0rhan Pamuk’un listesindeki ilk isim Javier Marias’tı. Ancak İspanyol yazar Pamuk’un da söylediği üzere Türkiye’de pek tanınan biri değil. Oysa 55 yaşındaki yazarın eserleri otuza yakın ülkede yayımlandı, Uluslararası Dublin Edebiyat Ödülü de dahil olmak üzere pek çok ulusal ve uluslararası ödüle layık görüldü ve kendisi bugün İspanyol edebiyatının en büyük isimleri arasında gösteriliyor. Türkiye’de ise onu sınırlı bir okur kitlesi tanıyor. Mesela Türkçe’ye çevrilen ilk kitabı “Beyaz Kalp” (Gendaş Yayınları) sessiz sedasız yayımlanmıştı. Marias’ın yazarlık serüveninin ikinci kitabı olan “Ufkun Öte Yanı” (Everest Yayınevi) için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
ROMAN İÇİNDE ROMAN
Roman içinde roman tekniği ile yazılan ve “Konusu nedir?” diye sorulsa bir türlü yanıt verilemeyen bir romandı bu. Çünkü Marias’a göre ne zaman bir öykü ya da anektod anlatmaya kalksak olaydan uzaklaşır araya başka şeyler de alırız. İşte Marias, romanını bu mantık üzerine kurgulamış. Bilme arzusu ve bunun imkansızlığını anlatan romanının sonunun açık olmasını ise Henry James hayranlığına bağlıyor. Çünkü onun da romanlarının sonu hiç kapanmaz.
Orhan Pamuk’un listesinin ikinci sırasında ise edebiyatını övdüğü ancak siyasal duruşunu eleştirdiği bir yazar vardı: Peter Handke. Çünkü Pamuk’un da altını çizdiği üzere Handke “Miloşeviç’i desteklemek” gibi bir yanlış yaptı. Türkiyeli okurlar ise onu “Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi” (Ayrıntı Yayınları) kitabı ile tanıyor. Bu amaçsız bir cinayet işleyen ve polisin kendisini yakalamasını bekleyen bir futbolcunun anlatıldığı bir gerilim romanıydı. “Solak Kadın”, “Hiç Kimse Koyunda” isimli kitapları da Türkçe’ye çevrilen Handke’nin bu hafta çıkan kitabı ise edebiyat ve sinema tarihinin en ünlü kahramanlarından birini yeniden yorumluyor; “Don Juan”ı. Alman dilinin 20. yüzyılın ikinci yarısındaki en özgün yazarları arasında gösterilen Handke’nin bu romanının (Don Juan, Can Yayınları) “tersine çevrilmiş bir Don Juan öyküsü” olarak tanımlayabiliriz. Çünkü bu kez kadınları baştan çıkaran bir erkek değil, bir gezgin söz konusu.
MUSEVİ KARAKTERLER
Orhan Pamuk’un Nobel listesinde yer alan Philip Roth’a gelince... Roth İsveç Akademisi’nin de listesinde yer alan bir yazar. Biz ise onu “Portnoy’un Feryadı”, “Aldatma” ve “Bir Komünistle Evlendim” kitaplarıyla tanıyoruz. Arka kapak yazısında “Erkekliğin kitabı” olarak tanımlanan “Portnoy’un Feryadı” okurları tarafından ise “gülmekten kırıldım” sözleriyle tarif edilmişti. Çünkü bu bir erkeğin cinsel gelişimini, büyümek denilen o azap verici süreci ve orta sınıf aile yapısını “açık açık” ve mizahi bir dille antalan bir kitaptı. Hemen her kitabında kahramanları Yahudi olan Roth’u meşhur eden kitap ise 1959’da yazdığı “Goodbye Columbus”tur. Milliyet Yayınları tarafından basılan ancak bugün baskısı tükenen bu kitabı başrollerinde Anthony Hopkins ve Nicole Kidman’ın yer aldığı ve aynı adı taşıyan filmden de hatırlayacaksınız. Roth’a Pulitzer getiren bu kitap farklı iki sosyal sınıfa ait iki Musevinin tuhaf ilişkisini konu alıyordu.
“New York Üçlemesi”, “Leviathan”, “Ay Sarayı”, “Yanılsamalar Kitabı”, “Yalnızlığın Keşfi” kitapları ile (Can Yayınları) Türk okurunun gönül sarayında büyük bir yeri olan Paul Auster de Orhan Pamuk’un Nobel listesinde yer alan yazarlardandı. Rastlantıları kurgulamakta usta olan yazarın adını “Köprüdeki Lulu” filminde yönetmen, “Smoke” filminde ise senarist olarak görmüştük. Orhan Pamuk’un arkadaşı da olan Auster, sadece Amerikan edebiyatının değil dünya edebiyatının da en büyük yazarlarından.
KİMSE YÜZÜNÜ GÖRMEDİ
Thomas Pynchon’a gelince... O ortalarda görünmeyi sevmeyen münzevi bir yazar. Öyleki dünyanın en önde gelen gazetelerinde bile en yeni fotoğrafı 16 yaşına ait. Bir ara Sunday Times’ın bir muhabiri günlerce evinin önünde bekledikten sonra onu ancak arkadan çekmeyi başarabilmişti. Ama “The Simpsons”un iki bölümünde yer aldı, dahası kendi kendisini seslendirdi. Ne yazık ki bu görkemli yazarın Türkçe’de kitabı yok.
Pamuk’un listesinde yer alan son isim ise Umberto Eco. “Gülün Adı”, “Foucault Sarkacı”, “Baudolino”, “Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi” romanlarıyla tanıdığımız yazar dünyanın en önde gelen gösterge bilim ve ortaçağ tarihi uzmanlarından. Romanları sayısız ansiklopedik ve sözlü tarihe ilişkin bilgi içeren yazarın “Foucault Sarkacı” romanı, Dan Brown’un şöhrete ulaştırdığı Tapınak Şövalyelerini ve gizli planlarını konu alıyordu. Sinemaya uyarlanan “Gülün Adı” romanı ise Ortaçağ felsefesi ve dini anlayışını gülmek üzerinden ele almıştı. Filme de uyarlanan ve başrolünde Sean Connery’nin rol aldığı film tüm dünyada büyük beğeni toplamıştı.
İşte Orhan Pamuk’un Nobel adayları
Orhan Pamuk, Yasemin Çongar’a verdiği röportajda “Ben olsaydım bu kişilere verirdim” diyerek kendi Nobel listesini de açıkladı. Böylece biz okurlara da güzel bir okuma listesi sunmuş oldu. İşte Pamuk’un seçtiği yazarlar ve en iyi kitapları
Haberin Devamı