Zimmet tanımı değiştirilebilecek mi?

Haberin Devamı

Ortada henüz kesinleşmiş bir IMF anlaşması yok. Ekonomik krize karşı kapsamlı bir önlem paketi de yok. Ama her şeye rağmen soruna çare olup olmayacağı tartışmalı da olsa Hükümet, ekonomik krize karşı taksit taksit, ufak tefek önlemler almaya devam ediyor.

Bakanlar Kurulu önceki gün de krize karşı bazı önlem kararları aldı. Bunlardan en önemlilerinden biri de Bankacılık Yasası’nda değişiklik yapılması.

Krizde bankacılık sistemi ve bankacılık yasasında yapılacak değişiklikler son derece önemli. Çünkü daha işin başında, Başbakan Erdoğan krizin Türkiye’den “teğet” geçeceğine inandığı günlerde bile bankaları suçluyor, bankaları reel sektöre daha fazla kredi vermeye zorluyordu. Benzer eleştiriler zaman zaman ilgili ilgisiz bakanlardan, iktidar partisi sözcülerinden de geldi.

Piyasalarda yaşanan sorunun, durgunluğun bankaların kredileri keyfi olarak geri çağırmalarından, sisteme taze kredi enjekte etmediklerinden kaynaklandığı sanıldı. Durumun öyle olmadığı en yetkili ağızlardan, Bankalar Birliği yönetimince Başbakan’a anlatılmaya çalışıldı. Hatta şu da ifade edildi:

“Evet bankalar bazı şirketlere kredi vermekte zorlanıyor. Örneğin zora giren bir firmanın borçları yeniden yapılandırıldığında bu firmaya bir miktar daha kredi verilse ayağa kalkıp işlerini düzeltebilecek, kredi borcunu geri ödeme kabiliyetine kavuşacak ama ne yazık ki bu kredi verilemiyor....”

Verilemiyor çünkü, banka patronları da genel müdür ve yönetim kurulu üyeleri de kredi komitesi de korkuyor: “Ya verdiğimiz ek kredi de batarsa ne olacak?”

Ne olacağı yürürlükteki yasada yazılı: 10 yıl hapis...

Çünkü yürürlükteki yasa, geçmiş kötü tecrübe nedeniyle reaksiyoner ve çok sert hükümler içeriyor. Her batık krediyi “zimmet” kapsamına alıyor. Zimmet’in cezası da 10 yıldan başlıyor.

Bankacılık Yasası’nın 160. maddesinde yer alan “zimmet” e ilişkin hükmün değiştirilmesi üç aydan beri tartışılıyor. Bu hükmün yumuşatılmasına bürokrasi, ilgili kurumlar da sıcak yaklaşıyor. Bu düzenlemeden “hortumcu” ların faydalanmasını engellemek için gerekli bir düzenlemenin de yapılabileceği belirtiliyor.

Zimmet hükmünün uygulanabilmesi için “bilinçli kaynak aktarımının varlığının aranması” koşulunun getirilmesi öngörülüyor. Batık kredi ile banka hakim hissedarları arasında doğrudan veya dolaylı bir ilişkinin varlığının aranması koşulunun getirilmesi öneriliyor.

Fakat bu düzenleme, Bakanlar Kurulu’nda kabul edilen Bankacılık Yasası’nda değişiklik öngören tasarıda yer almıyor. Muhtemelen hükümet seçime giderken “hortumculara af getirecekler” eleştirisinin yapılmasını göze alamıyor.

Ancak konuştuğum bazı yetkililer, zimmetle ilgili söz konusu değişikliğin Meclis aşamasında gündeme gelebileceğini, komisyonda veya genel kurul görüşmeleri sırasında iktidar partisi milletvekillerinin verecekleri bir önerge ile tasarıya eklenebileceğini belirtiyorlar.

Eğer bu düzenleme yapılmaz ise bankacılardaki “kelepçe fobisi” devam edeceği için kriz nedeniyle zora düşen veya önümüzdeki dönemde zora girme ihtimali yüksek firmaların işi çok zor...

DİĞER YENİ YAZILAR