CHP’de son iki yılda aslında çok şey değişti. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Yeni CHP” sloganının altını büyük ölçüde doldurdu.
Son kurultay öncesinde yapılan ilçe ve il kongreleri ile parti örgütleri büyük ölçüde yenilendi. Kurultay’da PM (Parti Meclisi) seçiminin uzun yıllar sonra ilk kez “çarşaf liste” yöntemiyle gerçekleştirilmiş olması da “parti içi demokrasi” yolunda önemli bir adım olarak görülebilir.
Şimdi sırada Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata’nın koordinasyonunda yürütülen yeni program çalışmaları var. Muhtemelen bir yıl içinde programını da “Yeni CHP” anlayışı çerçevesinde çağdaş sosyal demokrat ilkelere göre yenileyecek.
Ancak Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve ekibinin önümüzdeki dönem için asıl ağırlığı parti içinde zihniyet ve siyaset yapma biçimini değiştirmeye verecekleri anlaşılıyor.
Kurultayda seçilen yeni PM bu hafta içinde ilk toplantısını yapacak. Ardından Kılıçdaroğlu genel başkan yardımcılarını, yani MYK’yı atayacak. Kritik atama kuşkusuz örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı. Bu göreve Denizli Milletvekili Adnan Keskin’in getirileceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Yeni MYK’nın oluşumunun ardından CHP yeniden başa, kendi örgüt tabanına dönecek. Parti içi eğitim faaliyetlerine ağırlık verilecek.
İl ve ilçe örgütlerine yeni görevler verilecek. Klasik, daha doğrusu 1980 sonrasında gelenekselleşen içe kapalı, iç çekişme ve kavgalarla vakit geçiren particilik anlayışının değiştirilmesine ağırlık verilecek.
Parti içi iktidar kavgası kesinlikle bitirilecek, belediye başkanları ile parti örgütleri arasındaki kavga kesinlikle bitirilecek.
Bu konuda Kılıçdaroğlu’nun verdiği mesaj son derece net ve kesin:
“Parti içinde rekabete, yarışmaya evet, ama bunun partiye zarar verecek boyutlara gelen çekişme ve kavgalara dönüşmesine izin vermem...”
Kılıçdaroğlu ayrıca, parti ve parti örgütü aleyhine çalışma yapmayı alışkanlık haline getirenleri de uyarıyor ve “Parti aleyhine faaliyet gösterenleri artık affetmem” diyor.
Özetle CHP’de geçen dönemde büyük ölçüde Önder Sav ekibinin kontrolünde olan Yüksek Disiplin Kurulu’na pek iş düşmemişti. Yeni dönemde ise bu mekanizma da gereği gibi çalışacak. Kılıçdaroğlu işi sıkı tutacak. Merkez yönetimden en alt birimlere kadar, “parti içi rekabete evet ama partiye zarar verici faaliyetlere müsamaha yok” mesajı net ve etkili biçimde verilecek.
Yerel seçimler için hazırlıklara zaman kaybetmeksizin başlayacak CHP; bu kapsamda, halkla bütünleşme konusunda adeta bir seferberlik başlatacak. İlçe ve il örgütleri, kadın ve gençlik kolları yoğun bir iletişim faaliyeti içine sokulacak. Özellikle 70’li yıllarda CHP’nin kalesi olan ama 1980 sonrası bir türlü etkili olunamayan büyük şehirlerin varoşları ile Anadolu’daki bazı il ve ilçelerdeki değişim ve CHP’nin bu bölgelerde niye varlık gösteremediği analiz edilecek. Partinin politikalarını anlatma ve kaybedilen seçmen tabanını yeniden kazanma konusunda bu bölgelerde bire bir iletişim uygulamalarına ağırlık verilecek.
Aslında yeni CHP’nin de, Kılıçdaroğlu ve ekibinin geleceği de bu çalışmaların sonucuna bağlı. Çünkü normal olarak 2014 yılı Mart ayında yapılacak olan ancak iktidar partisinin anayasa değişikliği ile 2013 sonbaharına alma hazırlığı içinde olduğu yerel seçimler Kılıçdaroğlu için de CHP için de kritik bir sınav olacak.
Bu seçimlerde alınacak parlak bir sonuç, ardından gelecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri için de başarıya giden yolu açabilir.
Ama ya aksi olursa?
Yeni CHP’nin yeni siyaset yapma biçimi...
Haberin Devamı