YÖK tasarısı ve İmam hatip gerilimi

Her şeyi uzlaşmayla, konsensüsle yapacağız" dese de siyasi iktidarı geçmişte tabanına verdiği sözler, taahhütler ciddi biçimde sıkıştırıyor

Haberin Devamı

Her şeyi uzlaşmayla, konsensüsle yapacağız" dese de siyasi iktidarı geçmişte tabanına verdiği sözler, taahhütler ciddi biçimde sıkıştırıyor. Bunun en güncel, en somut örneği imam hatip liseleri.

Bu konuda tabandan gelen baskı, hükümeti her türlü gerilimi, Başbakan'ın deyimiyle "bazı kuruluşlarla ve sivil toplum kuruluşlarıyla" gerilimi dahi göze almaya zorluyor.

Başbakan Erdoğan partisinin meclis grup toplantısındaki konuşmasında, tasarıyla meslek liselerinin sorununu çözmeyi hedeflediklerini anlatırken, yöntem konusunda şu ince mesajı veriyor: "Bazı kuruluşlar arasında, sivil toplum kuruluşları arasında demiyoruz, milletimizin gönül dünyasında bir gerilime sebep olmadan..."

Sıkıntı büyüyor
Yani Başbakan, "milletle mutabakatımız var" diyor. Sivil toplum örgütlerinin ve bazı kurumların reaksiyonunu, karşı çıkışını da fazla ciddiye almayacakları mesajını veriyor.

"Kimse bu konuda gerilim çıkarmasın" diye uyarıyor Başbakan. Ancak, tasarının bu haliyle üniversiteler ve YÖK başta olmak üzere kamu kurumlarıyla da bazı toplum kesimleriyle de gerilim çıkarması kaçınılmaz gibi gözüküyor.

Hükümet, ısrarla "Bu bir imam hatip yasası değil, meslek liselerinin sorununu çözme yönünde bir düzenlemedir" dese de kimseye inandırıcı gelmiyor.

Üniversiteler ve YÖK ile Hükümet arasında zaten sıkıntılı olan ilişkileri bu tasarının iyice gereceği ihtimali oldukça yüksek.

YÖK Başkanı Profesör Erdoğan Teziç, hâlâ bir çözüm yolu bulunabileceğini, en azından parlamentoda sağduyunun galip geleceğini ve bu tasarının ertelenerek, gerçekten uzlaşmaya dayalı bir üniversite reformunun önünün açılabileceğini umuyor. Ama muhtemelen kendisi de biliyor ki bu çok zayıf bir ihtimal...

Teziç, göreve gelir gelmez üniversite reformu için; daha demokratik, daha liberal ve bilimsel özerkliği daha geniş bir üniversite düzeni için hükümetle uzlaşma arayışına girmişti. Ancak sonuç alamadı, uzlaşma görüşmeleri bir süre sonra çıkmaza girdi ve Milli Eğitim Bakanlığı da reformu bir yana bırakıp şu anda gündemde bulunan tasarıyı hazırladı.

Teziç, "Şimdi üniversite reformu, birden meslek liseleri, daha doğrusu imam hatiplerin alanına sıkıştı, dar ufuklu, dar kapsamlı bir yasa çalışmasına döndü" diye yakınıyor.

Teziç'e göre bu tasarının iki önemli maddesi ve hedefi var: "Birincisi, üniversiteye girişte meslek liselerinin önünü açmak. Bu son derece teknik ve ayrıntılı bir konu. Böyle bir teknik konunun ayrıntılı katsayı düzenlemeleri ile Meclis Genel Kurulu'nun önüne gelmesi kanımca uygun değil. Şaşırtıcı olan, bu teknik konu yasa konusu, yasamanın konusu da değil, Anayasanın 131. maddesi bu konuyu düzenlemiş ve YÖK'e yetki vermiş durumda.

Teziç: Endişeleniym
İkinci önemli nokta da, hükümet birinci amacını gerçekleştirmek için yeni bir YÖK yapılandırmasına gidiyor. YÖK'ün yapısını değiştiriyor, böylelikle bu uygulamayı yapacak olan yeni YÖK'ü yaratmayı hedefliyor..."

"Endişeliyim" diyor YÖK Başkanı:

"Bu tasarıda kamu yararı ön planda tutulmamıştır. Amaç imam hatiplerin önünü açmak ve YÖK'ün yapısını değiştirmektir ki bunda da kamu yararı olduğunu hiç sanmıyorum tamamen siyasi kaygılarla hareket edilmiştir. Oysa yasa düzenlemeleri kamu yararından hareketle yapılır..."

YÖK Genel Kurulu tasarıyı görüşmek üzere yarın toplanıyor. Muhtemelen, Başbakan Erdoğan'ı yine çok kızdıracak bir bildiri çıkacak bu toplantıdan...

DİĞER YENİ YAZILAR