kimi yüzüğün iriliğini görünce “Şemsiye olarak mı kullanıyorsun?” demiş.
Kimi aynı yüzüğü Beyonce’nin taktığını hatırlatıp Demet’i taklitçilikle suçlamış.
Kimi de “Hayırlı Olsun Demom, kıskananlar çatlasın” diye yazmış
Bayılıyorum ünlülerin sosyal medyadaki takipçilerine.
İşleri güçleri yok nelerle uğraşıyorlar.
Karayipler'in en popüler Caicos’un ‘Providenciales’ isimli adası. Gittik, gördük, beğendik.
ABD seyahatimiz sırasında eşimle birlikte Turks and Caicos’a (TCI) da gittik. Karayip’teki bir dolu ada arasından TCI’yı tercih etmemizin iki nedeni vardı. Biri isminin bize yakın ve sempatik gelmesi. Diğeri Miami’den direkt uçuşla sadece 1 saat 20 dakikalık uzaklıkta olması. TCI konum olarak Küba’nın doğusu ve Haiti’nin kuzeyinde. Turks and Caicos isminin Türklerle bir ilgisi yok. Caicos’un eski İspanyolca’da karşılığı küçük ada. "Turk" ise kaktüs anlamına geliyor. British Overseas Territory yani Britanya’nın denizaşımı bölgesi olarak biliniyor. Ancak adada büyük çoğunluğu İngilizler değil Amerikalılar teşkil ediyor. İngilizce konuşulan TCI’deki para birimi de zaten Amerikan doları. Yüzölçümü 1000 km kareden, nüfusu 55 binden az. TCI iki gurup tropik adadan kurulu. Toplam 6 adadan oluşan ülkeyi Caicos 6, Turks 2 adayla temsil ediyor. En popüler ve en yoğun olanı Caicos’un ‘Providenciales’ isimli adası. Gittik, gördük, beğendik. Karayip’lerde bir cennet varmış adı da Turks and Caicos.
Ada Miami’den direkt uçuşla 1 saat 20 dakikalık uzaklıkta olması.
TCI'nın en güzel yeri "Grace Bay" ama cennet bedava değil
TCI’nın en güzel sahili Grace Bay. En iyi tesisler burada. Denizi harika. Mis gibi tertemiz. Renkler muhteşem. Deniz mavi ve yeşil. Alabildiğine kumsal. Kumu pudra şekeri kıvamında. Sahil boyunca 60 küsür otel var. Çoğu deniz manzaralı ve konforlu. Biz Sands adında bir otelde kaldık. Plajı, yemekleri, odalarının ve balkonunun genişliği, hizmet kalitesi gayet iyiydi. Fiyatlar da uçuk değildi. Ancak adada her şey ekstra. Bizdeki gibi oda kahvaltı veya her şey dahil çok az tesis var. Harcadıklarınızı üçle çarptığınızda günlük maliyetiniz hiç de ucuza gelmiyor. Sizin anlayacağınız cennet bedava değil!
Türkler her yerde
The Sands otelindeki personelle kısa sürede samimiyet kurdum. Fırsat buldukça "Ben Türk’üm sen Caicos’lu olmalısın" diye espri yaptım. Önce anlamadılar. Anlatınca güldüler. Baktım zahmetli. Fazla uzatmadım. Otelin deniz kıyısında "Hemingway" adını verdikleri şirin restoran çok keyifliydi. Adanın en romantik restoranı ise Coco Palms. Yer bulmak çok zor ama uğraşa değiyor. Palmiye ağaçları arasında muhteşem bir gurme deneyim yaşıyorsunuz. TCI’de suşisinden, İtalyanına, balıkçısından, etçisine kadar her tür yer var. Hatta "Turks and Kebab" adında tipik bir Türk lokantası bile mevcut. Eşimle adayı gezerken acaba bir Türk’e rastlayacak mıyız diye merak ettik. Çünkü bizimkilerin dünyada keşfetmedikleri ve gitmedikleri yer kalmamıştır. Nitekim Grace Bay’in en lüks otellerinden biri olan Palms’ı gezerken havuzda küçük çocuklarıyla yüzüp, oynayan bir Türk çifte denk geldik. İşte o an birbirimize bakıp "Tamam! Grace Bay de bizimmiş" dedik, rahatladık. Kural asla bozulmaz. Türkler her yerde!
Amerika özgür yaşayanların diyarı. Televizyonda neredeyse her şeyin reklamı yayınlanıyor.
Amerika’da televizyon reklamları bizden çok farklı. Sigara ve uyuşturucu hariç nerdeyse her şeyin reklamı yapılıyor. Bira, şarap ve alkollü içecek reklamları serbest. İlaç reklamları yan etkilerini tüm detaylarıyla vurguladıktan sonra serbest. Avukatlar, doktorlar, dişçiler, tüm profesyoneller tanıtımlarını yapabiliyor. Gizli reklam diye bir saçmalık yok. Televizyonda herkes istediği markayı istediği gibi rahatça söyleyebiliyor. Ekranda buzlanmayı daha öğrenememişler. Ürünlerin üstündeki markaları buzlamıyorlar. Reklam sürelerinde hiçbir kısıtlama yok. İzleyiciyi kaybetme korkun yoksa istersen 24 saat reklam yap. Büyük kanallar aralarında anlaşmış hep aynı zamanlarda aynı sürede reklamlarını yayınlıyor. Diğerleri bildiğini okuyor. ABD’nin RTÜK’ü, FCC (Federal Communication Corporation) kanallara küfür ve müstehcen yayın nedeniyle aklına geldiği gibi ceza yağdıramıyor. Televizyon kanalları reklam kazançlarından RTÜK misali FCC payı ayırmak zorunda kalmıyor. Normal vergilerini ödüyorlar o kadar. İşte onun için oraya "Land of the free", özgür yaşayanların diyarı deniliyor!
ABD'nin yeni başkanı Clinton mu Trump mu?
ABD başkanlık yarışı gün geçtikçe kızışıyor. Kasım ayındaki seçim öncesi Demokrat Parti adayı Hillary Clinton, yarışı Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’dan bir adım önde götürüyor. Ancak Trump henüz son sözünü söylemiş değil. Uyanık işadamı hamlesini seçim öncesi yapacak. Reklam kampanyasına Ekim ayından itibaren ağırlık verecek. Çünkü seçmenlerin balık hafızalı olduğunu biliyor. Rakibinin tüm kozlarını erken harcamasını bekliyor. Bu arada dünyadaki her terör olayı Trump’ın lehine gelişiyor. IŞİD ve diğer örgütler belki farkında olmadan Trump’a çalışıyor. Çünkü Amerikalılar Clinton’u Obama’nın devamı gibi görüyor.
Angelina Jolie ve Brad Pitt ayrılıyor mu?
Angelina Jolie ve Brad Pitt Hollywood’un A-List denilen en gözde çiftlerinden. Her gittikleri yerde dikkat çekiyorlar. Sürekli gündeme geliyorlar. Son zamanlarda aralarının bozulduğu ve ayrılacakları iddia edilmeye başlandı. Brad Pitt’in başka kadınlara ilgi gösterdiği ve Angelina’nı kıskançlık krizine girdiği söylendi. Ancak ünlü çift her zamanki gibi gözlerden uzak birlikte olmaya devam ediyor. Gelecekte ne olur bilinmez. Ama hem kendi çocukları hem evlat edindikleriyle o kadar geniş bir aile kurdular ki Brangelina’nın düzenlerini bozmaları kolay olmayacak. Bu manevi tarafı maddi tarafı ayrı. Çok büyük bir servet kaybı söz konusu. Onun için bence ilişkileri gizemliliğini koruyarak aynen sürecek. Angelina ve Brad çıkan tüm dedikodulara rağmen ayrılmayacak.
Diva Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca Babla, muhteşem bir kadındır.
Bir kere enine boyuna fevkaladenin fevkinde endamlıdır. Sonra takıları, mücevherleri, kostümleri, makyajı, perukları son derece gösterişli ve görkemlidir.
Ayrıca normal arabalara binmeyi sevmez.
Dışı büyük, içi geniş, konforlu, minibüsleri tercih eder.
Üç ayda bir de şöför değiştirir.
İştahı nazar değmesin şehir efsanesidir.
Bir oturuşta ne kadar çok yemek yediği, porsiyonlarının miktarı dillere destandır.
Durum böyle olunca Babla’nın olduğu yerde her şeyin büyük olması çok doğaldır.
Serdar Ortaç, İrlandalı genç ve güwzel manken eşi Chloe Loughnan ile dünya evine girdikten sonra hayatına çeki düzen verdi. Kötü alışkanlıklarını bırakmak için elinden gelen gayreti gösterdi. Bağımlısı olduğu kumar masalarında çok nadir görüntülendi. Çapkınlığı bıraktı. Eşine sadık kaldı. Çocuk istediğini her fırsatta tekrarladı.
Ünlü popçu şimdi de sahne aldığı Antalya’da hayranlarına evlilik tavsiyeleri vermiş. Evliliğin iyi ve kötü tarafları olduğunu belirtmiş. Dansçılarından birine sağ gözüyle bile bakamadığını söylemiş. Dansçılarına artık dokunamadığından yakınmış. “Hiç kimseye ‘canım’, ‘balım’, ‘cicim’ diyemiyorsun” demiş.
Sevgili Serdar yanılıyor. Çapkınlık konusunda sabıkalı değilsen eşin sana güvenir. O zaman başka kadınlara bakışlarını hoş görür. İltifatlarını latife olarak değerlendirir. Kötü bir niyetin olmadığını bilir. Ama yıllardır yanında birbirinden güzel ve seksi mankenler, modellerle dolaşmış gece yaşantısıyla ünlü bir popçuysan… İşte o zaman senin için tek kural var. Dokunmak değil bakmak bile yasak!
Gülşen her haliyle güzel
Pop müziğin en başarılı isimlerinden Gülşen, minyon ve son derece hoş, havalı kadındır. Kliplerinde makyajla olduğu kadar yakından da pürüzsüz teniyle doğal güzeldir. Gülşen 3 aylık hamile olduğunu müjdelemiş. “Anne olmak için şimdiden sabırsızlanıyorum” demiş. Eşi Ozan Çolakoğlu ile Bodrum’da deniz ve güneşin tadını çıkartıyormuş. Cennet Koyu’na demirleyen teknesinde meyve atıştırırken görüntülenmiş. Hamileliğinden dolayı göbeğinin belirginleştiği gözden kaçmamış.
Gülşen’i kutlamak gerek. Kariyerinin en verimli, en popüler döneminde çocuk sahibi olabilmek için mesleğine ara vermekten çekinmiyor. Hayatta ideallerinin peşinde koşmaya devam ediyor. Fotoğrafının çekilmesine, göbeği çıktı demelerine aldırış etmiyor. Yani kontrolü dışındaki boş işlerle uğraşmıyor. Tatilinin keyfini doya doya çıkartıyor. Çok da iyi ediyor. Teknedeyken kamaranın içine saklanmasına gerek yok. Gülşen her haliyle güzel!
Amerika’da şans oyunları son derece yaygın. Nerdeyse haftanın her günü farklı türde birlotto oynanıyor.
Zengin olma hayalindeki insanlar bu oyunlarabüyük para yatırıyor.
Dolayısıyla büyük ödüller hatırı sayılır bir servet boyutuna ulaşıyor.
Rekor miktarlardaki ikramiyeler de ABD’deki talihlilere nasip oluyor.
Lotodan büyük ikramiye kazananların hikayeleri her zaman ilgi çekiyor.
Örneğin New York’lu bir ev hanımı olan Nancy Viola geçtiğimiz Ocak ayında eşinden toplam ikramiyesi 1 milyar dolara ulaşan Powerball biletlerinden almasını istiyor.
Adamcağız bir süpermarkete gidip karısı için 20 dolarlık bilet alıyor.
Cebindeki 1 dolarlık bozuk parayı da farklı bir çekilişe, Mega Millions’a yatırıyor.
Trump gerçek mi? Bunu bilemeyiz ama ne olursa olsun, eğlenceli olduğu kesin.
ABD başkan adaylarından Donald Trump tam bir muamma olmaya devam ediyor.
Cumhuriyetçi Parti’den olmasına rağmen kendi partisi onu desteklemek istemiyor.
Demokrat’lar ırkçı, bölücü söylemleri, alaycı, kendini beğenmiş, parasına güvenen hali ve tavrından nefret ediyor. Seçmenler ya onu bağrına basıyor ya da kelimenin tam anlamıyla ondan tiksiniyor. Medya ise her ekrana çıktığında sansasyonel konuşmalarla reyting yapan Trump’a bayılıyor.
Televizyon kanalları en çok Trump hakkında haberler yayınladıklarında izleniyor. Gazeteler onun hakkında olumlu, olumsuz yazdıklarında tirajlarını artırıyor.
Durum böyleyken 70 yaşındaki New Yorklu eksantik emlak kralının iddia ettiği gibi gerçekten milyarder olup olmadığı tartışılıyor.
Trump iddialara göre kendi adına açtığı üniversitede öğrencilerden para sızdırmış. Marka haline getirdiği ismini ve dünya çapındaki ününü kullanarak geçiniyormuş.
Gerçek bir milyarder asla onun gibi her fırsatta reklamını yapıp para dilenmezmiş.