Bu hafta karşımıza popüler bir punkçının klasikleşmeye aday bir romanı ve klasik bir romanın güncel basımı çıkıyor...
Punkçı yazar, eski sevgilisi Kylie Minogue’u da yazdı
Post Punk’ın efsane ismi Nick Cave, elbette öncelikle müzisyendir. Hem yazar, hem besteler, hem de söyler... Ve hepsini de çok güzel yapar. Sahnedeki performansı, duruşu, müziğiyle insanda “Gel bir efkâr dağıtalım, iki kadeh atalım” duygusu yaratan bir sestir... Ya da bir zamanlar çıkan Negatif dergisinin attığı nefis başlıktaki gibi; “Kafka’nın şarkı söyleyen” halidir... Üstelik sadece müzikte değil yazdıklarıyla da Kafka’yı anımsatır.
Şarkı sözleri, senaryolar... İngiltere ile aynı anda çıkan yeni romanı “Bunny Munro’nun Ölümü”nde kapı kapı dolaşarak kozmetik ürünleri satan bir satıcının hikayesini anlatıyor.
Alkolik, karşısına çıkan her kadını yatmaya ikna edebileceğini sanan, aradığını bu kadınlarda ya da fahişelerde bulamadığında Kate Moss veya Kylie Minogue’u (Kylie Minogue Nick Cave’in bir ara sevgilisiydi) düşleyerek mastürbasyon yapan bir gözü dönmüşün... Ve onun birden bire öleceği gerçeği ile karşılaşmasının... Karanlık ve hüzünlü sesi ile yer altı edebiyatının kültleri arasına girmeye aday olan “Bunny Munro’nun Ölümü” ile ilgili olarak Irvine Welsh’in nefis bir yorumu olmuş... O yüzden aynen aktarmak isterim.
Şöyle diyor “Trainspotting”in yazarı Welsh: “Franz Kafka, Benny Hill ve Cormac McCarthy, Bringhton sahilinde bir araya gelselerdi ‘Bunny Munro’yu yazarlardı herhalde. ‘Bunny Munro’, Nick Cave’in kendine özgü dehşetini ve insanlığını yansıtan, okunması gereken bir roman.”
Güçlü bir kadının portresi güncel Türkçe’yle döndü
Halid Ziya’nın “Aşk-ı Memnu”su, Reşat Nuri’nin “Yaprak Dökümü”, Orhan Kemal’in “Hanımın Çiftliği”... Türkiye, aylardır dizilere uyarlanan bu romanlar sayesinde birbirinden güçlü ve özel kadınları takip ediyor. İşte Mehmet Rauf’un “Eylül” romanının böyle bir dönemde tekrar basılmasına (hem de günümüze uyarlanan bir Türkçe ile) bu nedenle çok sevindim.
Çünkü yasak bir aşkı konu alan ama karakterlerden çok kahramanların iç çelişkilerine, pişmanlıklarına yoğunlaşan, onların karakterlerini ele alan bu roman benim de en sevdiğim kitaplar arasındadır... Hem de lise yıllarında müfredat gereği okutulan ve “sayfalarca yazıp ödevini yap” diyerek herkes gibi soğutulmaya çalışılsam da... Neyse ki “Eylül” özenli bir basım ve sadeleştirme ile tekrar basıldı, umarım pek çok genç bu kitabı keşfeder...
Dört etkileyici karakter ve Osmanlı’da birey olmak
1999-2004 yılları arasında Harvard Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nin müdürlüğünü yapan Cemal Kafadar, yeni kitabında Osmanlı dünyasından dört kişiyi ele alıyor:
Babasından kalma bir arazi üzerindeki haklarını korumak için Divan-ı Hümayun’a başvuran Mustafa adlı Yeniçeri; İstanbul’da günce tutan Seyyid Hasan adlı derviş; ticaret için gittiği Venedik’te ölen Ayaşlı Hüseyin Çelebi; rüyalarını kaleme alarak şeyhine mektupla gönderen Üsküplü Asiye Hatun...
Yazıların her biri Kafadar’ın arşivlerde ve yazma kütüphanelerde bulduğu kaynaklara dayanan kitabın genel temasını “Osmanlı’da birey” olarak özetleyebiliriz.
Pop ve edebiyat
Haberin Devamı