Türkiye’de uzunca bir süredir zaten varolan gerilimi, kutuplaşma ve cepheleşmeyi daha da derinleştiren anayasa kavgasında CHP’nin sürpriz atağı ile uzlaşma ihtimali belirdi.
CHP Genel Başkanı, önce geçen hafta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çağrı yaptı. Bu çağrı, “adres yanlış” diye eleştirilebilir. Nitekim eleştirildi de.
Başbakan Tayyip Erdoğan da eleştirdi. Ama önerinin tartışılabilir olduğunu da kabullendi Erdoğan.
Erdoğan’ın bu tutumu üzerine CHP Grup Başkanvekilleri AKP’den başlayarak Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerle görüşme trafiği başlattı.
Önce AKP’ye yazılı bir “uzlaşma bildirgesi” sunuldu.
Bildirgenin özeti şu:
“Siyasi parti kapatmaları, HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve bunlarla bağlantılı maddeler teklif paketinden ayrıştırılsın. Teklifin temel hak ve özgürlüklerle ilgili diğer maddeleri görüşülsün. Bunlar üzerinde uzlaşma sağlayabiliriz...”
Parti kapatma ve yüksek yargı ile ilgili düzenlemeler konusunda ise CHP’nin destek vermeyeceği kesin. AKP, uzlaşıya “evet” der ama bu düzenlemeler konusunda da ısrarlı olursa söz konusu üç konuyla ilgili ayrı bir anayasa paketi getirecek ve bunu referanduma götürecek.
Ama o konuda da Baykal, “Gelin bu konuyu şimdilik askıya alın, seçim sonrasına bırakın” diyor.
Erdoğan bu önerileri kabul eder mi?
Önceki günkü açıklamalarına bakılacak olursa, farklı bir öneri ortaya koyacak. Muhtemelen bu paket bölünmesin, diyecek. Ancak, son maddede referandumla ilgili yöntemde değişiklik yapılacak ve paket o maddede ikiye bölünecek.
Örneğin şu şekilde bir hüküm eklenecek teklife:
“Anayasa değişikliğine ilişkin bu yasa, tümü üzerindeki oylamada 367 veya daha yüksek bir oyla kabul edilmiş olsa dahi, maddeler üzerindeki oylamada 367’den az oy alan değişiklik hükümleri halk oylamasına sunulur...”
CHP bunu kabul edip etmeyeceği konusunda henüz net bir görüş belirtmiş değil. Şimdilik ayrı pakette ısrarlı.
Ancak bu noktada AKP’nin bir kaygısı daha var. Aynı pakette veya ayrı bir paket halinde ayrıştırılacak olan parti kapatma ve yüksek yargı ile ilgili düzenlemeler için CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi...
Uzlaşma için CHP “Anayasa Mahkemesi’ne dava açmayacağım” sözü verebilir mi?
Soruyu dün konuştuğumuz Deniz Baykal’a ilettiğimizde şu tepkiyi verdi:
“Olur mu öyle şey? Bu bir anayasal haktır. Bunun pazarlık malzemesi gibi düşünülmesini bile çirkin bulurum. Biz bu düzenlemelerin Türkiye’ye büyük zararlar vereceğini başından beri söylüyoruz, bunun yanlışlarını anlatıyoruz. Şimdi ona nasıl göz yumarız?
Benim iktidara da muhalefete de herkese çağrım şudur: Herkes tarihi sorumluluğunun farkında olmalıdır...”
Evet, CHP bu teklife kapalı. O zaman AKP de “bizim asıl niyetimiz o üç konu” deyip uzlaşmasız yola devam edebilir mi?
AKP açısından konu, bir hafta öncesine göre daha sıkıntılı bir hal almış durumda. Çünkü öyle anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın uzlaşma yönündeki açık çıkışının ardından Cumhurbaşkanı’nın da “uzlaşma kapısını kapatmayın, CHP’nin önerisini de dikkate alın” biçiminde telkinleri olduğu kulislerde konuşuluyor.
Ayrıca her şeye karşın teklifin mevcut halinde ısrarcı olunur ve söz konusu maddeler 330’un altında kalır ise AKP ve Erdoğan açısından bu durum ciddi bir prestij kaybı olmayacak mı?
İşte AKP kurmayları şimdi bu ince hesapları yapıyor. “Parti grubu kaç fire verir, dış destek ne olur?” varsayımlarına dayalı kâr zarar hesabı...
Uzlaşma umudu...
Haberin Devamı