Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.”
Bu sözler Yaşar Kemal’e değil de bir başkasına ait olsa önemsemezdim. Çünkü bir dönem (ve bence hala) Türk edebiyatında sol ajitasyondan geçilmiyordu. Herkes büyük sözlerin, büyük acıların, büyük özgürlüklerin peşindeydi küçük hikayeler ise gölgede kalıyordu. Ne yazık ki, her şeyin popülisti vicdana zarar, solun da... Üstelik bu sözler öyle “kutsal” sözlerdi ki, onlar sarf edildiği anda romanın tekniği, kurgusu, karakterlerin gücü gibi kavramlar da bir anda boşa çıkıyor, edebiyat önemsizleşiyordu.
Ne yazık ki, insanların yaşanmış ve yaşanması muhtemel acıları “roman” türünde aktarma arzusu (neden anı ya da otobiyografi değil hala anlamam) böyle bir sonuç doğurdu ve yeni nesil toplumsal romanların “söylev” veren yapısından ötürü bu toprakların dertlerine odaklanan romanlara mesafeli durur oldu.
Ne mutlu ki, bu algı Yaşar Kemal’e değmedi. Değemedi. Çünkü Yaşar Abi’nin (Kemal ya da Bey dediğimi duyarsa kızar) hiçbir karakteri, sırf yazarın düşüncesini aktarmak için romana konan bir karton karakter olmamıştır. Kanlı, canlıdır onun kahramanları ve tiplemeleri. Sizinle çay içer, sohbet eder. Derdi derdiniz olur rüyalarınızı kaçırır. Onun kahramanı ile öyle bir at sürersiniz ki, bacaklarınız ağrır, o keyifli koltuğunuza bile oturamazsınız.
Onun romanları değiştirip dönüştürür de. Yani palavrasından devrimci değildir Yaşar Abi. Romana başlayan okur ile bitiren okur artık aynı kişi değildir. Ve okurun en çok bileylenen yanı da vicdanı olur.
Yaşar Kemal’i pek çok kişi “İnce Memed” romanı ile tanır. İlk tahlilde bir kız kaçırma, ağaya başkaldırma hikayesidir bu ama bir sonraki tahlilde, bugün hala “öyle mi böyle mi diye aptal aptal tartıştığımız” özgürlüğün, seçme hakkının, vatandaş olmanın romanıdır. Ama Yaşar Abi’nin romancılığının gücü bununla da sınırlı değildir çünkü bu roman son tahlilde okurun yeni yeni ışık ve renk türleri keşfettiği, doğanın seslerini ve kokularını duyduğu bir romandır. Şöyle diyeyim; Yaşar Abi’nin romanlarını okuyan ama gerçekten okuyan kişi yeni bir insan olur. Bu insan daha bilge biridir. Yarım saat aralıkla gökyüzüne baktığında ışığın nasıl değiştiğini gören biridir artık ve bu ışık değişimi ona insanların yüz çizgilerinin de an ve an değiştiğini gösterir. Yani hayatın kıymetini. İşte o zaman, yani hayat kıymetlenince, savaşlar, kavgalar ve zulümde alınan keyif önemsizleşir; İnce Memed’in sevdiğinde aradığı “kıymetli” öne çıkar.
Diren İnce Memed...
Peki onu bu derece büyük bir yazar kılan nedir? Çok çalışmak, yazarak öğrenmek mi? Hayır. Yaşar Abi’ninki milyonda bir çıkan yeteneklerdendir. Hani Amerikan süper kahramanları var ya, bazıları uçuyor bazıları binaları deviriyor. İşte Yaşar Abi’nin yeteneği de bence böyle bir şey. Tıpkı Marquez’inki gibi. Bence bu nedenle çok benzetiliyorlar. Çünkü ikisi de “halk insanı”dır. Marquez’in yıllar sonra “Yüzyıllık Yalnızlık” romanında anlattığı Maconda Kasabası’na bir gidişi vardır, seyre değer. Halk onu tren istasyonunda çiçeklerle karşılar, yol boyu balkonlardan üzerine çiçekler atarlar. Benzer görüntüyü Yaşar Kemal’in İnce Memed’in köyüne gidişinde de görürsünüz, davullarla zurnalarla karşılanır ve o da köylüyle birlikte hemen halaya durur.
Yaşar Abi şu an çok hasta yoğun bakımda. Duyduğumdan beri elim ayağı bir tuhaf, nereye koysam fazla geliyor. Üstelik günlerce kapısında babamı beklediğim yerde yatıyor. Çok korkuyorum, ya ona bir şey olursa diye. Neden biliyor musunuz? Çünkü Yaşar Kemal, bu toprakların son vicdanı. O da ölürse kim açlık grevlerinde ölen mahkumların sesi olacak? Kim işçinin hakkını savunacak? Kim, daha kimse lafını bile edemezken çıkıp Kürtler’in hakkını savunduğu gibi başka başka ezilenlerin hakkını savunacak? Kim? Bana bir isim verebilir misiniz?
Yaşar Kemal bu toprakların son vicdanıdır...
Haberin Devamı