Yasal sıkıntı nasıl aşılacak?

Haberin Devamı

Türkiye, PKK’nın dış desteğini kesebilmek için yıllardan beri mücadele veriyor ama sonuç alamıyordu. Son dönemde ise hava belirgin biçimde değişti.

Hükümetin Irak merkezi hükümeti ve Kürt yönetimiyle sürdürülen açık ve örgütlü temasları olumlu sonuç verdi.

Daha da önemlisi ABD’nin tutumunda belirgin bir değişim başladı. Kuzey Irak’taki serbest terör üssü PKK açısından giderek korunaklı olmaktan çıkmaya, lojistik destek azalmaya başladı.

Ve son olarak da ABD’nin geçen hafta aldığı sürpriz bir kararla PKK’nın lider kadrosunu uyuşturucu kaçakçısı ilan etmesiyle PKK’nın tabutuna etkili bir çivi vuruldu.

Hükümetin yürütmekte olduğu demokratik açılım faaliyetleri içerde olduğundan daha fazla dışarda , Avrupa Birliği’nde etkili oldu. Örgüt üzerindeki dış basınç artmaya başladı.

Bütün bu gelişmelerin, PKK’yı silahı bırakıp, içerde siyasal mücadeleye ağırlık verme yolunu tercih etmeye zorladığına kuşku yok.

Hükümetin, hatta Türkiye’de aklı başında herkesin istediği de bu aslında; terörsüz, istikrarlı ve daha demokratik bir Türkiye...

PKK ve DTP, açılım sürecini “barış süreci” diye adlandırıyor. Buna da itiraz yok. Fakat dağdaki militanların eve dönüşü nasıl olacak?

Önceki gün yaşananlar gibi mi?

İşte kamuoyunu da hükümeti tedirgin eden nokta bu.

Eve dönüş için hükümetin düşündüğü formül Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesi idi. Ancak PKK’nın uygulamayı kendince test etmek için yaptığı girişim bu formülü çok zorladı.

Sınırdan geçen örgüt militanlarının tutum ve davranışlarının da, ifadelerinin de 221. madde ile alakası yok.

221. maddenin bu olayla ilgili 2. ve

4. fıkraları şöyle:

“Madde 221/2: Örgüt üyesinin, örgütün faaliyetleri çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.

Madde 221/4: Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz...”

Önceki gün serbest bırakılan örgüt militanları yaptıklarından pişmanlık belirttiler mi? Hayır...

Örgütten ayrıldıklarını beyan ettiler mi? Hayır. Aksine örgüt üniformalarını bile sırtlarından çıkarmadılar.

Örgüt adına işlenen suçlarla ilgili çok önemli bilgiler verdiler mi? Hayır...

Peki nasıl serbest kaldılar? Hakim takdiri ile.

Bu şekilde gruplar halinde dönüşlerin devam edeceği anlaşılıyor. Bu ilk örnek tekrarlandığında acaba hakimler yine aynı yorumdan hareketle aynı kararı verecekler mi vermeyecekler mi? Meçhul.

En azından aksi yönde karar verme riski de var. Çünkü ceza yasasında örgüt üyeliğinin cezası, suça karışıp karışmadığına bakılmaksızın 7,5 yıldan başlıyor.

Sorunun, yargıyı bu sıkıntılı durumdan kurtarmanın, hukuku eğip bükmeyi önlemenin, adalet duygusunun daha fazla zedelenmesinin önüne geçmenin tek yolu yeni bir yasal düzenleme.

Bu da siyasi açıdan elbette riskli bir durum.


DİĞER YENİ YAZILAR