Yeni anayasa nasıl yapılacak?

Haberin Devamı

Anketlere ve bazı tahminlere bakılacak olursa 12 Haziran Pazar günü yapılacak olan seçim pek bir şey değiştirmeyecek gibi gözüküyor.

Ama acaba öyle mi?

Zaten öyle olsa seçim yapmaya, bunca zahmete, masrafa gerek olmazdı. Her seçim şu veya bu ölçüde sürprizler getirebilir.

Ya da siyasi tablo değişmese bile ülke gündemi farklı bir rotaya oturabilir. En azından bugün gündemin ilk sıralarından uzak tutulmaya özen gösterilse de bazı temel sorunlar seçimden sonra tartışma gündeminin ilk sırasına oturabilir. Örneğin Kürt meselesi...

Bugün seçim yarışında olan, en azından oy pusulasına adını yazdıran 15 siyasi parti var. Ama yarış üç parti arasında. Yani üç parti barajı aşacak.

Meclis ise dört partili olacak. Çünkü yüzde 10’luk seçim barajı nedeniyle seçime katılamayan BDP kuralın kenarından dolaşıp bağımsız adaylarla seçim yarışının içinde ve 30 civarında bir millletvekili ile Meclis’te yer alacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Ve bu dört partinin de çok temel bir vaadi var: Yeni anayasa...

Yeni Meclis’in öncelikli işlerinden biri yeni anayasa olacak. Ama nasıl?

AKP ve Tayyip Erdoğan’ın hedefi 367 ve daha fazla milletvekili ile seçimi kazanıp yeni anayasaya damga vurmaktı. Başbakan Erdoğan bu hedefini hala koruyor.
“Uzlaşma ararız, Meclis’teki siyasi partilerle, Meclis dışındaki siyasi partilerle ve sivil toplum kuruluşları ile görüşüp uzlaşma ararız. Ama 367 milletvekilimiz olursa zaman kaybetmemek için referanduma gitmeyiz” diyor Başbakan Erdoğan.

Aslında tahmin etmek güç değil, tıpkı geçen yıl 12 Eylül referandumuyla gerçekleştirilen yüksek yargı düzenlemelerinde olduğu gibi yine kendi çizdiği çerçevede uzlaşma arayacak AKP. Dahası, değil 367, 330’u bulsa ve referandumu göze almak zorunda kalsa bile öyle davranacağına kuşku yok.

Ama MHP’nin barajı aştığı bir sonuçta 367 çoğunluğu zaten imkansız. Hatta 330 da zor...

O nedenle bütün siyasi partiler eğer yeni anayasada samimi iseler ortak paydada, asgari müştereklerde birleşmek, uzlaşmak durumunda.

Kolay gözükmüyor.

Çünkü yeni anayasada kritik önemdeki unsur, Kürt meselesinin çözümü noktasında ortaya çıkacak.
Seçim kampanyası döneminde gündemin ön sıralarından özenle saklanan Türkiye’nin bu en önemli, en kritik meselesi konusunda siyasi partilerin hemen hiç biri ortaya net bir çözüm planı koymuş değil.

Ama 13 Haziran gününden itibaren Türkiye ister istemez bu meseleyle yüzleşmek, bu meselenin çözümünü tartışmak durumunda.

Yeni anayasa dediğinizde de ilk akla gelecek olan bu meselenin çözümü konusunda nasıl bir formül bulunabileceği.
Devlet Bahçeli’nin önceki gün Diyarbakır meydanında da ilan ettiği gibi MHP’nin tutumu net: Esas olan Türk Milleti’dir. Kürt sorunu değil, terör ve bölücük sorunu var, bunun üstesinden gelinmeli. Ötesi bölücülük...

Karşı eksende duran BDP’nin olmazsa olmaz koşulu ise mevcut anayasanın değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceği maddeleriyle ilgili. Ulus devlet esasının değiştirilmesi, Kürtçe eğitim ve demokratik özerklik noktalarında ısrarlı bir duruş sergilemeye devam ediyor BDP ve PKK.

Bu durumda acaba AKP ve CHP arasında bir orta yol uzlaşması sağlanabilir mi?

Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP’sinin Kürt meselesine yaklaşımı geçen döneme göre çok farklı.

O yüzden AKP ile CHP’nin anadil eğitimi, anayasal vatandaşlık gibi sınırlı açılımlarda uzlaşabileceği söylenebilir. Hatta 13 Haziran sonrasındaki gelişmeler bu iki partiyi, en azından bu mesele üzerinde uzlaşmaya zorlayabilir de.

Ama acaba BDP ve PKK bu uzlaşmaya “evet” diyecek mi? Yoksa gerilim tırmanacak, Kürt meselesinin yanına bir de Türk meselesi mi eklenecek?

DİĞER YENİ YAZILAR