Ya da ‘bir fırsat bulup tekrar okusam’ dediğiniz...” Bu kadar basit! Yoksa “tatil kitabı” diye bir tür yoktur, olduğunu iddia edenler de saçmalamaktadır. Bana gelince... Birkaç günlük tatilime Margueritte Duras’nın “Sevgili”sini alıp gittim. Kaçıncı okuyuşum, artık bilmiyorum. Beş, altı... Sekiz de olabilir. Biliyorsunuz, sinemaya da uyarlanan bu olağanüstü roman sadece 98 sayfadır. İncecik. Ama her defasında o kadar çok durarak, gözlerimi sustururum ki, kitap uzun süre bitmez. Tıpkı bu okuyuşumdaki gibi, kitap beş gündür hâlâ yarısında. Beni saatler süren sessizliğe sürükleyen ise hep aynı soru: “Bu aşk için bir ihtimal daha yok mu?”
Düşünüyorum da, galiba yok. Koşulları içinde olabilecek en güzeli yaşanmış. Biraz daha sürse belki kendine ihanet edecek. “Neydi hikâye” diye soranlar için, bir özet: 15 yaşındaki yoksul beyaz bir kadının kendinden iki kat yaşlı zengin bir Çinli’yle birlikte olması, kadının ailesinin bu ilişkiyi parasal yardımlardan ötürü kabullenmesi... Koşullar ne kadar çirkin. Hatta iğrenç değil mi? Ama işte aşk bir kopuş, sıçramadır. Tabii direnebildiği yere kadar. Ve ne yazık ki, bazı aşkların yazgısı başından bellidir: Miadı bellidir. Onlarınki gibi. İkisi de birbirini ilk fark ettikleri o nehir yolculuğunda bir gelecekleri olmadığını biliyordu. Ne adamın, ne de kadının ailesinin kabullenmeyeceği bir ilişki bu. Ancak arada para varsa göz yumulabilen... Alt okumalarında aile kurumuna, ırk ve sınıf farkına yönelik yıkıcı eleştiriler barındıran “Sevgili” bence gelmiş geçmiş en güzel aşk romanlarından. Tüm bu çirkinliklere rağmen dönüp bakıldığında “keşke yaşanmasaymış” denilen tek bir ânı olmayan...
Bir doğa romanı
"Karınca Tepesi", hayatını sevdiği doğa parçasını koruyup, kurtarmaya adayan bir gencin öyküsünü konu alıyor. Ve bunu yaparken de bizlere ABD’nin, güneyinin tarihini ve romana adını veren karıncaların ekolojik sistemlerini şaşırtıcı bilgilerle aktarıyor. Son derece ilginç bilgiler bunlar, okurken hem keşfediyor hem de bir izci gibi ormanın keyfini sürüyorsunuz.
Karınca Tepesi/ Edward O. Wilson/ Çev: Ahmet Aybars Çağlayan/ Sayfa6 Yayınları
Latin Amerika edebiyatı sevenlere
Kolombiya’nın son yıllardaki en önemli genç yazarlarından kabul ediliyor J. G. Vasquez. “Gammazcılar” ise baba ve oğul ilişkisi üzerinden bin geçmişle hesaplaşma romanı. Gabriel’in, babasının karşı çıkmasına rağmen, aile dostları Sara Guterman’ın hikâyesi üzerinden II. Dünya Savaşı’nın Kolombiya’daki Almanların hayatı üzerindeki etkilerini anlatan bir kitap yazmak ister ancak bu hikâye bazı sırlar barındırmaktadır.
Gammazcılar/ Juan Gabriel Vasquez/ Everest Yayınları
Bodrum okumaları
Ne güzel ki, artık sanata yatırım sadece bir amme hizmeti olarak görülmüyor. Mesela Çırağan, Pera Palas okumaları artık gelenekselleşti ve bu sadece edebiyata bir katkı olarak algılanmıyor. Çünkü bu şekilde bu kurumlar da kendini farklılaştırdı. Etkileri ne büyük ki, Gündoğan’da Olira Boutique Otel’in de eylül sonları için benzer bir proje tasarlandıklarını öğrendim. Amaç, yazar ve sanatçıların tercihi olan Bodrum’a yakışan bir okuma etkinliği gerçekleştirmek. Bence Cevat Şakir başta olmak üzere yazırlarla anılan Bodrum’a da bu yakışır.
Bir kez daha "Sevgili"
Soruyorlar: “Tatilde ne okuyalım” diye. Diyorum ki; “Heyecanla alıp vakit bulamadığınız için okuyamadığınız veya başlayıp bitiremediğiniz kitap tatil kitabıdır.
Haberin Devamı