“Masumiyet”in kapağı Facebook fotoğrafı bile oldu

Masumiyet Müzesi çıkalı daha bir hafta olmadan (bu yazı Çarşamba yazılıyor) satışı yetmiş bine ulaştı ve romanın ikinci baskısı yapılıyor

Haberin Devamı

Benim tahminim romanın satışının çok rahat 200 binin üzerine çıkacağı yönünde. Çünkü özellikle internette şöyle bir dolaşırsanız, okurların romana olan ilgisinin ne denli büyük olduğunu görürsünüz. Mesela Google’da “Masumiyet Müzesi”ni aradığınızda 318 bin sonuç çıkıyor. Ayrıca piyasaya çıktığı günden bu yana romanla ilgili forum sitelerinde sürekli tartışmalar yapılıyor. Sanal sözlüklerde ve bloglarda ise roman hakkında peş peşe yazılar yayınlanırken hayranlar Facebook’ta sayfalar açmaya başladı. Hatta kitabın kapağını Facebook’unda profil fotoğrafı yapanlar da var, MSN’inde kullananlar da. Dahası bir blogda romanın ana kahramanı Kemal’in ayrıldığı nişanlısı Sibel’le ilgili “Hepimiz Sibel’iz” isimli, manifesto tarzında bir yazı bile yayımlandı. İşte “Masumiyet Müzesi”nin @ hali...

İşte örnekler:
Akşam, iş çıkışı en yakın kitapçıdan edindiğim kitap. Muhteşem bir kapağa sahip. Birkaç sayfasını ayaküstü okuyabildim. MSN, Facebook avatarı ve masaüstümü bu fotoğraf süslüyor. Söz konusu fotoğraf Orhan Pamuk’un arşivinden alınmış. (Bireyinbiri, Ekşi sözlük, 29.08.2008)

Sıcağa mıcağa aldırmayıp, koşarak kitapçıya daldım; alır almaz da hemen oracıkta ilk iki bölümünü okuyup eve geldim; ve fakat böyle çok beklediğim ve okurken zevk alacağımı bildiğim/ hissettiğim her kitapta olduğu gibi bunda da okumaya başlamayı hem ağırdan alıyor/ erteliyor hem de deli gibi merak ediyorum. Şeytan diyor aç son bölümünü oku! Sonra baştan başla. Yapsam mı acep!
Bir not da İletişim Yayınları’na: Kardeşim ne cimriymişsiniz yahu kitabın afişini yollama sayısında! Aldığım kitapçı bile 2 tane istediklerini ama tek bir tane yolladığınızı söyledi. Ne vardı yollasaydınız 20- 30 tane, kitapçımız verseydi bize tane tane; assaydık duvarımıza. (Lula Lilian, Ekşi Sözlük, 29.08.2008)


Almanca versiyonunu (Manuskript) okumaya başladık ve soluğu Çukurcuma’daki “Masumiyet Müzesi”nde aldık. Yazar; (sevdiği kişiyle kendisinin) iki kişinin ellerinin değdiği her şeyi toplamış müzeye. İki kişinin birlikte içtiği izmaritler bile varmış müzede. Kitaba gelince... Yazarın eski romanlarına göre çok daha kolay ve rahat okunan bir kitap. http://maredostrum.blogspot.com


Dün “İnci Küpeler” başlıklı bölümü okudum... Baş döndürücü bir naiflik var... Anlatıcı karakterin babası ile lokantada yemek yerken konuştukları şeyler... Nasıl iç burkuyor... Bugün ise, “Merhamet Apartmanı” başlıklı bir bölüm yayınlanacak... (Erman Sakrak, Facebook)


Hepimiz Sibel’iz

Evet, hepimiz Sibel’iz. “Masumiyet Müzesi”nin Sibel’inden bahsediyorum. Hani Paris’lerde okumuş, ama romanın sonlarında Kemal ile bir aylık (aslında 3 ay) birlikte yaşadığı zamanı Orhan Pamuk’tan yazmamasını rica eden kadın. Genç, güzel, neşeli, üniversite mezunu... Gel gör ki, kayınvalidesiyle aynı cümleleri kurup aynı davranışları gösteren bir genç kadın.
Hepimiz Sibel’iz bu coğrafyada; kendini en modern sanan bir bakarsınız annesinin istediği masalın ardına saklanarak, “sandık parası” istetir erkek kardeşine, baba evinden çıkmadan gelinliğiyle. Ya da haber yolluyor baba evinden nişan bohçasında terlik olmadığını/ alınması gerektiğini!
Hepimiz Sibel’iz: Sevişmemeyi yüceltip, sevişenleri yerip -içten içe ölüp bitsek de sevişmek için- evlenebilmek için katlanıyoruz. Tutarsızlık diz boyu olduğundan es kaza Sibel gibi sevişmişsek de bunu haniyse adamın sağlığı/ vatanın bekası için yaptığımız anlamlarını yükleyerek işi sevişmenin dışında her role sokuyoruz.
(Handan zaman, http://handannkaleminden-handan.blogspot.com)

DİĞER YENİ YAZILAR