Llosa tutkunun romanını yazdı

Mario Vargas Llosa’yı “Kent ve Köpekler”, “Üveyanneye Övgü”, “Yeşil Ev”, “Yüzbaşı ve Kadınlar Taburu” isimli kitaplarından ve Nobel Edebiyat Ödülü aday listelerinden tanıyoruz. Bir de 1990 yılı Peru başkanlık seçimlerindeki yenilgisiyle... Ve ne yazık ki, Irak konusunda Amerika’ya verdiği destekle de...

Haberin Devamı

Ama onun bu siyasi vasatlığına kapılıp Can Yayınları’ndan çıkan “Cennet Başka Yerde” romanından uzak durmak büyük kayıp olacaktır. Çünkü bu romanın kahramanları iki tarihi kişilik: Ünlü ressam Paul Gauguin ve hiç tanımadığı anneannesi. Onları aynı romanın kahramanı kılansa aralarındaki kan bağı da değil, tutkularının peşinden gitmeleri ve kendilerine ait bir cennet tarif etmiş olmaları.
Paul Gauguin’in tutkusunu ve hikâyesini az çok biliyoruz. Bu, borsacıyken yani paraya para demezken, mutlu bir aile hayatı varken resim tutkusuna kapılan yaratıcı bir kişiliğin hikayesidir. Saygın bir burjuvadır ama yaratıcılığın bir yan etkisi olarak bohem hayatına tutulup yoksullaşmıştır. Çünkü ona göre resim yapabilmek için bir dizi medeni kuraldan uzaklaşmak gerekmektedir. İşte bunun üzerine de Avrupa’yı terk edip Tahiti’ye yerleşir. Ama “medeniyet” buraya da uzanmıştır, hem de sömürgecilikle. İşte burada Avrupalı aristokratlar tarafından dışlanır, dahası para sıkıntısı ve hastalıklar da peşini bir türlü bırakmaz. Ama yine de ormanın derinliklerinde “medeniyet”ten uzak yerlilerin arasında mutluluk tarifini yapacaktır.

“MADAM ÖFKE”
Gauguin’in anneannesine gelince...
Flora Tristan da tıpkı torunu gibi bir düzen karşıtıdır. Kendisi sosyalist feminizmin kurucularından. Yakınları tarafından “Madam Öfke” olarak anılacak kadar da hayatını kadın ve işçilerin temel hak mücadelesiyle geçirmiştir. Ama ne iyi bir eğitim alabilmiş ne de hayata mutlu bir başlangıç yapabilmiş. On altı yaşında evlendirilmiş, kocasıyla yaşadıklarından ötürü cinselliği erkeklerin kadınlardan intikam almak için kullandıkları bir şiddet olarak görmüş. (Ne tuhaf yıllar sonra torunu da burjuvazinin kurallarından arındırılmış bir cinselliğin peşine düşecektir.) Üçüncü çocuğunu doğurduktan sonra her türlü baskıyı göze alarak evini terk etmiş, geçinmek için hizmetçilik yapmış, sosyalist hareketlere katılmış, eğitimsiz olduğu için de dönemin entelektüellerince küçümsenmiş ama dünya kadın hareketi içinde önemli bir yer edinmiştir. Yani hiç görmese de torunu gibi o da insanoğlu için mutluluğun olduğuna inanmış. İşte “Cennet Başka Yerde” bu iki tarihi kişiliğin mutluluk arayışını konu alan mutlaka okunması gereken bir roman.

DİĞER YENİ YAZILAR