Van"a giden yol

Buket AŞÇI ile Kültür Turu

Haberin Devamı

Emine haftada bir evimi, güzel yuvamı temizliyor. Siliyor, süpürüyor, ovuyor, dağınıklığını topluyor... Bir çocukla ilgilenir, onu yetiştirir gibi ilgileniyor evimle... Bunu öyle güzel yapıyor ki, onun geldiği gün evim yani içinde yaşadığım dünyam tıpkı onun güleryüzü gibi ışıldıyor.
Bu yüzden Emine sadece arkadaşım değil bana ilham veren biri... Kızını yetiştirme biçimi, ona kitaplar götürmesi hatta benimle çalışmak isteme nedeni beni hem şaşırtır hem de kendisine hayran bırakır. Çünkü şöyle demişti ilk geldiğinde; "Benim bir kızım var, eviniz kitap dolu, eminim sizden onun için çok şey öğreneceğim." Bu sözleri karşısında kalakalmıştım. Sonra bir gün kütüphanelere, cezaevlerine göndermek için ayırdığım kitaplardan kendisine kitap ayırırken anlatmaya başladı. "Okumayı çok istedim ama imkanlar elvermediği için okuyamadım. Köyde Kuran kursu vardı, ona yazıldım, birinci olunca imam bana bir kitap hediye etti. İşte o kitabı defalarca okudum. Annem dağa koyunları gütmem için gönderdiğinde ben kitap okurdum. Aslında eve giren tüm gazeteleri bile satır satır okurdum. Ne yazık ki doğru dürüst kitap göremeden büyüdüm." Size küçük bir soru; medeniyet nedir? İnsan nedir? İnsanın ihtiyaçları nedir? Bu sorular bana hep II. Dünya Savaşı sırasında Hitler tarafından bombalanan Holland House Kütüphanesi"ni hatırlatır. Yanmış, yıkılmış kütüphanede, o enkazın içinde raflarda sağlam kalmış kitapları okuyan adamların görüntüsünü. Onların o enkaz içinde kitaplarda bir "çare", umut arayan görüntüleri şu sorularıma yanıt vermiştir: Açlık sadece gıdaya mıdır? İnsan sadece soğuktan mı üşür? Emine"nin hikayesi, günlerdir aklımdan çıkmayan Holland House Kütüphanesi"nin yanmış, yıkılmış fotoğraf karesi ile birleşince bir fikrimi yüksek sesle söyleyebilme cesareti verdi bana: "Van için, üşüyen şehrimizin çocukları için kitap lazım değil mi?"
Hele bundan iki yıl önce Van"a bir kitap etkinliği için gittiğimi hatırladıkça bu soruyu daha yüksek sesle söyleyebiliyorum. "Okuyan Gevaş"tı etkinliğin adı. Gevaş kaymakamı, "kitap pasaportları" icat etmişti. Kadınlara yönelik etkinlikte okunan sayfa sayısına göre kadınlara pasaport veriliyordu. Bu pasaportların anlamı da çamaşır makinesi ya da toplu taşıma araçlarınin ücretsiz kullanımıydı. Döndüğümde yazdığım habere şu başlığı atmıştım: "Bu köyde (Yuva Köyü) Raskolnikov, Tarkan"dan daha ünlü." Bu yüzden pazartesi günü bir VatanKitap kahvaltısı daha düzenledik. Ama bu kez sadece çocuk yayıncıları ve Vatan Gazetesi yöneticileri ile... Toplantıdan umutla çıktım. Harika bir sinerji yakalamıştık çünkü. Zira çocuk kitabı yayıncıları çocuklarla (hem de Türkiye"nin dört bir yanındaki çocuklarla) bire bir çalıştıkları için onların ihtiyaçlarını, davranış biçimlerini çok iyi biliyorlardı. Onların sözleri, deneyimleri de gösteriyordu ki doğru yoldayız. Konuştuk, konuştuk... Şimdi yol haritamızı çiziyoruz. Umarım Van"a kitaplarla döşeli bir yoldan gideceğiz.
Hatta bu fikrimi açtığım Emine"nin söylediği gibi, kim bilir belki bir on yıl sonra bir iş adamı, yazar, esnaf ya da hemşire "Hayatını değiştirenin bir kitap olduğunu ve o kitabın deprem sonrasında bölgeye gelen kitaplardan olduğunu söyler." Kim bilir!

Ahmet Ümit"ten maceralı bir imza günü!

Ahmet Ümit’in öykülerinden oluşan "Başkomiser Nevzat"ın çizgi roman serisinin üçüncü kitabı "Davulcu Davut’u Kim Öldürdü?" çıktı. İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Kuzguncuk’ta geçen hikayede kilisenin önünde öldürülen Davulcu Davut’un katili aranıyor. İşte 11 Aralık günü saat 16.00"da Ahmet Ümit ve kitabın çizeri Aptülika, hikayenin geçtiği sahafta bir imza düzenleyecek. Dahası o gün Kuzguncuk sokaklarında kitabın kahramanları ile de karşılaşacaksınız.
Adres: İcadiye Caddesi İnci Çayırlı Sokak
8 /A Kuzguncuk Üsküdar

DİĞER YENİ YAZILAR