Yolsuzluk çarkı nasıl durdurulur?

Haberin Devamı

Türkiye’nin, Türk siyasetinin bitmeyen sorunu, bitmeyen tartışma konusu yolsuzluklar. Ve hemen her yolsuzluk tartışmasının yaygınlaştığı dönemlerde gündeme getirilen dokunulmazlıklar konusu. İktidar ve muhalefet bir türlü ortak noktada buluşamıyor bu konuda. İktidara gelenler nedense muhalefetteyken kaldıralım dedikleri dokunulmazlıklara sıkı sıkıya sarılıyorlar.

Herkes yolsuzlukların hesabının sorulması, bu pis çarkın durdurulması yok edilmesi konusunda hem fikir.

Fakat bu hesap nasıl sorulacak, yolsuzluk çarkı nasıl durdurulacak?

İki temel yolu var: Birincisi yargının harekete geçmesi ve ikincisi de parlamentonun denetim görevi çerçevesinde harekete geçip sistemi arındırması.

Tek istisna 1985 yılında Turgut Özal hükümetinin bakanı İsmail Özdağlar oldu. Onun dışında bugüne kadar hiçbir iktidar grubu kendini soruşturup yargıya sevkedebilmiş değil. Gırtlağına kadar yolsuzluk batağına saplanmış herhangi bir hükümetten bile bugünkü sistemde parlamento çoğunluğunu kaybetmedikçe hesap sorabilmek mümkün değil. Zaten bakan ve başbakanlar da hep iktidarı kaybettikten sonra Yüce Divan’a sevk edilebildiler.

Diğer yol, yargının harekete geçmesi, yolsuzlukların üzerine gidebilmesine gelince...

Eğer o yolsuzluk iddiasında milletvekili veya bakanların adı geçiyorsa yargı nasıl harekete geçebilecek? Geçemeyecek. Çünkü milletvekillerinin sınırsız dokunulmazlığı var.

İşte o nedenle de iktidarla ana muhalefet arasında yıllardan beri devam eden dokunulmazlıkları kaldıralım tartışması yaşanıyor.

Tartışma yine güncel. Ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Başbakan Erdoğan’a sık sık 2002 seçimleri öncesinde kamuoyu önünde verdiği dokunulmazlıkları kaldırma sözünü hatırlatıyor.

Başbakan Erdoğan ve AKP Baykal’ın bu sıkıştırmasından kurtulmak için bugüne kadar hep “Sadece milletvekillerinin dokunulmazlığı yok, kaldırılacaksa bürokratların dokunulmazlıkları da kaldırılsın” diyerek işi yokuşa sürüyordu.

Önceki gün CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu “Tarafsız Bölge” programında Baykal AKP’nin bütün mazeretlerini elinden alabilecek bir çıkış yaptı:

“Gelin istediğiniz olsun, memur dokunulmazlığı da kalksın, bütün dokunulmazlıkları kaldıralım...”

Bu formülün gerçekçi bir çözüm olmadığını muhtemelen Baykal da biliyor ama AKP’yi kaçamayacağı bir noktada sıkıştırmaya çalışıyor.

Çünkü bürokratlarla ilgili kısmi dokunulmazlık kaldırıldığında bunun yolsuzlukla mücadeleye yaramayacağı gibi bürokrasi çarkını tümden kilitleyip sistemi kaosa sokacağı çok açık. Ayrıca, bürokrat dokunulmazlığı ile milletvekili dokunulmazlığını aynı kefeye koymak, elmayla armutu toplamaktan farksız. Şimdiye kadar yolsuzlukla suçlanan hangi bürokrat hükümete rağmen dokunulmazlık zırhına yaslanıp yargılanmaktan kurtulabilmiş? Tek örneği yok. Aksi yöndeki örnekleri ise çok fazladır...

Eğer Türkiye yolsuzlukla mücadelede ve siyaset kurumunun bu pislikten arınmasında gerçekten samimi ise bunun için atılması gereken ilk adım gerçekten milletvekili dokunulmazlığının pek çok batılı demokraside olduğu gibi kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılması olmalıdır. İkinci adım ise gerçek anlamda bir yargı bağımsızlığı.

Bürokratların olmayan dokunulmazlığını kaldırmak değil. Tam aksine bürokrasinin siyasi iktidara karşı dahi belirli bir güvencesi olmalı. Olmalı ki siyasilerin usulsüz ve yolsuz faaliyetlerine karşı durabilsin...


DİĞER YENİ YAZILAR