CHP’nin boykot krizi, AKP ile varılan uzlaşmanın ardından aslında geçen hafta bitmişti. Ama işin prosedürü, resmiyete dökülmesi hafta başına sarktı.
Altı paragraflık ortak bildiri sorunun çözümüne yetti. Başta Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP milletvekilleri de dün itibariyle yeminlerini ederek yasama faaliyetinin içine girmiş oldular.
“Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasının yolunu açacak kuvvetli bir irade beyanı”nı şart koşan CHP, ortak bildiride yer alan şu cümleyi yeterli buldu: “Tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin, milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri için TBMM’de olmaları gerektiğine inanıyoruz...”
Sorun aşıldı. Kimin, tükürdüğünü yalayıp yalamadığına, kimin diz çöküp çökmediğine bakılmadan iktidar ve ana muhalefet Meclis’te yeni anayasa da dahil özgürlüklerinin genişletilmesi konusunda ortak çalışma iradesi ortaya koydu.
Ancak siyasal kriz elbette tümüyle bitmiş, aşılmış değil.
Hatta aşılan CHP’nin yemin krizi “işin kolay yanıydı” da denilebilir.
Ki, CHP ile AKP arasında geçen hafta bulunan formülle varılan bu çözüm noktası aslında daha ilk gün işletilebilirdi. İlk günden bunun önünde hiçbir engel yoktu. Ama olmadı, bu başarılamadı. AKP ve CHP, birbirlerine adeta neyin olamayacağını teker teker gösterip ondan sonra makul noktaya gelebildiler.
Şu anda asıl sorun BDP’nin Meclis boykotunu devam ettiriyor olmasında düğümleniyor. Bu düğüm nasıl çözülecek?
Ankara kulislerinde de konuşulduğu gibi belki bazıları şöyle düşünüyor:
“Tamam işte, tutuklu milletvekilleri konusunda AKP ve CHP ortak bildiri yayınladı. Bu bildiri aslında BDP’li 5 tutuklu milletvekilini de kapsıyor. BDP de boykottan vazgeçip Ankara’ya gelsin ve yemin etsin...”
Ne yazık ki böyle bir şey olmayacak. BDP bunu kabul etmeyeceğini çok açık ve net biçimde ifade etti.
BDP’nin boykot krizini çözmek öyle CHP’i ikna etmek kadar basit değil.
Hatta KCK davasından tutuklu 5 BDP’li de dahil bütün tutuklu milletvekilleri yarın serbest bırakılsa dahi sorunun aşılması zor.
Çünkü BDP’nin talepleri çok farklı. Tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasının yanı sıra Hatip Dicle meselesinin de çözümünü şart koşuyor BDP. En azından Hatip Dicle’nin mazbatasının iptal edilmesinin ardından onun yerine vekil seçilen AKP‘li Oya Eronat’ın istifasını istiyor. “Çalındı” dedikleri milletvekilliğinin kendilerine iadesi noktasında diretiyor.
Başka talepler de var...
Onun için de başından beri BDP’liler, AKP ile pazarlık masasına oturmak, dün CHP’nin yaptığı ortak bildiri açıklamasının çok ötesinde kapsamlı ve sağlam bir protokol imzalamak istiyorlar.
AKP bunu kabul eder mi?
Hayır etmez.
Ne BDP ile pazarlık masasına oturup protokol imzalayacak AKP, ne de Diyarbakır’dan Hatip Dicle’nin yerine milletvekili seçilen Oya Eronat’ı istifa ettirip, “Haklısınız, bu milletvekilliği sizin hakkınız” diyecek.
BDP’yi ikna için Meclis Başkanı Cemil Çiçek, dün kendilerine bir çağrı daha yaptı. Muhtemelen AKP de önceki çağrılarını yineleyecek; “Boykotu bırakın, Meclis’e gelin. Sorunların çözüm yeri bu çatının altıdır” diyecek.
Yeni anayasa ve bu çerçevede Kürt meselesinin çözümü konusunda atılacak yeni adımlar konusunda Başbakan Erdoğan BDP’lilerin reddedemeyeceği bazı yeni açıklamalar da yapacak.
Acaba bunlar BDP’yi ikna etmeye yetecek mi?
Zor...
Yemin krizi çözüldü, sıra BDP’nin boykot krizinde...
Haberin Devamı