Dersimiz; Dersim...

Haberin Devamı

Açıkçası zor bir ders bu. Size geçer notu verecek olansa sadece bilginiz değil vicdanınız da. Ama bu öyle bir vicdan olabilir ki; bir yanını duyarken diğer yanına sağır kesilebilirsiniz. “Sophie’nin Seçimi” gibi korkunç bir noktaya bile varabilir. İşte böylesi zor bir ders Dersim. Bu nedenle bu konudaki yorumunuz büyük bir ahlâki ve akıl sınavı olacak. Ve ilk ders şu ana kadar öğrendiğiniz, duyduğunuz her şeyin bir spekülasyon olabileceği ön koşulunu kabul etmekle başlayacak. Bunu yapabilir misiniz? Oy verdiğiniz partinin söylediklerini ya da tavsiyeleri ile size rol modeliniz olmuş en sevdiğiniz öğretmeninizi sorgulayabilecek misiniz?
Dahası yıllardır bükemediğiniz eli öpmüş olmanın çaresizliği ile yüzleşebilecek misiniz? Dahası bu çaresizliği itirafınızın başka bir bileğe güç katacağı gerçeği ile de...
Zor bir ders Dersim.
Herkesin ve her şeyin hatta kişinin kendi iç sesinin bile kutuplaştığı bir coğrafyada tarihin en çirkin olaylarından biriyle yüzleşirken; “Herkes biraz susun, önce ödevime çalışmak istiyorum” diyebilecek misiniz? Bu cesarete ama en önemlisi bu vicdan özgürlüğüne sahip misiniz? Değilseniz, günlük siyasi tartışmalar içinde siz kararınızı çoktan vermişsiniz demektir ki, kendinizi yorup bu ve benzeri yazıları okumanıza da gerek yok.
Ama biliyorum... Bazılarının içi rahat değil. Onlar öğrenmek istiyor. Çünkü biliyorlar ki, tarihteki büyük olaylar, katliamlar birer travmadır ve bilinçaltına itildikçe daha da derinleşir. Bir süre sonra sadece mağdurunu değil tanığını da ele geçirmeye başlar.
Elbette itiraf kolay değil. Tarih büyük bir kurgudur ve herkes kendi hikâyesi üst kurgu olsun ister. Ve bu hikâye sanıldığı gibi yaşanan değil, anlatılmak istenendir. Biraz gerçek, biraz da (en masum tanımıyla) abartıdır. Ya da bir kısmı nedense hiç anlatılmaz, unutuluverir. Bu yüzden gerçeği görmek için hikâyelerin toplamına bakmak gerekir. Onların genel hatları bize ne olduğunu söyleyecek, satır aralarına sıkışmış ayrıntılar da vicdanlarımıza seslenecektir. Yoksa ortaya çıkacak olan bu kez de sırlarla dolu kutuplaşmış iki tuhaf tarih olacaktır...

Dersim kitapları

* Dersim Harekatı ve Cumhuriyet Bürokrasisi 1936-1950/Derleyen: Tuba Akekmekçi, Muazzez Pervan/Tarih Vakfı
Tunceli milletvekili Necmeddin Sahir Sılan’ın talebi üzerine çoğu, yerel yöneticiler tarafından kaleme alınan raporlardan oluşan kitapta Dersim/Tunceli sorunu da var. Birincil kaynak özelliği taşıyan bu raporlar, Dersim “harekâtı” öncesi ve sonrasında yaşananların boyutlarını gösteriyor.
* Dersim Kürt Tedibi 1937-1938/Yazar Mahmut Akyürekli/KitapYayınevi
Kitap raporlardan, arşiv çalışmalarından, döneme dair Meclis tutanakları ve olayları yaşayanların sözlü tanıklıklarını içeriyor.
* Dağların Kayıp Anahtarı: Dersim 1938 Anlatıları/Cemal Taş/İletişim Yayınları
“Sözlü tarih çalışması” niteliği taşıyan “Dağların Kayıp Anahtarı” insan öykülerinden ve dramlarından oluşuyor.
* Ma Sekerdo Kardaş - N’etmişiz Kardaş: Dersim 38 Tanıklıkları/İlhami Algör/Doğan Kitap
“Ma Sekerdo Kardaş?” Surbahan’dan sürülen birkaç ailenin hafızasından hareketle 1938-48 aralığına bakıyor. “Dersim’de 1938’de ne oldu, neden oldu, nasıl oldu?” sorularına değil, “Sonra ne oldu?” sorusuna cevap arıyor.
* Herkesin Bildiği Sır: Dersim/
Der: Şükrü Aslan/İletişim Yayınları
Kitap Tunceli’de büyüyenlerin hikayelerinden oluşuyor.

Bir gay niye erkek sevgiliden gocunsun?

Aşağıdaki alıntı Ayşe Kulin’in son kitabı “Gizli Anlar Yolcusu“ndan. Kitapta benzer çok cümle var. Gay aşkı konu alan bir romanın kahramanı niye gaylikten gocunur? Bu bakış açısını bir türlü çözemedim, belki siz yardım edersiniz: “Mutlaka, buluşabileceğimiz bir evimiz olmalıydı. Oysa evli erkeklerin bir garsoniyer tutmaları hayat boyu ne kadar da itici gelmişti bana. Ne küçük düşürücü, ne utanç vericiydi. Oysa şimdi tam da bunu yapmak üzereydim. Acınacak haldeydim, ikiyüzlülük ancak bu kadar olabilirdi. Sevgilim vardı, üstelik erkekti ama ben bundan gocunmazken, garsoniyer tutmaya utanıyordum!”

DİĞER YENİ YAZILAR