Beyoğlu’nun ‘En Güzel Abisi’

Haberin Devamı

Sevgili Ahmet Ümit ile Baraka’dayız. Burası Beyoğlu’nun keyifli barlarından biridir. Küçük cumbaları, cumbalarında iki-bilemedin üç kişilik masaları olan İstiklal Caddesine bakan bir mekan... Anımsıyorum da, Ahmet Ümit’in “Kar Kokusu” romanının kokteyli burada olmuştu. Ahmet bir Gaziantepli olarak mercimek köftesi yapmıştı, eşi Vildan nefis bir börek... Gelen herkes, bir şey yapıp getirmişti. Yani günümüzün janjanlı, steril, network yapılan ve tazelenen kokteyllerinden çok uzak bir kutlamaydı. Evet, sadece bir kutlamaydı. Ahmet’in yeni kitabı çıkmış, dostları ve “arzu eden“ basın mensuplarıyla bunu kutluyordu. Alabildiğine sıcak ve samimi...
O zamanlar Ahmet, Türkiye’ye “polisiyenin de edebiyat olduğunu“ anlatmak zorunda kalmıştı. Hemen her söyleşide önüne çıkan bir soruydu; “Polisiye ucuz edebiyat mı?“
Zaman ilerledi, iyi polisiyenin iyi roman olduğu fikri yerleşti, Ahmet de çok satan bir yazar oldu. Romanları sinemaya uyarlandı, imza günlerinde rekorlar kırdı, kendisiyle yapmış olduğumuz “Edebiyat turlarına“ başka şehirlerden otobüs dolusu okur katıldı. Ve Ahmet hiç değişmedi. Sadece Kurtuluş’tan Şişli’ye taşındı, o kadar. Biz yine her defasında Baraka’da buluştuk, aynı samimiyetle konuştuk.
Bu nedenle Ahmet Ümit’in bendeki yeri çok özeldir.
Geçen hafta Baraka’da cumbada oturup laflarken tüm bunları bir kez daha düşündüm.
Bu arada tatlı tatlı yeni romanı “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi“ni konuşuyorduk. Gerçi bu romandan ötürü ona biraz kırgındım çünkü beni kahraman yapacaktı. Yapmadı. Bir sonrakine saklamış, orada adımla-sanımla çok önemli bir rolüm varmış. Bekliyorum.
Ama yine de ben bu romanda olmak isterdim. Çünkü bu “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi”nde Ahmet’in bizzat kendisi de var. Hem de zanlı rolünde. Başkomser Nevzat’la birbirlerini kıllandıran muhabbetleri bile var. Bunları öğrenince elbette sinir oldum, keşke ben de araya girip iki laf edebilseydim, diye.
Üstelik bu romanda Gezi olayları da var. Zira Gezi Olayları Ahmet’in, romanın son düzlüğüne girdiği sırada başlamıştı. Romanın konusu Tarlabaşı ve kentsel dönüşüm olduğu için de Gezi Hareketi, buradaki söylemler, yaşananlar, TOMA’lar doğal olarak romana girip kendine “manzaralı bir yer“ almış.
“Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” 15 Ekim’de piyasada. Ne zaman Ahmet’i arasam, “Bukeeeet, bana 15 gün ver, sonra konuşalım ara vermeden yazıyorum“ diyor... Bekliyorum. Bu roman bir an önce çıksın benim de kahramanı olduğum diğer roman bir an önce yazılsın diye...

DİĞER YENİ YAZILAR