Uzlaşma mı gerilim mi?

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci henüz başlamadı. Fakat, tartışmaları, seçim sürecine ilişkin kaygıları günden güne artıyor.

Özellikle de önceki gün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı açıklamalar, 12 Nisan’daki “Sözde değil özde laik ve bunu davranışlarına yansıtmış” biçimindeki aday tarifini yinelemesi iktidar kulislerini dalgalandırmış durumda.

AKP kulislerinde şimdi Orgeneral Büyükanıt’ın 12 Nisan konuşması ve Genelkurmay’ın 27 Nisan bildirisi yeniden tartışmaya açılıyor. Konuşma ve bildiri metni yeniden satır satır okunuyor, satır arası kodları yeniden deşifre edilmeye, yorumlanmaya çalışılıyor.

Aslında Orgeneral Büyükanıt’ın önceki günkü açıklamasında şaşılacak bir yan yok. Ne deseydi Genelkurmay Başkanı? “Nisan ayındaki Türkiye şartları başkaydı; bugün başka. Bugün Türkiye yeni bir genel seçimden geçti. İktidar partisi oy oranını yüzde 47’ye yükseltti. O nedenle bizim 12 Nisan ve 27 Nisan’da söylediklerimizin hükmü kalmadı” mı deseydi?

Tabii ki hayır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laiklik duyarlılığında elbette değişen bir şey olmadı.

Aslında TSK’nın tutumunda herhangi bir değişiklik olmasını AKP kurmayları da beklemiyordu. Ancak, en azından artık o sürecin unutulmaya yüz tutacağı, 27 Nisan bildirisi ile açılan yaranın kabuk bağlayacağı ve asker-hükümet ilişkilerinin normalleşeceği umuluyordu.

Bu umut en azından şimdilik gerçekleşmemiş gibi gözüküyor.

TSK’nın cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tutum ve değerlendirmelerinde bir değişiklik olmadığı artık ayan beyan ortada.

Peki AKP’nin çizgisi değişecek mi?

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın seçim kampanyasının son döneminde dile getirdiği, “muhalefetle uzlaşma arayacağız, gerilimden uzak duracağız” biçimindeki söylemine bakılacak olursa Nisan ayındaki politika ve çizgi önemli ölçüde değişecekti.

Kamuoyunda oluşan ağırlıklı beklenti de AKP’nin yeni bir aday çıkaracağı yönündeydi.

Ancak Abdullah Gül’ün geçen hafta yaptığı basın toplantısıyla adaylığını gayri resmi olarak ilan etmesi bu beklentiyi boşa çıkarmış durumda.

Gül’ün açıklamalarından sonra artık Erdoğan’ın muhalefete farklı, seçenekli bir aday listesi götürebilmesi de olası gözükmüyor.

Ancak bu noktada AKP kulislerinde ilginç bir iddia dolaşıyor birkaç günden beri. Deniyor ki; “Abdullah Gül’ün adaylık açıklaması Tayyip Bey için de sürpriz oldu. Basın toplantısı yapacağını önceden söylemişti ama adaylık konusu hiç konuşulmadı ikisi arasında...”

Bu iddia Erdoğan’ın son günlerde izlediği yumuşama stratejisi ile uyumlu. Ama öte yandan da Gül’ün böylesi kritik bir konuda Erdoğan’la görüşmeden onun onayını almadan açıklama yapmış olması da pek akla uygun gelmiyor.

Ayrıca kendisinden habersiz olsa dahi Erdoğan’ın, bu açıklamadan sonra artık “hayır adayımız Gül değil” demesi de beklenmemeli.

Ve özellikle de Orgeneral Büyükanıt’ın önceki gün yaptığı açıklamadan sonra Gül’ün geri çekilmesi çok daha zor. Çünkü bu noktadan sonra aday değişikliği AKP’de “gerilimin krize dönüşmesini önlemek” değil, “korkup geri adım atmak” olarak algılanıyor.

Tayyip Erdoğan’ın kafasında her ne kadar eşi türbanlı olmayan ılımlı bir AKP’liyi Çankaya’ya göndermek ve anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının yetkilerini daraltmak formülü olsa da buna dönüş yapabilmek artık bir hayli güçleşmiş durumda.

Fakat cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başlamasına, resmi adaylık açıklamasına iki haftadan fazla süre var. O arada çok şeyler de değişebilir.

DİĞER YENİ YAZILAR