Yeni anayasa ve sistem reformu

Haberin Devamı

AKP’de hazırlıkları devam eden yeni anayasa taslağı ile sistemde çok köklü değişimler öngörülüyor.

Bugüne kadar pek çok kez değişiklik yapılmasına karşın 12 Eylül rejiminin baskıcı, anti demokratik özü değişmeyen mevcut anayasası muhtemelen bir kaç ay içinde tarihe karışacak.

Çünkü Başbakan Erdoğan ve AKP’nin hedefi, yeni bir anayasa. Bu çerçevede seçimler öncesinde başlatılan çalışmalar taslak aşamasına gelmiş, yeni anayasanın çatısı, temel esasları büyük ölçüde şekillenmiş durumda.

Demokrasi, kişi hak ve özgürlüklerinin ön planda tutulduğu yeni taslakta, düşünce ve düşünceyi ifade, din ve vicdan özgürlükleri genişletiliyor.

AKP’nin geçen iktidar döneminde çok yakınmasına, değiştirmek istemesine karşın adım atamadığı bazı kritik konuları da anayasa değişikliği ile toptan çözüme kavuşturmayı planladığı anlaşılıyor. Örneğin, YÖK konusu. Yeni anayasa ile YÖK’ün kaldırılarak yerine Üniversitelerarası Koordinasyon Kurulu oluşturulması öngörülüyor. Bu kapsamda üniversite özerkliğinin kapsamı ve sınırları genişletilirken, rektörlerin de atamayla değil, seçimle belirlenmesi öngörülüyor.

Üniversitelerde yıllardan beri devam eden kritik sorun ise türban. Yeni düzenleme ile türbanın da kendiliğinden sorun olmaktan çıkacağı, kamusal alan tarifinin yeniden yapılabileceği, kılık kıyafet kısıtlamasının kamuda hizmet alanın değil sadece kamu hizmeti veren kamu görevlileri bakımından bağlayıcı olmasını öngören bir formül bulunabileceği kaydediliyor.

Yürürlükteki Anayasa’nın 66. maddesinde “Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” deniyor. Ve bu tanıma öteden beri özellikle Kürtler itiraz ediyordu. Yeni taslakta bu itirazları giderecek daha kapsayıcı bir tanım getiriliyor: “Türkiye’de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denir.”

Yeni taslakta cumhurbaşkanının yetkileri de önemli ölçüde budanıyor. Cumhurbaşkanlığı, 1980 öncesinde olduğu gibi yeniden sembolik bir temsil makam düzeyine indiriliyor.

Henüz sonuçlanmamış taslak çalışmalarında son dönemde çok tartışma konusu olan “egemenlik” kavramına da açıklık getiriliyor.

Muhtıra tartışmalarının sıcak olduğu bu ortamda getirilmek istenen bu düzenleme demokrasinin sağlığı, asker sivil ilişkileri ve devlet kurumlarının sistemdeki yeri bakımından da kritik önem taşıyor.

Taslakta “Türk Milleti egemenliğini, yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır” hükmü getiriliyor. Mevcut anayasanın 6. maddesinde ise egemenliğin kullanımı, “Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır” biçiminde ucu açık, esnek bir hüküm içeriyor.

Bu esneklik siyaset ile siyaset dışı devlet kurumlarının görev ve yetkilerini tartışmalı hale getiriyordu. Hatta, askeri müdahalelerin, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yasası’nın “Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi” ni düzenleyen 35. maddesinin temel dayanağının da bu muğlak anayasa hükmü olduğu savunuluyor.

Bu kapsamda anayasa değişikliğinin ardından muhtemelen İç Hizmet Yasası’nın 35. maddesi de zaman içinde gündeme gelecek.

Ama ne zaman?
AKP’nin kısa vadede böyle bir düzenlemeye gitmesi beklenmiyor. Çünkü bu anayasa değişikliğinden bile daha hassas, daha zor bir konu. Belirli hassasiyetler dikkate alınarak ve muhtemelen de Genelkurmay’ın mutabakatı ile yapılabilecek. O da ancak karşılıklı güven ortamının yerleştiği, geliştiği bir ortamda...

DİĞER YENİ YAZILAR