ürkiye’de yazarlar, gazeteciler ve sanatçıların buluşma mekânları genelde meyhanelerdir... Ama VatanKitap olarak, biz bir süredir bu geleneği tersine çevirip pazar kahvaltılarında buluşuyoruz. Çünkü günlük iş koşturması içinde unutsak da, pazar kahvaltıları meyhane sofraları kadar muhabbete açıktır. Üstelik masaya oturan kendini sanki bir aile sofrasında, onun sıcak ortamında hisseder. İşte bu nedenle VatanKitap ailesi olarak geçen pazar üçüncü kez kahvaltı masasına oturduk. Mekanımız, Beyoğlu’ndaki Dilek Pastanesi’ydi. Pastane, kafe ve restoran konseptini birleştiren beş katlı bu güzel mekanın en üst katı bize ayrılmıştı. Genç ama bir o kadar da şefkatli ev sahibimiz Sena Çiçekçi’nin bizim için hazırlattığı özenli sofrada (menemen gerçekten çok güzeldi) hem sohbet ettik hem de bir güzel yedik. İşte “Geleneksel VatanKitap Kahvaltısı 3’ten” notlar...
* İlk gelen, VatanKitap’ın “Türk edebiyatında kadın” başlığı altında toplayabileceğim yazıları ile beni her defasında şaşırtmayı bilen, gazeteci Kerem Çalışkan’dı. Ne yazık ki, Çalışkan bir bardak çay içtikten sonra gitmek zorunda kaldı.
* Yeni kitabı “Öfkeli Yıllar” ile Türkiye’nin bugünkü meselelerinin nedenlerinin geçmişte saklı olduğunu bir kez daha hatırlatan Altan Öymen her zamanki gibi dakikti. Saat tam on ikide içeri girdi. Ne de olsa Öymen dakikliği ile de ünlüdür. Deneyimli bir gazeteci ve siyasetçi olduğu için kendisine gün boyu bol bol “Ne olacak bu memleketin hali?” diye soruldu.
* THY Eski Genel Müdürü, Coca Cola’nın Viyana merkezli Orta Avrupa, Avrasya ve Orta Doğu Grubu Başkanlığını yapmış Cem Kozlu da kahvaltımıza katıldı. THY’yi bir dünya havayolu şirketi yapan ve bunun hikâyesini “Bulutların Üstüne Tırmanırken” isimli kitabında toplayan Cem Kozlu, kendisinden tam tahmin ettiğim üzere 12.15’te içeri girdi. (Çünkü buluşma saati için 12.00-12.30 demiştik ve o ortalamasını almıştı!) Cem Kozlu, Eklerden Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Güney Öztürk’le sohbet etti. Sohbetin konusu ise son kitabı “Liderin Takım Çantası” ve bu kitapta ipuçlarını verdiği babasının son derece özel kişiliğiydi. Kozlu, daha sonra Leyla Umar ve Altan Öymen’le de keyifli sohbetler yaptı.
* Günün yıldızı elbette, Türk basının divası Leyla Umar’dı. Leyla Hanım, anıları ile herkesi mest etti. İstek üzerine; Fidel Castro ile yaptığı röportajı, onunla yemek pişirmesini ve bu röportajın satır aralarını bizi kırmayıp bir kez daha anlattı.
* Uzman bir Virginia Woolf çevirmeni olan Oya Dalgıç hem Leyla Umar’la hem de Altan Öymen’le sohbet etti. Oya Dalgıç’ın Selim İleri ile arkadaş olduğunu, bir zamanlar hep birlikte haftada en az üç gün meyhaneye gittiklerini öğrenmekse benim için sürpriz oldu.
* Selim İleri her zamanki gibi çok zarif ve etkileyiciydi.
* Zaman zaman “Ulusalcı” bulunan Enver Aysever ile Kürt meselesindeki hassasiyeti ile bilinen Ahmet Tulgar’ı yan yana oturtmaksa benim hınzırlığımdı. Ama ikisi de medeni birer kişilik ve aynı gazetenin (Birgün’ün) yazarı olduğu için hain planım işe yaramadı! Zaten yanlarında Kalem Ajans’ın genç ve ileri görüşlü sahibi Nermin Mollaoğlu vardı. Bilenler bilir onun olduğu yerde yükselen ses ancak bir kahkaha olur.
* “Başkasını Seviyorum” isimli romanı ile edebiyat dünyasına hızla giren, çok satanlar listelerinde kendine hatırı sayılır bir yer edinen NTV Genel Yayın Yönetmeni Ömer Özgüner ise her zamanki gibi çok sempatik ve keyifliydi.
Yarım asırlık bir mekan!
Bize ev sahipliği yapan ve tüm konukların keyifle kapıdan çıkmasını sağlayan Dilek Pasta Cafe Restaurant’ın aslında 50 yıllık bir hikâyesi var. 50 yıl önce, Fatih’te pastane olarak kurulan bir zincir bu. Ayrıca Türkiye’deki ilk pastane, cafe, restaurant konseptini bir araya getiren kuruluş. Öyle ki Dilek Grubu’nun 11 şubesinde bugün kazandibinden baklavaya, düğün pastasından profiterole, makarnadan wok yemeklerine, salatadan pizzaya, fajitadan burgere kadar geniş bir mönü bulabilirsiniz. Ama tereyağı yerine saf krema ile yapılan ve bu nedenle daha hafif bir tatlı olan Dilek baklavası ise tabii ki en favori yemeklerden.
Bizim kahvaltı yaptığımız Beyoğlu Dilek beş katı ve iki terasıyla her zevke ve ihtiyaca hitap eden ve sabah 07.00’den gece yarısına kadar hizmet veren bir mekan. Doğum günü partisi de düzenleyebilirsiniz bizim gibi özel kahvaltı ve yemekler de... İsteyen pazar günleri açık büfe kahvaltısına da katılabilir. Ama benim için bu mekanı özel kılan, “Kırmızı Oda”sı. Çünkü iş toplantıları, görüşmeleri için tasarlanan bu oda pek çok röportajımda beni kurtaran bir mekan olmuştur. Çünkü kapısını kapattığınız anda size sakin ve şık bir ortam sunuyor.
(İstiklal Caddesi, No: 179. Odakule’den geçince sol çarprazda göreceksiniz. Tel: 0212 292 77 67)
Edebiyat, anı, siyaset ve bir de menemen!
Haberin Devamı