Zor yıllar...

Haberin Devamı


Başbakan Erdoğan’ın ekonomik krizle ilgili değerlendirmeleri, açıklamaları tam bir çelişkiler yumağı. “Bizde TOKİ var, bize bir şey olmaz”, “Hamdolsun bizi teğet geçti”, “IMF’ye ümüğümüzü sıktırmayız” gibi gerçek durumu yansıtmaktan uzak pek çok ifadesi oldu Başbakan’ın.

Hala karşı karşıya olunan ekonomik felaketin ne kadar doğru okunduğu konusunda kuşkular olsa da Başbakan’ın son günlerdeki açıklamaları daha ayağı yere basan tespitler içeriyor.

Örneğin önceki günkü “Ulusa Sesleniş” konuşmasında “2008 zor geçti ama yılı kaybetmedik, ülkemizi büyüttük. 2009 da zor geçecek” diyor.

Başbakan’ın söylediği gibi 2008 Türkiye için pek çok açıdan zor bir yıl oldu. Yaratılan türban krizinin ardından iktidar partisi hakkında açılan kapatma davasının yarattığı olumsuz atmosfer siyasetteki gerilimi tırmandırırken, diğer yandan artan bölücü terör olayları Türkiye’nin en önemli gündem maddeleri oldu.

Böyle bir ortamda yaşanan küresel mali krizin Türkiye’ye hiç etkisi olmayacağını zannetti hükümet. Küresel krizin, ABD’deki mortgage sorunu veya mali kuruluşlardaki sarsıntıdan ibaret kalacağı zannedildi. İş dünyasından piyasalardan gelen feryatlara, çözüm önerilerine son ana kadar adeta kulağını tıkadı Başbakan Erdoğan.

Bir süredir yaklaşımını değiştirdi. “Ümüğümüzü sıktırma” pahasına IMF ile anlaşma yoluna girdi.

Ama ne yazık ki Türkiye krize karşı IMF’den önce yapması gerekenleri, alması gereken önlemleri alamadı. Alamadığı için de 2009 Başbakan Erdoğan’ın önceki gün söylediğinden, tahminlerinden de zor bir yıl olacak.

2008’in ikinci yarısından itibaren durgunluğa giren Türk ekonomisi muhtemelen 2009’u küçülerek geçirecek. Bu yıl yüzde 2 civarında gerçekleşmesi beklenen büyüme oranının 2009’da sıfır olması bile mucize.

Çünkü yılın son günlerinde açıklanan ekonomik veriler hiç umut vadetmiyor . Yılın son aylarında dış talep, ihracat düşmeye başladığı gibi yurtiçi talepte de çok sert bir düşüş trendi yaşandığı anlaşılıyor. Bunun doğal sonucu olarak da üretimde rekor düşüşler gözleniyor. Kapanan şirketler, kapanan yada üretime ara veren sanayi tesisleri ile ilgili her gün yeni bir haber geliyor.

Onbinlerce işçi yılın son aylarında işinden oldu. İşsizlik rakamları hızla artmaya başladı.

Önlem konusunda hükümetten umudunu kesen iş dünyası ve piyasalar IMF ile yapılacak anlaşmaya büyük umutlar besliyorlar.

Sanki IMF anlaşması açıklandıktan sonra, ihracat artmaya, iç talep genişlemeye başlayacak. Dolayısıyla da üretim ve istihdam yeniden eski seviyelerine gelebilecek.

Hayır öyle olmayacak.

IMF ile anlaşma, 2009 için çok korkulan dış finansman açığının kapatılmasına katkı yapacak. Açığın bir bölümü IMF’nin vereceği krediyle, bir bölümü de IMF anlaşmasının sağlayacağı kredibilite ile uluslararası piyasalardan sağlanabilecek ek finansmanla kapatılabilecek.

Ama Türkiye’nin 2004 - 2007 döneminde yaşadığı dış finansmana dayalı yüksek büyüme ve istihdam artışı trendine girebilmesi kolay olmayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR