Yazar, çizer, gazetecilerin buluşma mekanları genelde meyhanelerdir... Buluşma saati de akşam sekizden sonra başlar. Mesela Melih Cevdet Anday, Orhan Veli’nin takıldığı “Kürt’ün Meyhanesi”nde yaşananlar kitap olmuştur. Cemal Süreya Hatay Restoran’la ünlenirken, İkinci Yeni kadrosuna Cumhuriyet veya Refik Meyhaneleri’nde rastlanırdı. Bugün de ne zaman Yakup’a gitsek birkaç gazeteci ve yazara rastlamak mümkündür.
Ama VatanKitap olarak biz bu geleneğin dışına çıkalım istedik. Mekanı da tersine çevirelim... Ama emin olun, bunun mahalle baskısıyla ya da içki yasakları ile bir ilgisi yok... Dedik ki; “Herkes pazarları güzel bir kahvaltı yapmak ister, ama kimse tek başına olmak istemez. Yazar kadrosu ve destekleyicileri ile VatanKitap’sa bir aile gibi... Hadi hep birlikte Türk usulü bir kahvaltı yapalım...
Bunun üzerine ilk kahvaltıyı, “Ya kimse gelmezse” korkusuna rağmen organize ettik... Üstüne üstlük o gün İstanbul’da fırtına çıkmasın mı!
Sabah ilk arayan Leyla Umar oldu; “Buketçiğim bir değişiklik yok, değil mi?” diye soruyordu... Ardından Selahattin Duman’ın telefonu geldi; “Bukeeet! Hiç uyumadan geliyorum, haberin olsun!” O zaman anladım ki, bu iş tutacak!
Ruşen Çakır ve Müge İplikçi’nin elinde gazetelerle içeri girişini de unutamam... Sanki aile sofrasına gelir gibiydiler...
Böylece ikinci kahvaltıyı organize etmeye karar verdik. Bu kez mekan olarak Boğaz’ı değil, entelijansiyanın kalbinin attığı Cihangir’i ve buranın ünlü mekanlarından Kaktüs Kafe’ydi. Kadro bu kez daha zengindi. Hep birlikte duvarları kedi motifleri ile süslü bu Kaktüs kafede keyifli bir kahvaltı eşliğinde uzun uzun sohbetler ettik. Bu güzel günden notlarım ise şöyle:
İkinci kahvaltı raporu...
Günün en dikkat çeken ismi Celal Şengör’dü. Şen kahkahası, meraklı bakışları ve keskin zekası Jules Verne tutkunu bu bilim adamının dikkati ise bir kişiye yoğunlaştı: Leyla Umar’a! Bir ara bana “Yaa, Buket Hanım, Leyla Hanım’la ne çok ortak tanıdığımız varmış, az sonra akraba çıkacağız” deyince anladım ki, Şengör’ün büyütece aldığı Leyla Hanım’ın büyülü hayatından başka bir şey değildi. Bilim adamı böyle bir şey işte, nerede olursa olsun incelenmeye değer şeyi hemen keşfediyor!
Celal Şengör’ün bir diğer sohbet arkadaşı ise gazetemizin Yazı İşleri Müdürü ve güzel hafta sonu eklerinin yöneticisi Güney Öztürk’tü. Sohbetlerine bir ara kulak kabarttığımda kendimi “Bilim Teknik” okuyor sandım. Çünkü pek çok kişi bilmez ama Güney aslında genetikçidir.
Selahattin Duman günün paparazzisiydi. Elinde fotoğraf makinesi hepimizin fotoğraflarımızı çekti. Başardı mı bilemiyorum, çünkü fotoğraflarını hala göremedim!
Nedim Gürsel’in varlığı ise kahvaltının ortak sohbetini belirledi: Nedim Gürsel ve “Allah’ın Kızları” kitabına ilişkin açılan davayı uzun uzun tartıştık ve hep birlikte Enis Batur’un Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanan nefis yazısını andık. Hepimiz bu yazının son zamanlarda yayımlanan en doğru ve sahici yazı olduğuna hemfikir kaldık.
“Tarih-Lenk” kitabı ile müthiş bir çıkış yapan, tarihçi Hakan Erdem de aramızdaydı. Hemen söyleyeyim; hâlâ kitabına bilimsel bir tekzip gelmemiş... Eski yazı bilecek kadar tarihe meraklı olan Selahattin Duman’la da bir süre sonra derin bir sohbete daldılar. O sırada Boğaziçi Üniversitesi’nde master yapan, VatanKitap yazarlarından Saadet Özen’in hâlâ yolda olmasına çok üzüldüm... Çünkü bu üçlünün sohbeti bir süre sonra panel tadında bir sohbete dönüşebilirdi.
Günün en enerjik ve neşelisi ise İclal Aydın’dı... Oldukça sportifti... Salı günkü yazısıyla da bunun nedenini anladım, meğer akşam da maça gidiyormuş. Sevdiği kadın arkadaşlarını kahvaltıda görünce çok sevinen İclal Aydın, hem onlarla hasret giderdi hem de yanındaki Nedim Gürsel’le sohbet etti.
Polisiye roman yazarları Ahmet Ümit ve Esmahan Aykol yan yanaydı. Ama tek bir polisiye olay konuşmadılar. Ahmet Ümit’e Urfa’da tasarladığımız best-seller romanını sorunca ise masa gülmekten kırıldı... Çünkü sıra gecesinin neşesiyle ortaya çıkan romanın adı; “Yalvarırım Hayatta Kal. Ahmet Ümit’ten sıra gecesi cinayetleri!”ydi.
Urfa’daki “Konuşan Kitap Şenliği”ni düzenleyen ve Alfa Yayın Grubu sahibi Vedat Bayrak da aramızdaydı... Ondan tıpkı Urfa’daki gibi bir sıra gecesini İstanbul’da yapmasını istedik, kabul etti. Buradan ilan edilir. Ahmet Ümit de çiğ köfteyi yoğurmaya söz verdi!
Buket Uzuner’in gözlükleri ve yüzükleri her zamanki gibi aynı renkti.
Leyla Umar’ın kahvaltının sonuna doğru Hakan Erdem, Mümin Sekman, Ahmet Ümit ve Buket Uzuner’le yaptığı sohbet ise bir televizyon programı tadındaydı. Hem konuşturdu, hem konuştu. Cüzdanından Castro ile mutfakta çektirdiği fotoğraflarını çıkardığı an ise alkış koptu.
Kimliğinin bilinmesini istemeyen gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Atilla Güner’i “Gölge yazarımız, o yazar bir imzamızı atarız” diye takdim ettiğim kahvaltıdan ayrılırken ise herkes birbirine “Gelecek sefere görüşmek üzere” diyordu.
Geçen kahvaltıya eşi Neval Sevindi ile gelen Hürriyet gazetesi Yazı İşleri müdürlerinden (tabii ki VatanKitap’ında yazarı) Kerem Çalışkan bu kez kısa bir süre için uğrayabilmişti.
Cihangir Kaktüs
VatanKitap ve konuklarına ev sahipliği yapan Kaktüs, Beyoğlu’nun ilk Fransız tarzı kafelerinden biri olarak 1993’te açılmıştı. VatanKitap ailesinin pazar günü üst katını doldurduğu Cihangir Kaktüs ise 2008’de...
Burası özellikle kedi sevenler için çok keyifli bir mekan... (Kedisever olan Buket Uzuner’i bir pazar günü Moda’dan Cihangir’e getiren de biraz bu olmuş.) Çünkü duvarlarda kedi resimlerinin, baskılarının yer aldığı gibi küllüklerden fincanlara pek çok objede de kedi figürleri var. Tabii birçok kediye ev sahipliği yapan mekanın Suphi ve Cüce adında kadrolu kedileri bile var.
Gazetecilerin, yazarların, oyuncuların müdavimleri arasında yer aldığı bu mekanın temiz mutfağı, lezzetli yemekler, salatalar sunuyor. Mesela tüm pasta ve hamur işleri mekanın mutfağında yapılıyor. Kafenin dondurmalarını ise Sakız Adalı Usta hiç katkı maddesi kullanmadan üretmekte. Kafede ayrıca, farklı seçenekler sunan kahvaltı mönüleri de yer alıyor.
Cihangir Caddesi, 16. A, Cihangir Beyoğu, P 0212 243 57 31
VatanKitap Pazar kahvaltısı
Bir masada polisiye, bir diğerinde tarih bir başkasında bilim sohbeti vardı
Haberin Devamı