Çünkü Apollon tarafından lanetlenmiştir. Güneş tanrısı ona “geleceği görme ama buna rağmen kimseyi ikna edememe” yeteneği vermiştir. Tıpkı küresel ısınma konusunda bizi her gün bıkmadan usanmadan uyaran bilim adamları gibi. Çünkü küresel ısınmanın doğuracağı senaryolara (sıcaklığın 10,60 ve 100 derece artacağını öngören üç senaryo) rağmen devletler, uluslararası ölçekli şirketler ve tabii bizler tarafından onların sözleri pek de dikkate alınmıyor. Dahası altarnatif enerjiler aramak, onları hayata geçirmek yerine dünya petrol kavgasını sürdürmekte de kararlı.
Yapı Kredi Yayınları’nın Doğan Kardeş dizisinden çıkan “Yeryüzünün Acısı” isimli kitap, bu önemli sorunu çocukların ve yetişkinlerin anlayabilmesi için röportaj tekniği ile kaleme almış. Felsefeci, sosyolog ve çizgi roman yazarı olarak tanınan Frédéric Lenoir’in sorduğu soruları yanıtlayan kişi ise 1966’dan beri Centre National de Recherche Scientifique- CNRS’in (Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi) yöneteciliğini sürdüren Hubert Reeves. Montreal Üniversitesi profesörlerinden olan Reeves’ın kitap boyunca altını çizmeye çalıştığı ise küresel tehlikenin çoktan başladığına inanmamız gerektiği. Bunda da haklı çünkü küresel tehlike ilgili olarak tüm dünya insanlarının beklentisi hep ileriye dönük olmuştur. Kimi okuduğu ya da izlediği bilimkurgu kitabının ya da filminin etkisiyle “Her şey 2060 yılının bilmem ne sabahında başlamıştı” diye bir cümleyle tehlikenin geleceğini sanır kimi de kutsal kitaplardaki kıyamet tarifleriyle. Oysa Reeves’in anlattıklarına kulak verirsek tehlikenin çoktan başladığını görürüz. Çünkü günümüzde her on yılda bir canlı türlerinin yüzde 1-10 kadarı yok oluyor, bu da yaklaşık yılda 27 bin tür demek. Dahası memelilerin yüzde 25’i (bin yüz otuz tür) ve kuş türlerinin yüzde 12’si tehdit altında. 2050 yılına geldiğimizde canlı türlerinin yüzde 30’u da tükenmiş olacak.
Yani pek çok insanın düşündüğü gibi küresel ısınmanın kendisini ya da çocuklarını etkilememesi söz konusu bile değil. Aynı şey buzullar için de geçerli. Herkes dünyanın Kuzey Kutbu buzullarını erimesi ile tehlikeye gireceğini ve bunun da daha uzak bir zaman diliminde gerçekleşeceğini sansa da Reeves, meselenin çok daha yakınımızda olduğunu söylüyor. Çünkü 1960’lardan itibaren dünyadaki karlı alanlar yüzde 10 oranında azalmış durumda. Aşırı soğukların sıklığı yüzde 2 azalırken aşırı sıcakların ne kadar arttığını artık hepimiz biliyoruz. Dahası Kuzey Kutbu’ndaki buzulların yüzde 40 oranında azaldığının da altını çizelim. Bir yıl içinde gerçekleşen su baskınlarının ve kasırgaların sayısına gelince... 1950’den günümüze kadar tam beş katına çıkmış durumda. Dahası artık Kenya’daki fil sürülerinin üzerinde tüm görkemiyle yükselen Kilimanjaro dağlarının ölümsüz karları bile erimeye başladı ve uzmanlar yirmi yıl sonra tamamen yok olabileceğini söylüyorlar... Tabii önlem alınmazsa. Ama kim bilir, belki de lanetlenen Kassandra değil de petrol için birbirini katleden insanoğludur.
Kassandra’nın kehaneti
Yunan mitolojisinin “felaket tellalı”dır Kassandra. Truva’nın işgal edileceğini önceden görmüş, haber vermiş ama kimseyi ikna edememiştir
Haberin Devamı