Yüksek öğretimde bir dönemin sonu mu?

Haberin Devamı

YÖK, 12 Eylül rejiminin bir kalıntısı, 1982 Anayasası’ndan önce icat edilen bir anayasal kurum. Askerlerin üniversiteyi, üniversite öğrencisini, hocasını disipline etmek için oluşturduğu bir kurum. Kurulduğu 6 Kasım 1981 gününden beri tartışılıyor.

Çeyrek asrı aşan bir süredir YÖK tartışması hiç bitmedi. Ama tartışmanın tarafları hep yer değiştirdi. İlk oluşturulduğunda üniversite özerkliğini, bilimsel özekliği, özgürlüğü yok etti diye YÖK’ü eleştirenler, gün geldi bu kuruma sahip çıkmaya başladı, destek safına geçti. Laik demokratik cumhuriyet rejimi tehdit altında diye.

Kurulduğu günlerde YÖK tartışmasına ilgisiz kalan, bilimsel özerkliği, özgürlüğü pek fazla önemsemeyenler de bir süre sonra YÖK’e karşı bir yeminli düşmanlar safı oluşturdular. Türban yasağı yüzünden, bireysel özgürlüklerimiz elimizden alınıyor diye dava üstüne dava açtılar, konu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşındı. Hem de şu anda Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül bile bu davacılar arasındaydı...

80’li yılların sonlarına doğru üniversitede türban sorunu yavaş yavaş kitleselleşmeye, siyalallaşmaya başladığında YÖK’ün önceki bütün günahları unutulmaya başladı.

Anayasa Mahkemesi’nin 1989 yılında aldığı kararla üniversitelerdeki türban yasağı anayasa hükmüne dönüşürken, yine aynı kararla türban “siyasal İslam’ın sembolü” sayıldı ve bu yasağın kamusal alanda uygulanması zorunluluk haline geldi. Kamusal alanın nerede başlayıp nerede bittiği tartışması da halen çözüme kavuşturulmuş değil.

1989 yılından beri YÖK’ü yönetenler, YÖK Başkanları ve Kurul, türban yasağının bütün üniversitelerde uygulanmasını anayasal ve yasal bir görev saydıkları için bu görevlerini titizlikle uyguladılar. Son 5 yıllık dönemde olduğu gibi siyasal iktidarla çatışmak, kavga etmek pahasına...

Dün itibariyle yeni bir süreç başladı YÖK’te. Aslında mevzuat değişmedi, ne Anayasa, ne yasalar, ne de Anayasa Mahkemesi’nin yasak kararı ortadan kalktı. Değişen sadece YÖK Başkanı.

Ama dün görevine başlayan yeni Başkan Prof. Yusuf Ziya Özcan’ın ilk günkü demeç ve açıklamaları bir dönemin kapanmakta olduğu mesajını içeriyor.

Tabii ki hemen herkesin aklına YÖK Başkanı bütün üniversitelere talimat gönderip, “Anayasa Mahkemesi kararı ve diğer mevzuat bugüne kadar yanlış yorumlandı. Yarından itibaren türban yasağı sona ermiştir” mi diyecek sorusu geliyor. Ama hayır. Elbette bunu yapmayacak yeni YÖK Başkanı. En azından bugünden yarına böyle bir uygulamaya girişmeyecek.

Bu sorunun aşılmasını zamana yayacağının mesajını veriyor Prof. Özcan. Önceliği üniversitelerin bilimsel özerkliğinin arttırılmasına, bilimsel çalışmaların kalitesinin yükseltilmesine vereceğinin altını çiziyor.

“Üniversitede bütün yasakların kaldırılmasından yana olduğunun” altını çiziyor Prof. Özcan ama “ilk işim türban yasağı” demiyor. Önceliğin bilimsel üretimin nicelik ve niteliğinin yükseltilmesi olduğunu söyledikten sonra da “Bunu başarabilirsek, türban sorunu, katsayı sorunu (imam hatip) kendiliğinden hallolur” diyor.

Muhtemelen geçiş süreci çok fazla uzamayacak. En geç bir yıl içinde yeni anayasa düzenlemesi ve yasal çerçevenin yeniden belirlenmesi ile Prof. Özcan’ın işi daha da kolaylaşacak gibi gözüküyor.


DİĞER YENİ YAZILAR