Jorge Luis Borges’in ‘Babil Kitaplığı’ seçkisi yıllar sonra tekrar yayımlandı. Bu 28 kitaplık seride Borges’in eşine verdiği söyleyişi de yer alıyor.
Jorge Luis Borges sadece olağanüstü bir yazar değil aynı zamanda ilham veren bir okurdu. Bu tutkusuna görme yetisini kaybetmesi bile engel olamamıştı. Edebiyat okurları için onun Arjantin Ulusal Kütüphanesi’nin Müdürlüğü‘nü yürütmesi ise, başlı başına bir metafordur. Çünkü Borges, Peron’un ölümüyle getirildiği bu göreve başladıktan sonra genetik bir hastalıktan ötürü görme yetisini kaybetmişti. Hatta şöyle diyordu sadece gerçek hayatımızın değil, hayal dünyamızın da gelmiş geçmiş en güzel eserlerini kaleme alan yazar: “Bu, bana aynı anda hem 800 bin kitabı, hem de karanlığı veren Tanrı‘nın muhteşem bir ironisi.”
Okurlar için, Borges ve dünyanın tüm kitapları arasındaki ilişkiyle örülü olan metafor o kadar güçlüdür ki, bu durum Umberto Eco’ya dünya çapında ün getiren “Gülün Adı“ romanına da yansımış, romandaki kör kütüphaneciyi yazar, Borges’ten esinlenerek kaleme almıştır.
Bu yüzden Borges sadece yazdıklarıyla değil okuduklarıyla da her daim takip edilmiştir. Neyse ki, yazar bir “Babil Kitaplığı“ listesi hazırladığı için biz fani okurlarının onun okuduğu kitapları öğrenmek için bir dedektiflik yapması çok da gerekmemiştir. En azından gerçeküstü edebiyat okumaları için.
Zira yazarın, bir hikayesinden adını alan “Babil Kitaplığı“ Borges’in en sevdiği ve dünya edebiyatından seçtiği ve kendi iki hikaye kitabının da yer aldığı 28 kitaptan oluşan nefis bir seçkidir.
İşte bu seçki daha önce Dost Kitabevi tarafından yayımlanıyordu. Ama sonra ne olduysa bu yayın durdu ve biz Borges’in hayal dünyasındaki bir okur olarak (yoksa Chuang Tzu’yu rüyasında gören kelebek olarak mı, bilemedim) kapısız ve penceresiz bir taş binanın daire şeklindeki tek odasında (Borges, Bir Rüya) hapsolup kalmıştık.
Bu nedenle Kırmızı Kedi Yayınevi’nin Borges’in “Babil Kitaplığı“ dizisini yayımlamaya başladığını öğrenince çocuk gibi sevindim. Hatta dizinin yayımlanan ilk iki kitabını; Borges’in “25 Ağustos ve Diğer Öyküler”i ve Leon Bloy’un “Sevimsiz Öyküler”ini ilk kitaplarını almış bir öğrenci gibi göğsümde tutarak taşıdım.
Kırmızı Kedi Yayınevi, bu 28 kitaplık seriyi daha önceki çevirileri gözden geçirerek ya da bazılarını baştan çevirerek yayımlayacağı gibi başka bazı değişiklikler de yapmış. Mesela “25 Ağustos ve Diğer Öyküler”de Enis Batur’un Borges’i anlattığı bir önsöz ve yazarın eşi Maria Ester Vasquez’e verdiği bir söyleşi de yer alıyor.
Ama en önemlisi en sona bırakılmış, ben de öyle yaptım: “Babil Kitaplığı“ daha önce Türkçeye çevrilmemiş bir Borges kitapla bitecek, “Rüyalar Kitabı“yla.