Hafta sonu ne yapsak (3)

Haberin Devamı


- Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde gitsek... Otoyolun arasında bir vaha gibi duran bu güzel bahçede dolaşsak. Dünyanın ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen bitkileri görsek. Mesela 1890 yılında Japonya'dan geri dönerken batan Ertuğrul Fırkateyni'nde ölen 587 denizci anısına dikilen 587 Japon kirazı ağacını görsek. Ya da tüm dünya ve Türkiye'nin dört bir yanından getirilen meşe ağaçlarını... Gördüklerimiz karşısında etkilenip bahçenin bitki ressamlığı veya bahçıvanlık kurslarına yazılsak. Baharda balkonumuzda ya da bahçemizde çiçek açtırsak. (Ataşehir, Fatih Sultan Mehmet Caddesi, TEM Anadolu Otoyol Kavşağı)

- Baudelaire'in ünlü "Kötülük Çiçekleri" şiirini okusak.

- Tarihi Yarımada’ya gitsek. Eminönü Yeni Cami'nin önünde dursak, güvercinlere yem atarak oyalansak, gelip geçeni seyretsek. Tembellik yapsak. Sonra Mısır Çarşısı'na yönelsek. Aktarları gezsek; bitki çayları alsak. Elma çayını tercih etsek, yanında çubuk tarçın almayı ihmal etmesek. Ardından peynircilere gitsek. Türkiye'nin dört bir yanından gelen peynirleri, zeytinleri seyretsek. Aklımıza Artun Ünsal'ın o muhteşem kitapları gelse; "Türkiye'nin Peynirleri/ Süt Uyuyunca" ve "Ölmez Ağacın Peşinde; Zeytin." Sonra Türkiye'nin dört bir yanını gezip araştırarak işini yapan Dorukoğlu'na girsek; tatsak-alsak, tatsak-alsak... Peynirler üzerine uzun uzun konuşsak... Hatta bir de çay söylesek, sohbeti derinleştirsek.

Duke Ellington ve güzel kızlar

- Oradan Tophane'ye geçsek... Nargilecilere takılsak, tavla attırsak. Acemiysek de oynasak, hamle saysak, karşımızdaki usta oyuncuyu delirtsek, bir de üstüne kazansak. Çıkışta Boğazkesen Caddesi'ndeki Mixer'e gitsek. Dokuz sanatçının "Salt Soyut" isimli sergisini gezsek. Her şeyin örneklerle anlatılıp somutlaştırıldığı bir dünyada soyutlayarak anlatmanın provakatifliği üzerine düşünsek.

- Pazar günü saat 11.00'de radyoyu açsak, frekansımızı Joy FM'e ayarlasak, güne "Kerem Görsev'le Caz" programıyla başlasak. Aklımıza genç yaşta öleceğini bilerek ama dolu dizgin yaşayan Boris Vian ve onun "Günlerin Köpüğü" romanı gelse. Daha doğrusu "Gelmiş geçmiş en güzel aşk romanı" olarak anılan bu kitabın başındaki cümleyi hatırlasak; "Hayatta iki gerçek şey vardır; biri Duke Ellington'un müziği, diğeri tüm güzel kızlarla sevişmek..." Vian'ın bu ünlü caz sanatçısına olan hayranlığını düşünüp gülümsesek.

- Boris Vian'ın hayatı gibi kısacık hayat süren iki şairin hikayesini izlesek.Yani "Kelebeğin Rüyası"na gitsek... Biri 22’sinde, diğeri 25’inde ölen Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu'nun hüzünlü hikayelerini görsek. Çıkışta bu iki şairi daha iyi tanımak için yeni çıkan "Mektubun Avcumda" kitabını alsak. Veremden muzdarip Rüştü Onur'un öleceklerini bile bile evlenmeye ikna ettiği tifo hastası karısına yazdıklarını okusak. Hatta evlilikleri sadece üç ay sürebilen bu âşıkların Ortaköy’de yan yana yatan mezarlarını ziyaret etsek. Güzel dualar ve dileklerde bulunsak. Rüştü Onur'dan iki güzel satır okusak.

DİĞER YENİ YAZILAR